Irak’ta Seçim Süreci ve Belirsizlikler

Bilgay Duman Araştırmacı, ORSAM
30 Nisan 2014’te Irak’ta yapılması planlanan genel seçimlerde yer alan gruplar ve siyasi partiler için seçim yasağı 1 Nisan itibariyle kalkmış ve seçim kampanyaları başlamıştır. Ancak Irak’ta hem güvenlik hem de siyasi istikrarsızlığın devam etmesi, siyasi parti ve grupların seçim kampanyalarını rahat yürütmesine engel olabilecek bir durumdur. Daha da ötesinde aday listelerinin siyasi parti ve gruplar seçim kampanyasına başlamasından sonra açıklanmış olması, seçimlerin salahiyetine gölge düşürmektedir. Zira Irak’ta seçim yasasına göre seçmenler hem partilere hem de parti listeleri içerisindeki istedikleri adaya oy verebilmektedir. Yani burada bireysel propaganda oldukça önemlidir. Parti ve siyasi grup listeleri bir ya da daha fazla milletvekili çıkarmak için yeterli oy aldıklarında, listenin elde ettiği milletvekili sayısı kadar, liste içerisindeki sırası dikkate alınmaksızın en çok oyu alan aday veya adaylar milletvekili olabilmektedir. Bu nedenle propaganda yasağı kalkmış olmasından sonra aday listelerinin açıklanmış olması bir belirsizlik yaratmaktadır. Bununla birlikte siyasi parti ve gruplar aday listeleri Şubat ayı başında Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği’ne (BSYK) teslim edilmiştir. Ancak BSYK bazı adaylar hakkındaki davalar nedeniyle listeler konusunda kesin karar verememiştir. Zira BSYK, Maliye eski Bakanı Rafi İsavi, Haydar Molla, Selim Cuburi, Cevad Şuheydi gibi isimlerin haklarında çeşitli konularda dava olduğu ve tutuklama kararı bulunduğu gerekçesiyle adaylıklarını iptal etmiştir. Bu durum bir siyasi karmaşa yaratmış ve BSYK’ya baskı yapılmaya başlanmıştır. 19 Mart 2014’te Irak Parlamentosu da aldığı bir kararla BSYK üzerindeki baskıyı arttırmıştır. Irak Parlamentosu’nda seçim yasasına eklenmek üzere alınan kararda, BSYK’nın hakkında sonuçlanmış mahkeme kararı olmadan hiç kimsenin adaylığını iptal edemeyeceği ve seçimden uzaklaştıramayacağı ifade edilmiştir. Alınan bu karar neticesinde BSYK’nın adaylıklarını iptal ettiği kişilerin geri dönmesi için siyasi baskı yapılmaya başlanmıştır. Bunun üzerine BSYK üyeleri üzerlerinde siyasi baskı olduğu ve bu kararın uygulanması halinde BSYK iç tüzüğü ile çelişeceği gerekçesiyle BSYK üyeleri istifalarını BSYK Başkanlığına sunmuştur. Bu süreçte BSYK Başkanı Serbest Mustafa Reşit, Irak Parlamentosu Başkanı Usame El-Nuceyfi ile görüşmeler yapmış ve BSYK üyelerine dokunulmazlık verilmesini öngören bir yasanın çıkartılması sözünü almıştır. Bunun üzerine BSYK üyeleri istifa kararını geri çekmiştir. Ancak henüz Irak Parlamentosu, BSYK üyelerine dokunulmazlık verecek yasanın çıkartılması için bir çalışma başlatılmamıştır. Öte yandan parti ve siyasi grupların aday listeleri de yeniden güncellenme çalışmaları yapılmaktadır. Seçimden uzaklaştırılan ve haklarında mahkeme kararı olmayan kişilerin tekrar aday olması için çalışmalar başlamıştır.
 
Bu durum siyas bir gerginlik yaratırken, bütçe konusunda henüz anlaşma sağlanamaması da seçim öncesi Irak’taki en önemli gündem maddelerinden birini oluşturmaktadır. 2014 yılının ilk üç ayı tamamlanmasına rağmen, Irak bütçesi henüz parlamentodan geçmiş değildir. Bütçe yasasının ilk okumasının yapılmasına rağmen, Irak Parlamentosu bütçe yasasının ikinci okuması için gerekli yeterli sayıyı ulaşacak bir biçimde toplanamamıştır. Bütçe krizinin aşılabilmesi için Irak Parlamentosu Kanun Devleti Koalisyonu Grup Başkanı ve Irak Parlamentosu Maliye Komitesi Başkanı Haydar El-Abadi, Kürdistan İttifakı Grup Başkanı Fuad Masum ve Irakiye Grup Başkanı Adnan El-Cenabi’den oluşan üçlü bir komite kurulmuştur. Kurulan komite siyasi parti ve gruplarla görüşmeler yapmış, ancak bir sonuç alamamış ve dağılmıştır. Nitekim 6 Nisan 2014 Pazar günü yapılan parlamento oturumu, bütçe üzerinde anlaşma sağlanıncaya kadar ertelenmiştir. Seçim öncesi bütçenin kabul edilip edilmeyeceğinin siyasi uzlaşı ve hükümet pazarlıklarıyla paralel bir yapı almaya başladığı görülmektedir. Zira bütçe krizi neredeyse bütün siyasi parti ve gruplar tarafından seçim öncesi siyasi avantaj sağlamak için kullanılmaktadır. Irak’taki Sünnilerin liderliği rolünü oynamaya çalışan Usame El-Nuceyfi, Anbar’da hükümetin yaptığı protesto gösterilerini gerekçe göstererek, Irak Parlamentosu’ndaki milletvekillerini çekerek, oturumları boykot etme kararı almıştır. Diğer taraftan Kürtler de bütçe yasası içerisinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) petrol ihracatına ilişkin yaptırım ve engellemeye yönelik maddeler içermesi nedeniyle parlamento oturumlarına katılmamaktadır. Ayrıca IKBY ve Irak merkezi hükümeti arasında da siyasi bir kriz yaşanmaktadır. Bütçeden IKBY’ye tahsis edilecek payın miktarı ve IKBY’nin yapmış olduğu petrol ihracatına ilişkin kimin sorumlu olduğuna yönelik anlaşmazlık bulunmaktadır. Bununla birlikte IKBY’nin kendi sınırları dışında etkinlik sağlamaya yönelik attığı adımlar zaman zaman Irak merkezi hükümeti ile IKBY arasında çatışma riski ortaya çıkarmaktadır.
 
Siyasi problemlerin yanı sıra ülkedeki güvenliğin de son derece istikrarsız olması da seçimleri olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle El-Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti Örgütü’nün (IŞİD) eylemlerini yoğunlaştırması dikkat çekmektedir. IŞİD’in Musul, Selahaddin, Diyala, Anbar ve Bağdat’ta yaptığı eylemlerin çapı gittikçe genişlemektedir. Buna paralel olarak IŞİD’in bazı noktalarda kontrol sağladığı söylenmektedir. IŞİD’in Anbar ve Bağdat arasındaki önemli geçiş noktalarından biri olan Abu Garib bölgesinin dışında etkinlik kurduğu gelen haberler arasındadır. IŞİD’in yaptığı eylemlere bakıldığında özellikle geçiş noktalarına ve yerleşim yerlerini birbirine bağlayan köprüler hedef alındığı dikkate alınacak olursa, seçim öncesi IŞİD’in eylemlerini arttırmaya yönelik hamleler yaptığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu noktada hükümet güvenliğe ağırlık vererek seçim çalışmalarını ikinci plana itebilir.
 
Burada siyasi parti ve gruplar için temel olarak üç noktada sıkıntılar yaşanmaktadır. Siyasi olarak bakıldığında propaganda yasağının kalkmasından hemen önce BSYK üyelerinin tamamının istifa etmesi ve daha sonrasında geri çekmeleri bir seçim hazırlıkları konusunda süreci zora sokmuş ve seçimin ertelenmesi dahi gündeme gelmiştir. Bu durum siyasi parti ve gruplarda tedirginlik yaratmaktadır. Öte yandan Irak’taki şiddet eylemleri arttığı gibi, şiddet eylemleri sonunda yaşanan can kayıpları da artmıştır. Özellikle milletvekili adaylarına yönelik olarak yapılan saldırılar, seçim çalışmalarını zora sokmaktadır. Aday listelerinin açıklanmasının ardından, milletvekili adaylarına yönelik saldırıların artması, her seçim öncesi Irak’ta görüldüğü gibi, muhtemel bir durumdur. Bu da siyasi parti ve grupların seçim çalışmalarını olumsuz yönde etkileyecektir. Nitekim IŞİD’in Sünnilerin yaşadığı yerlerde bildiriler dağıttığı ve Sünnileri seçime katılmaması için tehdit ettiği söylenmektedir. Bu nedenle seçime katılımın sağlanması konusunda sıkıntılar yaşanabilecektir. Ayrıca Anbar Operasyonları sırasında Irak ordusuna karşı savaşan Sünni aşiretler tarafından kurulan Irak Devrimcileri Genel Askeri Konseyi’nin bağlı güçlerle Irak ordusu arasında da Bağdat’ın güneyinde çatışmalar yaşanmaktadır. Bu çatışmalar güvenlik kompleksini genişletmektedir. Ordu-IŞİD, ordu-aşiretler ile aşiretler ve IŞİD arasındaki çatışmalar güvenliği çok boyutlu olarak etkilemektedir. Aynı zamanda mezhepsel gerginlik de devam etmektedir. Geçtiğimiz haftalarda Diyala’nın Buhriz Nahiyesi’nde 33 Sünni’nin silahlı sivil kişilerce öldürülmesi ve bunun Mukteda El-Sadr’ın lideri olduğu ve faaliyetlerini dondurduğu Mehdi Ordusu’ndan ayrılan kişiler tarafından kurulan ve Kays Hazali tarafından yönetildiği söylenen Asaib Ehlü'l Hak milisleri tarafından yapıldığının iddia edilmesi, ülkedeki mezhepsel tansiyonu yükseltmiştir. Bu durum seçimlere de olumsuz yansıyacak ve mezhebi gerginliğin artmaya devam etmesi durumunda, seçim sonrası süreçte mezhepsel ayrışma derinleşebilecektir.
 
Bu olumsuz şartlarla birlikte halkın siyasete ve yönetime katılım konusunda isteksiz davranması da seçimler üzerinde olumsuz bir hava yaratmaktadır. Zira halkın siyasi karmaşa ve şiddetin etkisiyle siyasetten beklentisinin düşük olması seçim propagandaları konusunda halkın katılımının sağlanması açısından siyasi parti ve grupları zorlayacak bir faktör olarak değerlendirilebilir. Öte yandan bu durum seçimlerin sağlık ve adil bir ortamda yapılmasının önüne geçecektir. Halkın katılımından uzak, seçim prosedürlerinin sağlanmadığı, siyasi çekişmenin güvenliğe ve halkın yaşamına olumsuz yönde etkilediği, bozulan güvenlikle birlikte seçim yapılma imkanının sınırlandığı bir seçimle iktidara gelecek yönetimin geçmiş sorunlardan öteye gitmesi ve ilerleme sağlaması çok zor görünmektedir.