Irak'tan Seçim Öncesi Analizler 9: Sünni Arapların Seçime İlişkin Beklentileri

Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi
Irak’ta yapılan ilk seçimlere katılmayan, ikinci seçimlere ise dağınık ve iyi örgütlenememiş bir halde giren Sünni Araplar vilayet meclisi seçimleri sonuçlarından sonra genel seçime daha örgütlü bir şekilde girmek için çalışmalarını başlatmıştır. Ancak Sünni Arapların da diğer partilerin uğradığı bölünmüşlükten kurtulmuş olduğu söylenemez.   Aslında Sünni Araplar kavramı belirsiz bir kavramdır. Aynen Şii Araplarda olduğu gibi Sünni Arapların da birçoğu için mezhepten daha önemli kavramlar bulunmaktadır. Sünni Arapların çoğunda aşiret kimliği, Arapçılık, Baasçılık ya da ideoloji veya bireysel çıkarlar mezhepsel çıkarlardan daha önemlidir. Ancak Irak’ın geri kalanında olduğu gibi işgalden sonra Sünni Araplar arasında da bazı bölgelerde dini akımlar güçlenmeye başlamış ve hatta mezhepçi eğilimler gelişmiştir. Ancak, son vilayet meclisi sonuçlarının da gösterdiği gibi, mezhepçi veya dinci eğilimleri olan İslami Parti ve yandaşları gerilemiştir. Buna karşılık, özellikle Anbar, Musul ve Diyala’da aşiretçi eğilimlerin güçlenmeye başladığı görülmüştür.   Sünni Arapların oluşturduğu siyasi hareketler bu seçime temelde üç ittifak içinde girmiştir. Bu ittifaklardan birincisi ve en büyüğü El Irakiye Listesi’dir. Listenin başı ve başbakan adayı olan Eyad Allavi Şii olmasına rağmen Baasçı kimliğiyle ön plana çıkmaktadır. Listenin diğer önde gelen hareketleri içinde Musul’daki Hadba Koalisyonu’nun en önemli unsuru olan Nuceyfi kardeşler ve Şammar aşiretleri, eski Baasçı partiler, büyük aşiretler ve Irak İslam Partisi’nin başını çektiği Tavafuk’un önde gelen birtakım isim ve oluşumları yer almaktadır. İkinci büyük ittifak önceki seçimlere göre güç kaybetmiş olmasına rağmen hala Selahattin ve Diyala’da güçlü olan eski adıyla Tavafuk resmi adıyla Irak Ulusal Uzlaşısı’dır. Önemli ölçüde güç kaybetmiş olmalarına rağmen Irak İslam Partisi ve Bağımsız Aşiretler Topluluğu gibi önemli oluşumları barındıran bu ittifakın Sünni Araplar arasında dini eğilimleri ağır basan kişileri kendisine çekmesi olasıdır. Üçüncü önemli grup ise İçişleri Bakanı Cevat Bolani ile birlikte ittifak kuran Irak’ın Birliği Topluluğu’nun içinde yer almaktadır. Anbar’daki önemli aşiretleri barındıran ve Sahva’nın en önemli kanatlarından birisini de içeren bu toplulukta ayrıca Sünni Vakfı Başkanı Abdülgaffur El Samarrai de bulunmaktadır.   Farklı gruplardan seçime giren Sünni Arapların toplamda ne kadar milletvekili çıkartabileceği ve yeni mecliste nasıl bir denge oluşabileceği konusunda şunlar söylenebilir. Sünni Arapların çoğunlukta ya da güçlü olduğu yerler dikkate alındığında karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır: Musul 31, Selahattin 12, Kerkük 12, Diyala 13, Anbar 14, Bağdat 68, Babil 16, Basra 24 milletvekili çıkartacaktır. Elbette Basra, Babil ve Bağdat gibi şehirlerde Şiilerin büyük bir gücü vardır. Ancak, Sünni Arapların ya da bir diğer algılama biçimiyle milliyetçi Arapların bu vilayetlerde milletvekili çıkarma şansı vardır. Vilayet Meclisi seçimlerindeki sonuçlara göre El Irakiye Listesini oluşturan partiler yaklaşık Basra ve Babil’de ve Bağdat’ta ise % 20 civarında oy almışlardır. Bu nedenle, bu üç vilayetten toplamda 15-20 civarında milletvekili alabilecekleri söylenebilir. Diğer taraftan, Diyala ve Selahattin’den 10’ar Anbar’da 14, Kerkük’te 4, Musul’da ise 20 civarında milletvekili çıkarması beklenebilir. Böylece farklı parti ve listelerden toplamda 75-80 civarında Sünni Arap ya da milliyetçi Arap seçilmesi olasılığı bulunmaktadır.   Sünni Araplar, işgalden sonra dışlanmalarına rağmen bugün tekrar Irak’ta kilit bir siyasi rol üstlenme şansı bulmuştur. Eğer bir sürpriz olmazsa hangi kanattan olursa olsun Irak parlamentosunda Şii Araplardan sonra en önemli güç haline gelebileceklerdir. Bu da birlikte hareket etmeleri ve kritik konularda eşgüdümlü davranmaları halinde Sünni Arapların önümüzdeki dönemde Irak parlamentosunda önemli roller üstlenmeleri beklenebilir. Özellikle, Kerkük’ün statüsü, tartışmalı bölgeler, federalizm, petrol yasası ve Baasçıların sisteme yeniden entegrasyonu gibi konularda önemli direnç noktaları oluşturması beklenebilir. Ancak, Sünni Arapların çeşitli koalisyonlar içinde bulunması ve bu koalisyonların muhtemelen seçimden sonra dağılacak olması Sünni Arapların gücünü etkileyecektir. Bunun da ötesinde henüz bir birleşik liderlik oluşturamayan Sünni Araplar arasında liderlik mücadelesinin yeniden ortaya çıkması aşiret reisleriyle Baasçıları, milliyetçilerle İslamcıları karşı karşıya da getirebilir. Bu noktada Sünni Arapların geleceğini belirleyecek konuların başında diğer aktörlerle mücadeleleri gelecektir. Örneğin, kuzeyde özellikle de Musul ve Kerkük civarında Kürtlerle Sünni Araplar arasında yaşanabilecek gerginliklerin bir birleştirici rolü olması beklenebilir. Ya da Şii Araplar tarafından sistematik olarak sistemin dışında tutulmaya yönelik bir politika geliştirilirse yine benzer bir durum yaşanabilir. Fakat, her halükarda Irak siyasetinin karmaşık yapısı dikkate alındığında Sünni Arapların önümüzdeki dönemde de ciddi bir bocalama içinde olacağını söylemek çok da yanlış olmayacaktır.