Dengesiz Kalkınıyor: Ortadoğu’daki Su ve Sanitasyona Erişime Dair Genel Durum

Joint Monitoring Program (Ortak İzleme Programı), kısaca JMP, su ve sanitasyon için geliştirilmiş ortak bir izleme programıdır. Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF tarafından yönetilmektedir. Program, çeyrek asır önce 1990’da, Uluslararası İçme Suyu Arzı ve Sanitasyon on yılını (1981-1990) takiben,ilerlemeleri ülke boyutunda izlemek için daha iyi bir sisteme ihtiyaç duyulduğuna dair farkındalığın oluşması üzerine yürütülmeye başlamıştır. Şuan itibarıyla, 215 ülke, bölge ve toprakta (territory) meydana gelen ilerlemeleri izlemektedir. Programın, Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu’nun güvenli içme suyu arzı ve temel sanitasyon hakkındaki 7.C numaralı maddesine ilişkin bulguları, Orta Doğu’ya dair çok önemli ödevleri ortaya çıkarmaktadır.

JMP’nin öncelikli amaçlarını liste halinde belirtmek gerekirse; a) ulusal hükümetler, kalkınma ortakları ve sivil toplum temsilcilerince oluşturulan bilgi sahibi politika ve karar alma mekanizmalarının desteğiyle, ihdas edilen uluslararası içme suyu ve sanitasyon hedeflerine yönelik kaydedilen ilerlemelere dair yüksek kaliteli, güncel, tutarlı ve istatistiksel olarak küresel ölçeklerde, bölge ve ülke bazında yapılan tahminleri derlemek, analiz etmek ve sunmak; b) küresel, bölgesel ve ulusal ölçeklerde güvenli içme suyuna ve temel sanitasyona dair sürdürülebilir erişimi ölçmek üzere izleme mekanizmalarını güçlendirmeyi amaçlayan göstergelerin, usullerin ve yöntemlerin geliştirilmesi için bir platform görevi görmek; c) güvenli içme suyu ve temel sanitasyona erişimi izlemek için hükümet ve uluslararası organizasyonların kapasitelerinin arttırılmasını diğer önemli aktörlerin de katkılarıyla teşvik etmektir.

Yapısal şema bağlamında JMP, hem Dünya Sağlık Örgütüİçme Suyu, Sanitasyon, Hijyen ve Sağlık birimlerinde, hem de UNICEFİçme Suyu, Sanitasyon ve Hijyen bölümünde ve Veri ve Matematiksel Analiz kısmında yer alan istatistikçiler/izleme ve sanitasyon uzmanlarını içeren ufak çaplı bir teknik kadrodan oluşmaktadır. JMP’ye destek sağlamak için, “Ortak İzleme Programının daha ileri seviyelerdeki gelişim ve icra süreçlerine bağımsız, stratejik düşünme yönteminin dahil edilmesi” amacıyla bir Stratejik Danışma Grubu (SDG) oluşturulmuştur. SDG’nin temel görevi, “güvenli içme suyuna ve gelişmiş sanitasyona erişimin Binyıl Kalkınma Hedeflerinin belirlediği hedef tarih olan 2015’e dekve sonrasında düzgün bir biçimde izlenmesi için stratejik bir kılavuzluk” sağlamaktır. Sektörlerde stratejik düşünme ve liderlik konusunda güçlü birikimleri olan bağımsız teknikve siyasi uzmanların yer aldığı SDG, yılda bir kez toplanmaktadır. Avrupa Birliği’nin(Avrupa Komisyonu) yanı sıra Avustralya, Fransa, Almanya, Hollanda, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nden kuruluşlar JMP’nin önde gelen bağışçıları arasındadır.

 JMP,  Binyıl Kalkınma Hedeflerinin içme suyuna ilişkin en güncel verileri paylaştığı 2015 yılı raporunu yayınlamıştır. İçme suyu hedefi (2015 yılı itibarıyla, 1990’daki güvenli içme suyuna sürdürülebilir erişimi bulunmayan nüfus oranının yarı yarıya azaltılması) göz önüne alındığında, bölgedeki bir çok ülke bu hedefe erişmiştir. Fas, Cezayir, Suriye,  ve Irak hedefi yakalayamayan ülkeler arasındadır.  Yemen ve Libya izlenmesi ön görülen yeterli veriyi temin edemeyen istisnalar arasındadır. Esasen, Batı Asya, 1990’dan bu yana gelişmiş bir içme suyu kaynağına erişim kazanan 2015’teki mevcut nüfus oranında artış yaşanan bölgeler arasında lider konumdadır. Buna karşın, gelişen dokuz bölgeden ancak sekizinci sıraya oturan Kuzey Afrika ise oldukça gerilerdedir. Temel sanitasyona sürdürülebilir bir erişime sahip olmayan  nüfusun yarı yarıya azaltılması hususuna gelince, yine, birkaç istisnanın dışında, bölgedeki çoğu ülke hedefi tutturmayı başarmıştır. Bu istisnalar arasında Libya, Cezayir ve –muhtemelen- yeterli veri sahibi olamadığımız Yemen de yer almaktadır. Hızla artan nüfusa rağmen, Batı Asya ve Kuzey Afrika, 1990’dan bu yana gelişmiş bir içme suyu kaynağına erişim kazanan 2015’teki mevcut nüfusoranındaki artışta ön sırada gelen iki gelişmekte olan bölgedir.

Binalarda boru sistemleriyle gelen içme suyuna erişimi olan nüfus oranı göstergeleri ise içme suyu ve sanitasyona daha kaliteli erişimin bir başka önemli kriteridir. Latin Amerika ve Karayipler bölgeleri (88), ve hemen arkasından gelen Batı Asya (84) ve Kuzey Afrika (83) bu kategoride önde gelen aktörlerdendir. Dünya ortalaması ise yalnızca yüzde 56’dır. Özellikle Batı Asya ve Kuzey Afrika binalarda borulu su sistemini kullanan nüfus oranında artış sağlayan başarılı bölgeler olmuştur. Batı Asya’da bu rakamlar 43’ten 83’e, Kuzey Afrika’da ise 33’ten 78’e yükselmiştir.

Raporda yer alan önemli bulgulardan bir tanesi ise zengin ile fakir, ve kent ile kır arasındaki eşitsizliklerle ilgilidir. Bu eşitsizlikler, ulusal ortalamaların kimi zaman düşük gelirli nüfusun gerçekteki sorunlu durumunu gizlemeye meyilli olması bakımından oldukça önem teşkil etmektedir.

Daha varlıklı kesim daha yoksul kesime göre genellikle daha iyi durumdadır.Benzer olarak, Orta Doğu’nun da içinde bulunduğu çoğu gelişmekte olan bölgede yer alan kentsel istatistiklergelişmiş ülkelerdeki muadillerine yaklaşma eğilimi gösterirken, kırsal bölgelerdeki durum çok daha farklı bir tablo ortaya koymaktadır. Örneğin kırsal bölgelerdeki sanitasyon kapsamı belirgin bir biçimde kentsel bölgelerin gerisinde kalmaktadır. Bu durum ayrıca gelişmiş içme suyu kapsamı için degeçerlidir. Genel durum böyle iken, ciddi ayrışma gösteren birkaç istisna istatistik de bulunmaktadır. Örneğin Mısır, gelişmemiş içme suyu ve sanitasyon olanaklarını kullanan en yoksul bölgelerdeki nüfus oranını azaltma konusunda bir başarı hikayesini temsil etmektedir. 

Sonuç olarak, içme suyu ve sanitasyona erişim hususunda, Orta Doğu, terör kaynaklı tahribata ve bölgenin geniş bir bölümünde var olan ülke içi istikrarsızlıklara rağmen, gelişmekte olan dünyanın çoğu bölgesinden daha iyi bir durumdadır. Ancak, Binyıl Kalkınma Hedeflerini yakalamak nihai bir hedef değildir. Esas olan, bu hedeflerin yer kürenin bu bölgesinde yaşayan bütün insanların hayat standartlarını iyileştirmek için çıkılan ve süreklilik gösteren bir yolculuğun yalnızca ilk adımı olarak kabul edilmesidir.