Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Oman Ziyareti: Maskat'tan Gözlemler 1

Yrd.Doç.Dr. Veysel Ayhan, ORSAM Danışmanı ve A.İ.B. Üniv.Öğrt. Üyesi / Oytun Orhan ORSAM Uzmanı
500 yıl öncesine dayanan Türkiye-Oman ilişkileri son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Oman’a düzenlediği 3 günlük resmi ziyaretle tekrar ulusal ve uluslararası kamuoyunun gündemine gelmiştir. Sultanı Kabûs Bin Said Al Said’in resmi davetiyle Oman’a gelen Cumhurbaşkanı Gül’ün gündeminde iki ülke arasındaki ilişkilerin güvenlikten ekonomiye ve turizme kadar her alanda geliştirilmesi yer almıştır. İkili ilişkilerin yanı sıra resmi görüşmelerde bölgesel sorunlar da gündeme gelmiş ve iki ülkenin İran nükleer krizi başta olmak üzere Filistin meselesine yaklaşımı ve bölgesel işbirliği konularında ortak bir dış politika tutumu içinde olduğu açık bir şekilde vurgulanmıştır. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti sırasında en önemli konuların başında ekonomik ve ticari alanda işbirliğini geliştirmek gelmektedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Gül’ün Oman ziyaretini biri ekonomik işbirliği ikincisi de bölgesel konulara yaklaşım olarak iki ayrı başlık altında irdelemekte fayda vardır.
Ekonomik İşbirliğine İvme Kazandırılması Oman, Sultan Kabûs’un iktidarı babasından devraldığı 1970’den günümüze ekonomik alanda yeni bir yapılanma süreci başlatmış ve günümüze gelindiğinde bölgenin gelişmiş ülkeleri arasında önemli bir yer edinmeyi başarmıştır. Günlük yaklaşık 800 bin varil petrol üreten Oman’da en önemli ihraç maddesini petrol ve doğalgaz ürünleri oluşturmaktadır. 2009 yılında yaklaşık 25 milyar dolarlık petrol geliri elde eden Oman’da ekonomiyi çeşitlendirme konusunda bazı girişimlere öncelik verilse de bu konuda henüz istenilen düzeyde bir başarı elde edildiği görülmemektedir. Bu çerçevede petrol kaynaklarının 2020 vizyonu altında yeni bir girişim hamlesi başlatılmıştır. Ancak, Körfez İşbirliği Konseyi üyesi olan Oman’da her ne kadar ekonomik yapı hammadde satışına dayansa da son yıllarda Uzak Doğu ülkeleri ile çok yakın bir ticaret ilişkisi geliştirdiği görülmektedir. Ayrıca Sultan, ülkesini yeniden yapılandırırken milyar dolarlık projelere öncelik vermesi İngiliz ve Türk şirketleri başta olmak üzere birçok uluslararası şirketin Oman’da faaliyetlerini genişletmesine yol açmıştır. Doğal olarak siyasi iradelerde Oman’ın yeni yatırım projelerinde kendi ülkelerine öncelik tanınması konusunda Oman’la yeni bir diyalog süreci geliştirmiştir.   Bu çerçevede Türkiye-Oman arasındaki ticari ilişkilere gelince iki ülke arasındaki ticaret hacminin oldukça düşük düzeyde olmasına karşın 2000 yılından itibaren Oman’da iş yapan Türk firmalarının yüklendiği projelerin toplam maliyeti 2010 yılında yaklaşık 4 milyar dolara yaklaşmış bulunmaktadır. Öte yandan Cumhurbaşkanı Gül’e göre iki ülke arasında özellikle müteahhitlik, altyapı, enerji, turizm ve savunma sanayi alanında çok somut iş birliği imkanları bulunmaktadır. Nitekim Salalah ve Sohar’da yapılması planlanan havaalanı ve ortak sanayi kuruluşları ile birlikte Türk firmalarının Oman’daki projelerden alacağı pay da yaklaşık 5,5-6 milyar dolara çıkartılması için taraflar arasında görüşmeler sürmektedir. Türkiye-Oman İş Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke arasındaki ticaret hacminin kısa sürede 1 milyar dolara çıkartılması konusunda Sultan’la görüş birliği içinde olduklarını ifade etmiştir. Böylelikle iki ülke arasındaki ticari işbirliğinin kısa sürede içinde 7-8 milyar dolara çıkartılması sağlanmış olacaktır.   Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti sırasında kendine eşlik eden yaklaşık 100 iş adamının Oman’da gerçekleştirdiği görüşmeler sırasında ise ekonomik işbirliği alanlarının geliştirilmesi konuları tartışılmıştır. 2000 yılında Sohar’da sanayi limanı inşası projesini alan STFA Grubu’nun ardından Oman’da büyük çaplı projeleri alan şirketlerin başında ALKE, ERKO, Enka, Tekfen, TAV, Polat, Fernas, Makyol, MPE, Ünal ve Aytek şirketleri gelmektedir. 20’e yakın Türk şirketinin halı hazırda faaliyet gösterdiği Oman’da Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaretinin ardından Türk şirketlerinin durumunun daha da güçleneceği öngörülmektedir. Nitekim ziyaret sırasında gümrükler konusunda imzalanan anlaşma ile karşılıklı malların ihracatında ortak bir politika oluşturulmasının yolları da aranmıştır. Ayrıca iki lider turizm alanında işbirliğini önemsediklerini yaptıkları açıklamalarla ortaya koymuştur.    Dış Politikada Ortak Vizyon Oman, Arap Yarımadası’nda komşu ülkelerle sorunlarını diplomasi ve diyalog yoluyla çözen ülkelerin başında gelmektedir. Sultan Kabûs öncesi dönemde Oman’ın tüm komşu ülkelerle sınır sorunları bulunmasına karşın Sultan sınır sorunlarının çözümünde diplomasiye öncelik vermiş ve 2010 yılına gelindiğinde bölgede sınır sorunları başta olmak üzere bölge ülkeleriyle sorunları olmayan bir ülke haline gelmiştir. En son Yemen’deki çatışmalar sırasında bile sınır komşusu olmasına rağmen çatışmaların dışında kalarak Sultan Kabûs’la birlikte yaklaşık 40 yıldır sürdürdüğü iyi komşuluk politikası devam ettirilmiştir. Nitekim Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Oman’ın dış politikasına yönelik olarak yapıcı, diyalog ve barışta yana gibi nitelendirmeleri tüm Oman gazetelerinin birinci sayfalarında yer almıştır.
Cumhurbaşkanı Gül’ün de belirttiği üzere,  Türkiye’nin ve Oman’ın, İran nükleer krizi ve Filistin sorunu olmak üzere bölgedeki sorunların diplomatik yöntemlerle ve diyalog yoluyla çözülmesi konusunda ortak bir bakış açısına sahip oldukları görülmektedir. Özellikle İran konusunda Oman’ın diğer Arap ülkelerinden farklı bir dış politika izlediğini belirtmek gerekir. İran’la birlikte stratejik Hürmüz Boğazı’nın kontrolünü elinde tutan Oman ABD’nin olası İran operasyonuna muhalefet eden ülkelerin başında gelmektedir. Cumhurbaşkanı Abdullah’la Gül’le görüşmesinde Sultan’ın bölgenin yeni bir savaştan kaçınması gerektiğini vurgulaması Türkiye ile Oman’ın İran nükleer sorununun çözümünde ortak bir bakışa sahip olduğunu göstermektedir.   Nitekim Filistin sorunun çözümünde de iki ülke arasında ortak bir politika olduğunu belirtmek gerekir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Oman’daki ziyareti sırasında Filistin sorunun bir insanlık sorunu olduğunu belirtmiş ve çözümünde iki devletli bir anlaşmayla olacağının altını çizmiştir. Omanlı yetkililer de Filistin sorununu birincil gündem maddesi olarak görmemekle birlikte, İsrail’in politikalarını eleştirmekte ve çözümü bağımsız bir Filistin Devletinin kurulmasında görmektedirler.

Oman, Arap ülkeleri arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi konusunda da Türkiye’nin inisiyatifini desteklemektedir. Her iki ülke de bölge ülkeleri arasında karşılıklı saygıya dayanan bir işbirliği sürecini desteklemekte ve sorunların diyalog ve barışçıl adımlarla çözülmesi ilkelerine öncelik verilmesinin önemini ifade etmektedirler. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Sultan Kabûs arasında gerçekleşen görüşmeler sırasında da ifade edildiği üzere Türkiye ile Oman arasında herhangi bir sorun bulunmadığı gibi her iki ülke de bölgesel sorunların çözümünde ortak bir bakış açısına sahiptir.   Sonuç olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Oman ziyaretinin ardından Türkiye-Oman ilişkilerinin başta ekonomik işbirliği alanında olmak üzere turizm, kültür ve enerji alanında bir ivme kazanacağı düşünülmektedir. Dış politika konusunda da özellikle Körfez İşbirliği Konseyi üyesi olan Oman’la hem Türkiye-KİK hem de Türkiye’nin bölgesel sorunların çözümünde işbirliği içinde hareket edeceğini belirtmek gerekir. Zira, İran sorununun savaşa varmayan yöntemlerle çözümü konusunda iki ülkenin ortak bir politikaya sahip olduğu görülmektedir. Dolayısıyla Maskat’tan bakıldığında Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaretinin ardından iki taraf arasındaki siyasi diyalog sürecinin de hızlı bir şekilde gelişeceği değerlendirilmektedir.