DEAŞ’la Savaş ve Su: Musul Paradoksu

Musul’un önemi birçok boyutta kendini göstermektedir. Tarihteki yeri sıradışı olan bir şehirdir. Günümüzde Musul’un bulunduğu bölgede yer alan Asur Devleti’nin muhteşem şehriNinova, bir zamanlar dünyadaki en büyük şehirdi. Musul geleneksel olarak, doğu ve batı medeniyetlerinin devamlı iç içe geçerek zengin kaynaşma oluşturduğu noktalardan biri olmuştur. Bu, Musul’daki etnik çeşitliliği ve Musul’u modern Ortadoğu’nun en önemli merkezlerinden biri yapmayı sürdüren şehrin bölgesel düzeydeki etkisini açıklayabilmektedir. Musul, halihazırda başkent Bağdat ve Basra’dan sonra Irak’ın en büyük üçüncü şehridir.

Cömert bir su kaynağı olan Dicle Nehri Musul’dan geçmektedir. Dicle, su akışı bakımından Güneybatı Asya’daki en büyük nehirdir. Ayrıca şehrin 30 km kuzeyinde, Dicle üzerinde bulunan Irak’taki en büyük baraj, ismini yine Musul şehrinden almaktadır. Bu doğal ihsanlara rağmen, Musul metropolitan bölgesinde ve çevresinde yaklaşık iki aydır süren savaşın ardından su konusu kelimenin tam anlamıyla “ölüm kalım” meselesine dönüşmüştür. Birkaç gün önce şiddetli çatışmalar sırasında vurulan önemli bir su boru hattı ile de durum daha kritik bir hale geldi. Musul halkı şu anda içme suyu kıtlığı konusunda çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadır.

Musul Barajı'nın çökme riski gündemdeyken de su konusu ciddi bir tehdit oluşturmaktaydı. Musul Barajı alanı geçtiğimiz yıllarda birkaç kez el değiştirmiş olan stratejik konumlu bir barajdır. Baraj, DEAŞ'ın eline geçmeden önce bile “dünya üzerindeki en tehlikeli baraj” olarak nitelendirilmekteydi. Sözü geçen risk barajın aniden çökmesi, ve Musul ve ötesinin sular altında kalmasıydı. Araştırmalara göre barajdan kaynaklanacak taşkın yüzünden en kötü ihtimallebir milyon insan hayatını kaybedebilir idi. Barajın çökmesiyle oluşacak taşkın dalgalarının yaklaşık 400 kilometre güneyde bulunan Bağdat'ın belli bölgelerine ulaşacağı ve haftalarca orada kalabileceği tahmin edilmekte idi. Baraj jeolojik olarak uygun olmayan, sürekli bakım ve onarım gerektiren bir temele inşa edilmişti. BarajDEAŞ’ın eline geçtiğinde onarım işlemleri durdurulmuş, neyse ki bir felaket yaşanmadan Musul DEAŞ’ın elinden kurtarılmış ve onarıma devam edilmiştir. Bu konu, Irak’taki su yönetiminin ne denli zayıf temeller üstünde sürdüğünü hatırlatır niteliktedir.

Musul, Haziran, 2014’ten beri DEAŞ’ın kontrolündedir. Bu zamana kadar DEAŞ kontrolüne geçmiş en büyük şehir durumundadır. DEAŞ’ın şehri kaybetmemek için tüm gücünü kullanmasının en temel sebeplerinden biri de budur. Musul’daki DEAŞ yönetimi hiç şüphesiz yıkıcı olmuştur. DEAŞ’ın  güç kazandığı dönemde –nüfusunun çoğu Sünni olduğu halde- meydana gelen ölümlere ilaveten şehrin kültürü de büyük bir darbe aldı. DEAŞ önce Musul Üniversitesi’ni kapattı, sonra da burayı eylemleri için bir üsse çevirdi. Musul Üniversitesi’nde ve şehrin başka yerlerinde on binlerce kitap DEAŞteröristleri tarafından yok edildi. Çeşitli eski medeniyetlere ait tarihi eserler de kasıtlı olarak tahrip edildi.

DEAŞ’a karşı mücadelenin birçok haklı nedeni bulunmaktadır. Sadece bölgede yaşayan halkın çoğunluğunun değil uluslararası toplumun da üzerinde mutabıkolduğu fikir,DEAŞ’ınbölgeden temizlenmesi gereğidir. Ancak bunu yaparken kullanılan yöntem anlaşmazlık yaratacak bir konu olabilir. Musul’u kurtarmanın bedeli yüzbinlerce masum insanın hayatınıntehlikeye atılması anlamına gelmemelidir. Bu tehlike sadece DEAŞ’la doğrudan ilişkili tehlikelerden kaynaklanmamaktadır. Konu daha çok su ve gıda krizi ile alakalıdır.

Geçen hafta BM’nin yaptığı uyarı bu bağlamda değerlendirilmelidir. BM’nin Irak’taki insani yardım koordinatörü Lise Grande geçen hafta Reuters’e “Önemli haber kaynaklarımıza göre fakir aileler sofralarına gıdakoyma mücadelesi vermektedir” şeklinde açıklamada bulunmuştur.Musul’da gıdastokları çok hızlı bir şekilde azalmaktadır. Geçen hafta gıda temin edilen yollardan sonuncusu da kesilmiş ve saldırıya uğramıştır. Musul halkı artık küçük bahçelerinde kendi gıdasını kendi yetiştirmek zorunda kalmış durumdadır. Şehirde su kaynaklarına yönelik sıkıntılar yaşanmıyor olsaydı, gıda kıtlığını gidermek için su kullanılması yardımcı olabilirdi. Fakat ne yazık ki su da şu anda ateş altındadır.

Kısacası, Musul şuanda bütünüyle kuşatılmışdurumdadır. DEAŞ kontrolündeki Musul dış dünya ile tüm bağlantılarını kaybetmiştir. Savaşın yeni yılasarkacağı tahmin edilmektedir. Bu şartlar altında, uluslararası toplum proaktif davranarak Musul’daki masum insanların hayatını korumak için yöntemler bulmaya çalışmalıdır. Temiz ve yeterli su, savaş zamanlarında insanların durumlarınıiyileştirebilmek için hayati önemdedir.  DEAŞ’ın bütün kötülüklerine karşın, halkın tamamını ayrım gözetmeksizinhedefe koyan bir savaş yürütmek adil olmayacaktır. Böyle bir savaşkesin olarak trajik bir Pirus zaferi olacaktır.