Analiz

ABD Yaptırımları ve Kur Krizinin Bölge Ekonomilerine Yansımaları

Son dönemde dünya siyasetinde yaşanan gerilimlerin, ekonomik yaptırımların devreye sokulması ile ticaret savaşlarına dönüşmesi en çok Ortadoğu ekonomilerini etkilemiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Donald Trump’ın başkan olması ile başlayan agresif dış politika ve özellikle Çin, Rusya ve İran’a karşı izlenen yöntemler tüm dünya ekonomilerini etkilemektedir. ABD başkanlık seçimi sürecinde ve sonrasında Rusya ile olan gerginlikler, Trump’ın yönetime geldikten sonra  Çin’i hedef alan açıklamaları ve ticari yaptırım kararları ile başlayan bu süreç; İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilme ve İran’a ekonomik yaptırım kararları ile devam etmektedir. Tüm bunların yanında, Türkiye ile rahip Andrew Brunson davası nedeniyle başlayan siyasi kriz, Türkiye’ye ekonomik yaptırım kararı ile tırmanmış, bu süreç aynı zamanda Türkiye’de kur krizinin başlangıcı olmuştur.
Son yıllarda ciddi siyasi ve iktisadi güçlüklerle karşılaşan Türkiye ekonomisi, Trump yönetiminin agresif dış politika uygulamalarının da piyasaları olumsuz etkilemesi nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar ve İran’a karşı uygulanan ABD yaptırımları bölgede ticaret partneri olan diğer ülkeleri de doğrudan etkilemektedir. Bölge ülkeleri yanında, özellikle İran’ın enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan ülkeler için de bu süreç sorun teşkil etmektedir. Mevcut yaptırımların devamı ve yeni yaptırımlar sadece bölge ülkeleri için değil, bu ülkelerle ticari ilişkilerde bulunmayan ülke ekonomileri için dahi olumsuz etkiler doğuracaktır.
Ekonomik yaptırımlara ek olarak, İdlib’deki gergin durumun oluşturduğu yeni bir göç dalgası riski gibi etkenler bölge ekonomilerinin kırılganlığını artırmaktadır. Hali hazırda üç buçuk milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarda yeni bir göç dalgasını ne derece kaldırabileceği tartışmalıdır. Nitekim, yeni bir göç dalgasının Avrupa ülkelerini de etkileyeceği şeklindeki hükümet açıklamaları olayın boyutunun çok daha büyük olduğunun göstergesidir. 
Tüm bu veriler ışığında; bölge ekonomilerindeki kırılganlıkların giderilmesi için atılması gereken ilk adım siyasi belirsizliklerin giderilmesi ve diplomasinin daha etkin biçimde kullanılmasıdır. Bu yönde atılacak adımlar öncelikli olarak bölge ekonomilerindeki panik havasını dağıtacak ve risk primlerini düşürecektir. Panik havasının dağıtıldığı piyasalarda yatırımcılar karar alıcıların doğru hamleleriyle önlerini görebilecek ve daha sağlıklı kararlar alacaklardır.