Irak’ta Artan Şiddet Olayları ve Türkmenlerin Durumu

Irak’ta Amerikan askerlerinin çekilmesiyle birlikte istikrarsızlık da tırmanışa geçti. Mart ayında yapılan seçimlerden çıkan sonuç, ülkede bir türlü aşılamayan bir hükümet kurma krizi yaratmış oldu. Krizin aşılması için seçimin galibi olan partilerin temsilcileri arasında onlarca görüşme yapıldı. Birkaç kez hükümetin kurulmasına yaklaşılsa da son pazarlıklarda anlaşma sağlanamadı. Son dönemdeki ana eğilim Nuri Maliki’nin yeniden başbakan olabileceği yönünde. Maliki’nin başbakanlığına en şiddetli karşı çıkışı gerçekleştiren Sadr Grubu’nun Maliki’ye üst düzey bir heyet göndermesi iki grup arasında bir yumuşama yaşandığını gösteriyor. Maliki’nin Sadr hamlesine Allavi de Kürtlerin desteğini alma çabasıyla karşılık verdi. Bu nedenle, Irakiye Listesi lideri Allavi, Kuzey Irak’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Her geçen gün yeni bir şekil alan pazarlıklar hükümetin kurulmasını geciktirmekte. Ancak, son dönemde derinleşen güvenlik krizi hükümet kurma çabalarında bir sona gelinmesi aksi halde siyasi krizin bir güvenlik kaosuna dönüşebileceğini göstermekte.


Temmuz ve Ağustos aylarında Irak’ta yaşanan saldırıların yoğunluğu ve ölümcüllüğü Irak’ın kanlı günlerine geri dönmeye başladığını düşündürüyor. Irak’ta direnişin başlamasından bu yana Ramazan aylarında daha çok saldırı gerçekleşmekte. Bu Ramazan da öncekilere göre bir istisna teşkil etmedi. Ancak, asıl kırılma noktasını ABD askerlerinin çekilmesi yaratmakta. Her ne kadar Amerikan ordusu, Iraklı makamlar tarafından doğrudan davetle çağrılmadıkları sürece yürütülen operasyonlara katılmasalar da varlıkları bile bazı grupları engelliyordu. Son günlerde yaşanan olaylar ise güvenlik konusunda ABDli makamlar tarafından çizilen pembe tablonun gerçeklikten ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gösterdi. Geçen hafta içinde 13 vilayette eş zamanlı olarak gerçekleşen ve büyük çoğunluğu güvenlik güçlerini hedef alan saldırılar, direnişçiler tarafından gönderilmiş açık bir mesajdı. Direnişçiler Irak Ordusu ve Polisi’nin ne kadar zayıf ve sızılabilir olduğunu göstermek için ülkenin yaklaşık üçte ikisini kapsayan bir alanda bir dizi saldırı gerçekleştirdi. Her ne kadar saldırıları El Kaide üstlenmiş olsa da bu örgütün Basra’dan Kerkük’e kadar geniş bir coğrafyada bu kadar organize bir eylem yapabilmesi zor görünüyor. Zaten yeni başbakan seçilemediği için halen başbakanlık görevini yürüten Maliki’den önemli bazı Şii din adamlarına kadar birçok Şii lider saldırılardan asıl olarak eski rejim yandaşlarını ve Baasçıları sorumlu tuttu. Bu olayın dışında ülkenin pek çok bölgesinde polislere ve yerel güvenliği sağlamaktan sorumlu Irak’ın Oğulları gibi milis güçlerine yönelik saldırılarda ciddi bir artış var. Saldırıların büyük ölçüde kuzeye kaymaya başladığı görülmekte. Bu çerçevede Musul, Kerkük, Diyala ve Selahattin gibi vilayetlerdeki olaylarda görülen artış endişe verici. Şu ana kadar yaşanan olaylar büyük ölçüde güvenlik güçlerine yönelik saldırılarla sınırlı olsa da halka yönelik büyük bombalama eylemlerinin artması an meselesi. Bu ise tüm etnik ve mezhepsel topluluklar için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturmakta. İşte bu çerçevede önümüzdeki dönemde Irak’ta en önemli sıkıntıyı yaşayacak gruplardan birisi Türkmenler olabilir.

 

Kendilerini koruyacak bir milis gücü oluşturulmasına izin verilmediği için Irak’ta saldırılara en açık gruplardan birisi olan Türkmenler geçmişte de ülkede çatışmanın arttığı dönemlerde hedef seçilmişlerdi. Bilindiği gibi Irak’ta Türkmenler Kerkük, Musul, Erbil, Selahattin, Diyala ve Bağdat’ta yoğunluklu olarak yaşamaktalar. Ayrıca az sayıda da olsa Kut, Süleymaniye ve Anbar’da da Türkmen nüfusu bulunmakta. Bu sayılan vilayetler arasında özellikle Kerkük, Musul, Selahattin ve Diyala’daki Türkmenler Irak’ta çatışmaların arttığı dönemlerde hedef olarak seçilmişlerdi. Özellikle, kuzey bölgelerde Araplar ile Kürtler arasındaki adı konulmamış çatışmanın en önemli kurbanı olmuşlardı. İşte güvenlik sorunlarında artışın yaşandığı ve bazı grupların Irak’ı yeniden krize sürüklemeye çalıştığı bir dönemde olayların yeniden kuzeye doğru yayılması Türkmenler açısından tehdit yaratmakta. Mart ayında yapılan seçimden başarıyla ayrılan Türkmenler bu başarıları nedeniyle artık belki de daha fazla hedef tahtasında. Bu nedenle, Türkmenleri önümüzdeki günlerde çok daha dikkatli olmaları gereken bir dönem bekliyor.