ABD’nin Irak'tan Çekilmesi Son Aşamaya Girdi

Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi U.İ.B., serhaterkmen@orsam.org.tr
19 Mart 2003 günü başlayan ve 9 Nisan 2003’te sona eren ABD ile Irak arasındaki savaş, (savaşın bittiği ilanı 1 Mayıs’ta yapılmıştır) ABD’nin Irak topraklarını 7 yıl süren bir işgale girişmesi sürecini başlatmıştı. Irak’ın sahip olduğu kitle imha silahlarını yok etmek ve bu ülkeyi özgürleştirmek için yapıldığı ileri sürülen savaş pek çok açıdan ABD’nin Ortadoğu’daki haksızlıklarının ve yanlışlarının sembolü oldu. Irak’ta ne kimyasal silah bulundu ne de ülke özgürleşti. Saddam Hüseyin devrilmesine rağmen yerine gelen iktidar yapısının kısa süre içinde işbirliği yaptığı gruplar tarafından bile diktatörlükle itham ettiği yeni bir siyasi düzen oluştu. Bu nedenle Mart ayında seçim yapılmasına rağmen 5 aydır hükümet kurulamadı. Belki de aylarca daha kurulamayacak. Öte yandan işgalden sonra çıkan iç çatışmalar 2006-2007 yılları arasında açık bir iç çatışmaya dönüştü. Gerek işgal güçlerinin operasyonları gerekse iç savaş sonucunda Irak’ta yüzbinlerce kişi hayatını kaybetti. Eğitim, sağlık, kanalizasyon gibi hizmetler 30 yıl öncesine döndü. 1991’deki Körfez Savaşı’ndan sonra elektrik sistemini bir senede onaran Irak, 2003’ün üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen hala elektrik sıkıntısıyla boğuşuyor. Maddi sıkıntıların yanı sıra ülkede ciddi bir psikolojik travma hakim. Sünni ve Şii Arapların önemli bir kısmı birbirlerine güvenmiyor, hatta düşman olarak görüyor. Ülkenin kuzeyinde ise Araplar ile Kürtler arasında yeni bir çatışma kopmasının an meselesi olduğunu ABD bile kabul ediyor. İşgal ABD açısından da pek iyi gitmedi. Irak ordusunu 3 haftada yendikten sonra gücünü ispatladığını düşünen ABD ordusu, direniş eylemleri sonucu resmi açıklamalara göre 4417 askerini kaybederken, 30.000’den fazla yaralı verdi. ABD ile birlikte Irak’a giren diğer işgal güçleri ise çok daha önceden çekildi. Bu çekilmelerin bir kısmı saldırılar sonucunda askerlerini kaybeden ülkelerin iç kamuoyundaki baskılardan kaynaklanırken, bir kısmı da Irak’ta Bush Yönetimi’yle birlikte hareket eden hükümetlerin seçmenleri tarafından cezalandırılması sonucu gerçekleşti. Ayrıca istatistiklere göre ABD savaş dâhil Irak’a son 7 yıl içinde 763 milyar dolar para harcadı. Bu harcamalar ve savaşın yarattığı belirsizlik ABD ekonomisi açısından ciddi sorunlar yarattı. Dahası, ABD’nin yumuşak gücünde ciddi gerilemeler oldu. ABD, Irak’ı işgal etmesine rağmen Yeni Muhafazakârların istediği yeni Ortadoğu düzenini kuramadı. Tersine bölgedeki fiziki varlığı artmasına rağmen etkinliği eşdeğer şekilde artmadı. Belki de Irak’ın işgali ve buna bağlı olarak Ortadoğu dengesinde yaşanan diğer gelişmeler dünyanın tek kutupluluktan çıktığı ve yeni bir çok kutuplu düzen oluşmaya başlamasının en önemli nedenlerinden birisi oldu. Saddam Hüseyin, savaştan önce yaptığı bir konuşmasında “Irak’a ilk bombanın düştüğü gün ABD’nin dünyada yenilmesinin başladığı gün olacaktır” şeklinde bir kehanette bulunmuştu. Elbette, Saddam Hüseyin’in mesajı savaşı kazanacaklarına yönelik bir propaganda amacı güdüyordu. Bu anlamda hiç de gerçekçi değildi. Ancak yıllar sonra yaşanan gelişmeler başka nedenler ve dinamiklerle de olsa devrik diktatörü haklı çıkarmaya başladı.

Irak’ın işgali nasıl hem Ortadoğu’da hem de Irak’ın içinde yeni bir dönemi başlattıysa işgalin bitişi de benzer bir durumu yaratabilir. Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda var; ABD askerleri Irak’tan çekiliyor olabilir ancak bu durum ABD’nin Irak’tan tamamen çekildiği ve Irak’tan vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Irak’ta ABD ordusunun yerini Dışişleri Bakanlığı alıyor gibi görünmektedir. Başkent Bağdat’taki devasa kompleksin yanı sıra Erbil, Musul, Kerkük ve Basra’ya açılan yeni konsolosluklar aracılığıyla ABD Irak’taki siyasete ilgisiz kalmayacağını açıkça göstermektedir. Ayrıca sadece bu dışişleri personelini korumak için bile 7000 ABD’li özel güvenlikçi ülkede kalacaktır. Öte yandan, eğer yeni bir hükümet kurulup ABD ile Irak arasındaki güvenlik anlaşması yenilenmezse ABD’nin Irak’taki askeri varlığı 2011 sonunda sona erecektir. Fakat, başta tartışmalı bölgeler olmak üzere ülke her an yeni bir şiddet dalgasına sürüklenebilir. Irak’ın genelkurmay başkanının bile 2020 yılından önce tam hazır olamayacaklarını ifade etmelerine karşı ABD’nin çekilme takvimine bağlı kalması yakın dönemde Irak iç politikası açısından da ciddi sorunlar üretebilir.