Irak Kürt Bölgesel Yönetiminde Siyasi Durum ve Kurulacak Hükümetin Geleceği

Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Son 1-2 aylık süreç içerisinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) iç ve dış politikada hareketli ve hararetli bir dönem geçirmektedir. Öncelikle Türkiye ve Irak merkezi hükümeti arasındaki ilişkilerin yeniden iyileştirilmesine yönelik çabalarla birlikte, IKBY ile Türkiye arasındaki ziyaret ve görüşme trafiği artmış, buna paralel olarak yeni işbirliği alanlarına yönelik adımların atılacağı açıklanmıştır. Türkiye ve IKBY arasındaki enerji işbirliği ve ticaret ortaklığının geliştirilmesine yönelik bu adımlar iki tarafı birbirine daha fazla yakınlaştıracak bir unsur olurken, bunun Türkiye ve Irak merkezi hükümeti arasındaki ilişkilerle paralel götürüleceği ortaya çıkmıştır. Öte yandan Suriye meselesi de Türkiye, IKBY ve Irak merkezi hükümeti üçgenindeki dış politikanın önemli bir konusu olma durumunu sürdürmüştür. Özellikle Mesut Barzani’nin liderliğindeki KDP ile Suriye’deki PYD arasındaki çekişme ve Türkiye ile Irak merkezi hükümetinin bu konumu en fazla tartışılan konulardan biri olmuştur.  Ulusal ve uluslararası kamuoyu dış politikaya odaklanmışken, IKBY iç siyasetinde son derece önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler IKBY’nin iç politikasını derinden etkileyebileceği gibi dış politikada da önemli etkiler doğurabilir.
 
Bu aşamada IKBY’de hükümet kurma süreci ve Süleymaniye’deki gelişmeler ön plana çıkmaktadır. İlk olarak 21 Eylül 2013 tarihinden IKBY’de yapılan genel seçimler sonrası hükümet kurma süreci seçimlerden sonra 2 ay geçmesine rağmen halen kurulamış olması, IKBY iç politikasında bir boşluk oluşturmaktadır. Seçimlerin galip partisi olan KDP, hükümet kurma çalışmalarına başlamış ve bunun için bir önceki dönemin de başbakanı olan Neçirvan Barzani’yi görevlendirmiştir. Neçirvan Barzani, kendisine hükümet kurma görevinin verilmesinin ardından geçen süre içerisinde neredeyse milletvekili olan her grupla görüşmüştür. KDP tarafından yapılan açıklamalarda kurulacak hükümetin herkese açık olduğunun ifade edilmesi, IKBY’de geniş tabanlı bir koalisyon hükümetinin kurulmasına ilişkin ihtimalleri güçlendirmektedir. Ancak bu noktada KDP bazı zorlukla karşılaşmaktadır. Bu zorlukları birkaç başlıkta toplamak mümkündür.
 
KDP’nin parlamentodaki durumu: KDP, 21 Eylül’de yapılan seçimlerden birinci parti olarak çıksa bile, tek başına hükümet kurabilecek bir potansiyele ulaşamamıştır. Aldığı oy sonucunda 111 kişilik IKBY Parlamentosu’nda 38 sandalye kazanan KDP, hükümet kurabilmek için başka partilerin desteğine ihtiyaç duymaktadır. KDP, kota sandalyelerinin (11) tamamını yanına çekmeyi başarsa bile, yine de tek başına hükümet kurabilme çoğunluğuna erişememektedir. Bu nedenle KDP’nin KYB, Goran ya da İslamcı partilerin desteğine ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Sadece 18 sandalye kazanan KYB ile işbirliği yapması halinde hükümet kurmak için yeter sayıya ulaşmasına rağmen, KDP-KYB iktidarına sert bir şekilde direnen muhalefetin daha da sertleşmesi muhtemel olduğunda tercihini çeşitlendirmeye çalışması KDP’yi diğer taraflarla da görüşmeye itmektedir. Bu durum hükümet kurma sürecini uzatmaktadır.
 
KYB içerisindeki belirsizlik: Bilindiği gibi KYB lideri Celal Talabani’nin hastalığı nedeniyle görevine devam etmesi çok zor görünmektedir. Bu nedenle KYB içerisinde seçimden çok önce başlayan liderlik mücadelesi, KDP’nin hükümet kurma sürecinde KYB içerisindeki dengeleri gözetmesini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca KYB’deki liderlik mücadelesiyle birlikte milletvekilleri arasında gruplaşmalar da yaşandığı bilinmektedir. Bu nedenle KYB ile KDP arasındaki görüşmelerden net bir sonuçların çıkarılabildiğini söylemek yanlış olacaktır. Bu yüzden KDP ve KYB arasındaki görüşmelerdeki belirsizlik hükümet kurma sürecinde KYB’nin elini zayıflatmaktadır. Bu süreçte Celal Talabani’nin koruma müdürünün öldürülmesi de hem KYB içerisindeki dengeleri hem de IKBY iç politikasında olumsuz etki yaratmış ve ortamı gerginleştirmiştir.
 
Muhalefetin durumu: Muhalefet partileri olarak ortaya çıkan Goran Hareketi, Kürdistan İslami Birliği ve Kürdistan İslami Cemaati, hükümet kurma sürecinde birlikte hareket edeceklerini ve hiçbir partinin tek başına hükümet içerisinde yer almayacağını açıklamışlardır. Ancak bu süreçte toplu görüşmeler yerine KDP’nin tek tek bütün partileri ziyaret etmesi, bu konuda çatlaklar olup olmadığı yönünde şüpheleri ortaya çıkarmaktadır. Neçirvan Barzani’nin Kürdistan İslami Birliği ile yaptığı görüşmede, hükümete katılım sağlanması konusunda açık kapı bırakılması, muhalefet içerisindeki ayrışma olduğu şüphelerini güçlendirmektedir. Muhalefette yer alan partilerin ayrışması hükümet kurma sürecinde KYB ile birlikte herhangi bir partiyi yanına alarak hükümetin kurulması noktasında KDP’nin elini güçlendirse de IKBY iç siyasetindeki ayrışmaların giderilmesine de engel olacaktır. 2009’dan sonra kurulan hükümete karşı olan muhalefetin, 2013 seçimlerinden sonra daha da güçlendiği düşünüldüğünde, KDP’nin hangi parti ya da partileri yanına alacağına karar vermesi konusunda sıkıntı yaratmaktadır. Bu yüzden KDP de hükümet kurma sürecinin başında geniş tabanlı bir hükümetin tercih sebebi olacağının işaretlerini vermiştir.
 
Süleymaniye’deki gelişmeler: Son dönemde Süleymaniye hem politik hem de güvenlik olarak gergin bir dönemi geçirmektedir. Burada KYB ve Goran Hareketi arasındaki gerginlik ve mücadele seçim öncesi ve sırasında olduğu gibi, seçim sonrasında da devam etmektedir. Süleymaniye’de KYB’ye karşı önemli bir zafer elde eden Goran Hareketi, Süleymaniye’deki ağırlığını arttırmak için yerel siyaset üzerinde de bastırmaktadır. Goran Hareketi’nin 21 Kasım 2013’te yerel seçimler yapılmadığı için süresinin dolduğu iddiasıyla Süleymaniye valisinin değişmesine yönelik KYB’ye yaptığı baskı sonuç vermiş ve KYB ile Goran Hareketi yerel seçimler yapılana kadar Süleymaniye valisinin her iki tarafın da üzerinde anlaşacağı KYB’li bir ismin olması yönünde karar almıştır. Bu durum Goran Hareketi’ne siyasal hamle üstünlüğü ve güven kazandırmıştır. Ayrıca Süleymaniye Belediye Başkanı’nın da değişmesine yönelik Goran Hareketi tarafından yapılan hamleler, Peşmerge Bakanı’nın müdahalesi nedeniyle sonuç vermemiştir. Ancak bütün bunlar Goran Hareketi’nin elini güçlendirmiştir. Hatta daha hükümet görüşmeleri başlamadan önce Süleymaniye’nin ayrı bir özerk vilayet olması yönünde girişimler yapılabileceğine yönelik söylemlerde bulunulması, hükümet kurma sürecinde Goran Hareketi’nin kendine güvenini ortaya koymaktadır. Ancak Goran Hareketi’nin her şeye rağmen KYB ile ters düşmek istemediğini söylemek mümkündür. KYB ile Goran Hareketi arasında zaman zaman tansiyon yükselse de Goran Hareketi yükselen tansiyonu şimdilik kontrollü bir biçimde elinde tutmaktadır.
 
Bütün bu unsurlar bir arada ele alındığında KDP’nin hükümet kurma sürecinde oldukça zorlandığını ortaya koymaktadır. IKBY iç politikasında her fraksiyonun ayrı hareket etmesi ve elinde güçlü kozlar bulundurması, hükümetin formüle edilmesinde KDP’de kafa karışıklığı yaratmaktadır. Bu süreçte geniş tabanlı bir hükümetin kurulabilmesi için her grubun ikna edilmesi gerçeğinden hareketle KDP’nin hükümet kurmayı başarsa bile bu hükümetin devam ettirilebilmesi için son derece hassas davranması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Hükümet içersinde yer alan gruplar, Irak merkezi hükümetinde olduğu gibi, hükümetten elde ettikleri pay nedeniyle tatmin olmamaları durumunda hükümeti işlemez hale getirebilecektir. Sonuç olarak hükümet kurulsa bile IKBY iç politikası gireceği uzun maratonda pek çok engelle karşılaşabilecektir. Bu engellerin IKBY’nin maratonu tamamlamasının önüne geçmesi, IKBY iç politikasını etkileyeceği kadar, dış politikada da etkili olması beklenmelidir.