Irak’ta Maliki Karşıtı Siyasi Cephe Hükümeti Devirebilecek mi?

Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniv. Uluslararası İlişk
Irak’ta yeni bir siyasal döneme girdiği gözlemlenebilmektedir. Yeni siyasal ilişki biçiminin en somut göstergelerini son dönemde Mesut Barzani ile Nuri Maliki arasında cereyan eden tartışmalarda ve Maliki karşıtı cephenin bir araya gelme çabasında görmek mümkündür. Hükümetin kurulması sürecinde önemli bir rol oynayan Barzani’nin son birkaç aylık süreçte Maliki’ye karşı açık bir tavır aldığı görülmektedir. Barzani ile Maliki arasındaki tartışmanın kökeni hükümetin kurulmasında verilen sözlerin tutulmamasından çok IKBY ile merkezi hükümet arasındaki sorunlara ilişkindir. Fakat Barzani, Bağdat ile geçmişte yaşadığı sürtüşmelerin tersine Irak’ın içindeki siyasi denklemleri de dikkate alarak daha geniş bir cephe oluşturmaya çalışmaktadır. Nitekim son dönemdeki en büyük kazanımı, Sünni Arapların bir kısmına ek olarak Maliki’nin Şii Araplar arasındaki en önemli rakibi olan Muktada Sadr ile de pek çok ortak noktayı paylaşmaya başlamasıdır.
 
Bu çerçevede 2011 yılının Aralık ayından itibaren Maliki’ye yönelik eleştirilerde Mesut Barzani ve Irakiye liderlerine Mukteda Sadr’ın da eklendiği görülmektedir. Mesut Barzani’nin son dönemde Irakiye ile ortak hareket ederek Irak Başbakanı Nuri El- Maliki’yi düşürme çabasının son halkası Mukteda Sadr’ın Erbil’i ziyareti olmuştur. Erbil’de gerçekleşen toplantının ardından gerek yerel gerekse uluslararası basında bu toplantıda Maliki hükümetinin devrilmesi için önemli adımlar atıldığı ve tarafların öncelikle Maliki’ye baskı yapmak konusunda anlaştıkları, bu anlaşmanın uzun vadede daha açık bir siyasi çatışmanın temeli olabileceğinin altı çizilmiştir. Son dönemde yapılan açıklamalar ve görüşmeler ise bu sözbirliğinin güven oylaması yoluyla hükümeti değiştirmeye dönüşebileceği senaryosu üzerinde tartışmalar yaratmaktadır.
 
Bugün Irak parlamentosu 2 yıl öncesine göre farklı siyasi dengelerde ve farklılaşmalar üzerine oturmaktadır. Bu süreç şöyle özetlenebilir: 2009 yılının sonlarından itibaren şekillenmeye başlayan siyasi ittifaklar 2010’daki genel seçimle birlikte belirgin bir hal almıştı. Buna göre, Şii Araplar Irak Ulusal İttifakı ve Hukuk Devleti Koalisyonu arasında ikiye bölünürken, Sünni Arap aşiretleri, Irak milliyetçileri, eski Baasçılar ve Türkmenler El Irakiye çatısı altında toplanmışlardı. Kürtler ise birkaç gruba bölünmelerine rağmen KDP ve KYB’nin Kürdistan İttifakı çerçevesinde bir araya gelmesiyle ana eksenlerini korumuşlardı.
 
Seçim sonuçlarının ve bölge ülkelerinin (ABD dahil) dayatmasıyla bir ulusal birlik hükümeti kurulmuştur. Bu süreçte, seçime ayrı giren Şii partileri Ulusal İttifak adı altında birleşirken, bakanlık ve diğer görevlerin dağılımına ilişkin pazarlıklar nedeniyle El Irakiye’de kopmalar başlamıştır. Hükümetin kurulduğu 2010 yılının Aralık ayından bu yana Irak siyasetindeki dengelerde ciddi değişiklikler meydana gelmiştir. Bu değişikliğin en önemli aktörü El Irakiye olmuştur. Seçim öncesinde en geniş koalisyonu oluşturan ve seçimden birinci çıkan bu liste yavaş yavaş dağılmaya başlamıştır. Başlangıçta verilen ya da verilmeyen bakanlıklar yüzünden doğan anlaşmazlıklara bağlı olarak başlayan parçalanma Beyaz Irakiye adlı grubu ortaya çıkarmıştır. Milletvekili sayıları 10’u bulmayan bu grup, meclis aritmetiği nedeniyle kritik bir rol oynamaya başlamıştır. Fakat asıl parçalanma son birkaç ayda yaşanmıştır. Bu parçalanmanın nedenleri El Irakiye liderliği arasındaki fikir ayrılıkları, görev dağılımından memnun olmayanların sayısının her geçen gün artması ve yerel siyasetteki beklentilerini karşılayabilmek için merkezi hükümet ile işbirliği yapan milletvekillerinin ya da grupların sayısının artmasıdır.
 
Kuruluşu itibarıyla Irak’ta otoriter bir rejimi dengelemeyi hedefleyen kitlelerin bir araya gelmesiyle oluşan El Irakiye’nin önde gelen simaları bir türlü gerçek bir uyum sergileyememiştir. Hükümetin kuruluşu sürecinde listenin başı olan Eyad Allavi için oluşturulması planlanan makamın kurulması sürekli olarak ertelenmiştir. Buna karşılık Meclis Başkanlığı, Maliye Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’nı alan diğer El Irakiye liderleri, Allavi’nin konumu hakkındaki uzatmalara gerçekçi bir destek vermemiştir. Irakiye içindeki liderliğin uyumsuzluğuna ilişkin diğer bir örnek de Tarık Haşimi ve Salih Mutlak hakkındaki suçlamalarda görülmüştür. Tarık Haşimi’ye yönelik terörizme destek verdiği suçlamalarına El Irakiye liderleri başlangıçta karşı çıksa da hükümeti boykot dahil tüm silahlarını etkili bir biçimde uygulayamamıştır. Hatta El Irakiye, hükümeti ve parlamentoyu boykot ederken bazı bakanları ve milletvekilleri bu boykotu kırmışlardır. Haşimi’ye yönelik suçlamalar devam ederken, Mutlak ile Maliki arasında da bir kriz yaşanmış daha sonra Mutlak’ın sessiz bir tavır izlemesiyle birlikte krizin ateşi çabuk sönmüştür. Özetle, Irakiye liderliği kriz zamanlarında birbirinin arkasında durmamış ve üyelerinin güvenini ve üzerindeki kontrolünü yitirmeye başlamıştır.
 
Öte yandan son birkaç ayda çok daha güçlenen bir dinamik bulunmaktadır. Bu dinamik, Irak’ın kuzey bölgelerinde merkezi hükümet ile Irak Kürt Bölgesel Hükümeti arasındaki siyasal çatışmanın El Irakiye içinde bir parçalanmayı tetiklemesidir. El Irakiye listesini biraraya getiren unsurlardan birisi Bağdat’taki Şii Arap yönetimini dengelemeye çalışmaksa bir diğeri de kendilerine yakın bölgelerde IKBY’ye karşı güç birliği yapmak olmuştur.
 
Nitekim 2009’da Musul’da Hadba Koalisyonu’nun oluşmasıyla en belirgin halini alan bu süreç parlamento seçiminde Irakiye çatısı altında bir ittifaka dönüşmüştür. Böylece, Musul, Selahattin, Kerkük ve Diyala kentlerindeki Sünni Araplar, IKBY’nin kendi vilayetlerindeki siyasal üstünlük elde etme çabalarına karşı güç birliği yapmışlardır. Bu vilayetlerdeki Sünni Araplar, Maliki’nin Bağdat’taki, IKBY’nin yerel düzeydeki otoritesine karşı muhalefet etmişlerdir. Ancak, Irakiye içinde bir grup Maliki’nin artan otoritesi karşısında Kürtler ile işbirliğine yapmaya başlarken, yerel çıkarları daha ağır basan gruplar tersine Kürtlerin karşısında Maliki’ye yanaşmaya başlamışlardır. Bu yeni ve önemli değişimin örnekleri yukarıda sayılan tüm vilayetlerde görülmeye başlamıştır. Irakiye’nin en önemli bileşenlerinden olan Musul merkezi Hadba Listesi, Musul Valisi Etil Nuceyfi’nin (aynı zamanda Irak Parlamentosu Başkanı Usame Nuceyfi’nin) IKBY ile anlaşarak sorunları çözme yoluna gitmesiyle parçalanmıştır. Son birkaç ay içinde Hadba Listesi’nin pek çok önemli ismi listeden ayrılmış ve bu oluşum neredeyse yarı yarıya güç kaybetmiştir. Hadba’dan ayrılan siyasetçilerin büyük bir kısmı IKBY’ye karşı bir denge unsuru olarak merkezi hükümet ile ittifak kurma arayışına girmiştir. Böylece Musul’daki güç dengesinden son derece önemli bir değişim süreci başlamıştır. Selahattin’de ise Eyad Allavi’ye yakın olan (Vifak Grubu) kişilerin çoğunlukta olduğu Vilayet Meclisi’ndeki ittifak bu vilayetin kendisini federal bölge ilan etmesinden sonra parçalanmıştır. Vilayet Meclisi’nin 24 üyesinin 20’si federal bölge projesine destek verirken, bugün üyelerin neredeyse yarısı bu fikre karşı çıkmaktadır. Salih Mutlak’a yakın kişiler sessizliğe bürünmüşken, Allavi’ye yakın siyasetçilerin çoğu Beyaz Irakiye ya da Maliki’ye destek vermektedir. Önceleri etkisi sadece Selahattin Vilayeti’nin güneyindeki Şii Arapların çoğunlukta olduğu iki ilçe ile sınırlı olan Maliki’nin bu vilayetteki etkisinin gittikçe arttığı görülmektedir. Diyala’da ise Maliki ile IKBY’nin Hanekin ve civarı üzerinde başlayan çatışması yeni güç dengeleri üretmektedir. Son olarak belirtilmesi gereken vilayet ise Kerkük’tür. 2010 seçiminde Irakiye Listesi’nin belkemiğini oluşturan Sünni Araplar, Irakiye’nin IKBY ile yakınlaşması sonucunda açıkça Maliki’ye meyletmeye başlamıştır. Kerkük milletvekili iken Eğitim Bakanı olan Muhammet Tamim ve halen Kerkük milletvekili olan Ömer Cuburi gibi (her ikisi de Kerkük’teki en büyük ve güçlü Arap aşireti olan Cuburilerdendir) gibi isimler açıkça Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile çok yakın ilişkiler geliştirmiştir. Siyasi tavırlarından ve söylemlerinden anlaşıldığı kadarıyla Kerkük’teki diğer Arap aşiretlerinin en önemlileri (Ubeydi ve Hamdaniler gibi) de aynı yolu izler görünmektedir. Özetle, Irakiye’yi oluşturan koalisyonun çatırdamaya başladığı ve Maliki’nin bu gruptan ayrılan parçaları kendisine hem parlamentoda hem de siyasi söyleminde bir kalkan olarak kullandığı görülmektedir.
 
Çalışmanın başında geniş olarak özetlenen Irak’ın yakın dönemde yaşadığı siyasal dönüşüm daha önce de belirtildiği gibi tamamlanmış bir süreç değildir. Henüz ilk işaretleri gelmekle birlikte, siyasi ittifaklarda büyük değişiklikler olduğu gözlemlenebilmektedir. İrili ufaklı tüm ittifakları etkileyecek olan bu değişiklikler artık Sünni Şii ya da Arap-Kürt şeklinde bir siyasi örgütlenmenin önemli ölçüde zayıfladığı anlamına gelebilir. Irak’ta siyaset kısa bir süre sonra normalleşmeye ve çatışmaları bir kenara koymaya çalışacaktır. Fakat ülkenin mevcut yapısal sorunlarına gerçekçi çözümler üretilmediği sürece yapılan tüm toplantılar sonuçsuz kalmaktadır. Yukarıda aktarılan detaylardan da anlaşılabileceği gibi Irak’ta Maliki hükümetinin devrilmesi ve yeni bir hükümetin kurulması çabaları vardır. Fakat bu süreci başlatacak olan partinin Irak içinde tüm taraflarla iyi geçinmesi gerekmektedir. Halihazırda meclis aritmetiği Maliki’yi korumaktadır. Ancak, Maliki hükümetinin sonunu getirebilecek çabaların salt salon oyunu değil, merkezileşme adem-i merkezileşme boyutunda gerçekleşmesi gerekmektedir.