Irak’ta Adım Adım Yeni Bir Krize Doğru: Zummar Olayı

Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Ü. Uluslararası İliş
Irak’ta merkezi hükümet ile Kürt Bölgesel Yönetimi arasında uzun süreden beri farklı şekillerde baş gösteren siyasi gerginliklere geçtiğimiz hafta bir yenisi daha eklendi. 27 Temmuz günü Suriye Irak sınırının kuzeybatısındaki Zummar nahiyesine bağlı Pişhabur sınır kapısının bulunduğu bölgeye Irak ordusuna bağlı iki tugayın konuşlanma çabasının KBY’ye bağlı peşmerge güçleri tarafından engellenmesi yeni bir gerginliği tetikledi. Irak hükümeti, geçtiğimiz günlerde KBY Başkanı Mesut Barzani’nin Suriyeli Kürtleri kendilerinin eğittiğini açıklaması ve Suriyeli Kürtlerin Irak sınırından üniformalı bir şekilde Suriye’ye doğru geçtiği görüntülerinin yayınlanmasının ardından sınır güvenliğinin sağlanması amacıyla bu konuşlandırmayı gerçekleştirmek istediğini açıkladı. Peşmerge güçlerinin Irak ordusunu engellemesi ise birbiriyle ilişkili bir dizi faktörün yeniden akıllara gelmesine neden oldu.
 
Maliki’nin bu hamleyi yapmasının nedenleri şöyle sıralanabilir: Maliki, güvenoylamasını engellemeyi başardıktan sonra elde ettiği siyasi gücü pekiştirmenin yollarını aramaktadır. Ramazan ayının başlamasıyla birlikte ard arda gelen eş zamanlı saldırılar karşısında hükümetin ve Irak ordusunun zafiyetlerinin yeniden tartışmaya açıldığı bir ortamda güvenlik konusundaki tartışmaların yönü, bir anda merkezi hükümet ile KBY arasındaki askeri güç dengesine çevrilmiştir. Ancak, Maliki’nin hamlesinin gündem değiştirmekten çok daha ciddi bir arka planı olduğu ileri sürülebilir. Öncelikle, Maliki ve Iraklı Şiilerin büyük bir kısmı İran’ın da etkisiyle Suriye’de Esad Yönetimi karşısındaki hareketlere ne destek vermekte ne de hoşgörü göstermektedir. KBY’nin Esad’a karşı olan Suriyeli Kürtleri eğittiğini ve sınırın öte tarafına göndereceğini ilan etmesi Irak’tan Suriye’nin içişlerine karışmak anlamına gelecektir. Dahası, son zamanlarda muhaliflerle başetmekte büyük güçlükler çeken Esad Yönetimi’ne bir de dışarıdan destek alan Kürtlerin eklenmesi İran’ın isteyeceği en son şeydir. Bu bağlamda Irak ordusunun sınır bölgesindeki hareketliliğinin inkar edilemez bir dış boyutu bulunmaktadır.
 
Bununla birlikte, son olayı asıl olarak Irak iç politikası çerçevesinde ele almak daha mantıklı görünmektedir. Olayın gerçekleştiği Zummar Nahiyesi ve Pişhabur kapısı Irak’ta tartışmalı bölgeler olarak adlandırılan ve ülkenin en karmaşık siyasi, idari ve stratejik sorununun bir parçasıdır. Asıl olarak Ninova (Musul Vilayeti’nin) Telafer ilçesine bağlı üç nahiyeden (diğerleri Rabia ve Iyaziye) birisi olan Zummar’da nüfusun çoğunluğunu Kürtler oluşturmaktadır. Bu bölge, 2003’ten sonraki dönemde Iraklı Kürtlerin fiili kontrolüne geçmiştir. Geçen zaman içinde KBY bu bölgenin kendi yetki alanında olduğunu ileri sürmüştür. Nitekim Iraklı Kürtlerin resmi kaynaklarında Zummar DuhokVilayeti’ne bağlı bir yerleşim olarak geçmektedir. Bu nedenle, KBY tarafından sorun Irak hükümetinin KBY’nin yetki alanındaki bir bölgeye asker göndermesi olarak ele alınmıştır. Türkiye, Suriye ve Irak’ın birleştiği üçgene çok yakın bir yerde olan bu bölge stratejik bir güzergahtadır. Fakat önemi sadece coğrafi konumundan kaynaklanmamaktadır. Tartışmalı bölgelerde geri adım atmak istemeyen KBY için Irak ordusunun bu hamlesi önemli bir deneme olarak görülmektedir. 2008 yılında Irak ordusunun Diyala’nın Hanekin iline girmesine gösterdiği kadar direnç gösteren Kürtler için geçmişte yaşanan tecrübeler önemli dersler çıkarmalarına neden olmuştur. Özellikle, yine tartışmalı bölgeler kapsamına giren Diyala’ya bağlı Celevle’de Maliki’nin orduyu sokarak yaptığı hamleyi engelleyemeyen KBY bu kasaba üzerindeki etkinliğini yitirmiş ve Diyala’nın kuzeyinde Celevle ve birkaç kasabada daha hem idari kontrolünü kaybetmiş hem de gördükleri baskıdan ve sürekli saldırılardan bıkan Kürtlerin buralardan göç etmesine engel olamamıştır. Bu anlamda bakıldığında Zummar’da yaşanan olay, Musul’un kuzeybatısından Diyala’nın güneydoğusuna kadar geniş bir yay üzerinde yer alan tartışmalı bölgelerin tamamını ilgilendirmektedir. Bu sorun son dönemde Irak merkezi hükümeti ile KBY arasındaki en önemli sorunlardan birisi olan petrol anlaşmalarıda yakından ilgilendirmektedir. Nitekim Exxon Mobil ile KBY arasında yapılan petrol anlaşmasının aynı Zummar gibi Musul Vilayeti sınırları içinde kalan tartışmalı bölgelerden birisinde yer alması aslında konunun stratejik önemini göstermektedir. Yani, KBY tartışmalı bölgelerden birisinden çekilmesinin diğerleri için de olumsuz bir emsal yaratacağından çekinmektedir. Bu durum, Zummar’daki 8. Peşmerge Piyade Tugayı komutanı General Rustum’un Irak ordusunun yaklaşması halinde ateş açma emri aldıklarını açıklamaktadır.
 
Konunun diğer bir boyutu da merkezi hükümet ile KBY arasında gerilen petrol ilişkileridir. Merkezi hükümet, bütçeden KBY’ye düşen payda önemli kesintiler yaparken Bağdat’ın onayı olmadan yapılan petrol anlaşmaları konusunda petrol şirketleri üzerindeki baskısını artırmaktadır. KBY, buna karşılık kontrol ettiği bölgeden çıkarılan ve parası Irak bütçesine akan petrol sevkiyatını durdurmuştur. Bunun da ötesinde Türkiye’ye tankerlerle başlayan petrol sevkiyatı Irak merkezi hükümetini (en azından bir kısmını) son derece rahatsız etmiştir. Bunun gelecekte oluşabilecek diğer federal bölgeler için yaratabileceği emsal bir yana Maliki’nin KBY üzerindeki en etkili silahı olan bütçeyi kullanma gücünde bir zayıflama yaratan bu gelişme merkezi hükümetin KBY ile yeni bir gerginlik arayışında olmasını açıklamaktadır. Ancak, şunun hatırlatılmasında fayda vardır. En azından KBY’nin şu andaki petrol üretme potansiyeli dikkate alındığında her ne kadar Türkiye’ye satılan petrol kısmi bir rahatlama yaratsa da kesinlikle KBY’nin ihtiyaç duyduğu para ve kaynak akışına alternatif değildir. Nitekim Maliki’nin bütçe konusunda daha fazla sıkıntı yaratacağına ilişkin işaretlerini Mesut Barzani “savaş ilanı” olarak saymıştır. Bu sözler bile aslında merkezi hükümet ile KBY arasındaki ilişkilerin geldiği aşamanın anlaşılması açısından önemlidir.
 
“Savaş ilanı” sözleri şimdilik tehdit gibi görünse de Ortadoğu’daki gelişmeler dikkate alındığında çok da uçuk görülmemelidir. Irak’ta Kürtlerin bağımsız bir devlet kurma arayışında olduğu on yılladır bilinen bir olgudur. Bu bağımsızlığın ise tarafların karşılıklı rızasıyla gerçekleşmesi olasılığı ülkedeki siyasi, etnik, mezhepsel, stratejik ve enerji dengeleri dikkate alındığında çok küçük bir ihtimal olarak görülmektedir. Elbette, bu sözler bugünden yarına kısa sürede Irak’ta yeni bir çatışma çıkacağı anlamına gelmemektedir. Ancak, iki ay öncesinin tersine bu sefer Irak Parlamentosu’nda petrol satışı, sınır bölgeleri ve diğer konularda KBY Başkanı Mesut Barzani’nin görüşlerinin alınması için imza toplama süreci başlatılmıştır. Maliki örneğinin tersine bu durum Mesut Barzani’nin görevini etkilemeyecektir. Fakat bu tür bir çağrının yapılması ve Barzani’nin Bağdat’ta parlamento önünde bu konuları tartışmaya zorlanmaya çalışılması ülkede ard arda yaşanan siyasi krizlere ve toplumsal gerginliklere bir yenisinin daha eklenmesi anlamına gelecektir.