Irak’tan Seçim Öncesi Değerlendirmeler 1: Eyad Allavi Sürpriz Yapabilir Mi?

Yrd.Doç.Dr. Veysel Ayhan, Ogün Duru
Irak’taki seçim gözlemlerimizde dikkat çeken olgulardan biri 7 Mart 2010 seçimlerine Iraklılar Listesi (El Irakiye) koalisyonu altında giren Ulusal Uzlaştırma Hareketi lideri Eyad Allavi’nin aynı zamanda seçimlerin en sürpriz ittifakını yapmış lider olarak öne çıkmış olmasıdır. Şii liberal olarak bilinen Eyad Allavi 2010 seçimlerine; Salih Mutlak’ın Irak Ulusal Diyalog Cephesi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Irak İslami Partisi eski Başkanı olan Tarık El Haşimi’nin Yenilenme Hareketi, Musul’da güçlü olan ve Hadba Listesi olarak da bilinen hareketin lideri olan Esil Nuceyfi’nin kardeşi Usame Nuceyfi’nin Iraklılar Listesi, 1991 Şii ayaklanmasının önemli liderlerinden İskender Witwit, Şii aşiret lideri Şeyh Huseyin al-Şalan ve Başbakan Yardımcısı Raffi al-Essawi’nin içinde yer aldığı geniş kapsamlı bir ittifakla hazırlanmaktadır. El Irakiye Listesi’nin başbakan adayı olan Eyad Allavi’nin mezhepci olmayan bir koalisyon kurması başta Başbakan Maliki olmak üzere Irak vatanseverliği bağlamında siyaset yapan politikacıların seçim sürecinde daha farklı söylemler geliştirmelerine yol açmıştır.

28 Mart 2004-5 Nisan 2005 tarihleri arasında başbakanlık görevini üstlenen Dr. Eyad Allavi 1975’lere kadar Baas Partisi bünyesinde Irak’ta kalmış, bu tarihten sonra Partiden istifa ederek yurtdışına gitmiştir. 1978 Şubatında sürgünde yaşadığı İngiltere’de Saddam Hüseyin rejimi tarafından başarısız bir suikast girişiminden yaralı olarak kurtulmayı başaran Allavi 2003 işgali sonrası Irak’a dönmüş ve Irak’taki yeniden yapılandırma çalışmalarında önemli roller oynamıştır.
  Esasında Allavi ailesi Irak siyasetinde oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. Osmanlı döneminde Eyad Allavi’nin dedesi Hacı Allavi önemli bir devlet adamı kimliğiyle öne çıkmaktadır. Bağdat vilayetinin yönetiminde en etkili 3 kişiden biri olan Hacı Allavi sonrası dönemde, Allavi ailesi Irak’taki İngiliz işgal yönetimi sırasında da siyasal faaliyetlerini sürdürmüştür. Eyad Allavi’nin babası Hüseyin Allavi Osmanlı sonrası dönemde Şiilerin de Sünniler ile birlikte yeni Irak hükümetinde temsil edilmesini savunan Nahda Partisi’nin (Hizbul Nahda) kurucaları arasında yer almıştır. Nahda Partisi Şiilerin hükümet işlerinde sayıca daha fazla yer alması için mücadele etmesine karşın aynı zamanda Sünni merkezli yönetimlerle çalışmayı kabul etmesi itibariyle söz konusu dönemdeki Şii politik hareketlerinden ayrılmıştır. Allavi’nin babası ve amcası Monarşi döneminde Irak halkına Sağlık, Bayındırlık, Sosyal İşler ve Ulaştırma Bakanlığı gibi alanlarda hizmetlerde bulunmuşlardır.  
Bu bağlamda düşünüldüğünde 2010 seçimleri öncesi Eyad Allavi’nin güçlü Sünni gruplarla ve liderlerle seçim ittifakı yapması Iralılar tarafından doğal karşılanmaktadır. Nitekim Iraklılar Listesi’nin seçim sürecinde mezhepçilik karşıtı olduğunu dile getirmesi ve tüm Iraklıların demokratik haklarının korunmasını savunması koalisyonun temel prensiplerini yansıtmaktadır. Eyad Allavi’nin Başbakanlık dönemi düşünüldüğünde de kendisinin hem Şii hem de Sünni radikal gruplarla mücadelede mezhepçi bir tutum takınmadığı bilinmektedir. 2004 Ağustosunda Necef’te Sadr’a bağlı Mehdi Ordusuna karşı kapsamlı bir operasyon düzenleyen Allavi, 2005 Kasımında da Felluce’de El Kaide ve terörist gruplarla ilişki içinde olduğu ileri sürülen Sünni gruplara karşı askeri operasyonlar düzenlemişti.
Irak’taki seçim gözlemlerimizde dikkat çeken bir olgu da bir çok kesimin Allavi’nin kişiliğine yönelik olumlu ifadeler kullanması olmuştur. Seçimlerde Allavi koalisyonunun dışında yer alan bazı Şii siyasetçilere göre Allavi’nin kendisi uzlaştırmacı, işbirliğine açık, saldırgan olmayan, halk arasında mezhepsel kimliğini öne çıkartmayan ve mezhepsel ayrıma karşı çıkan bir lider olarak bilinmektedir. Dolayısıyla Eyad Allavi esasında güçlü Sünni gruplarla ve partilerle seçim koalisyonu kurabilen ve söz konusu gruplarla işbirliği yapabilen ender Şii siyasetçilerden biri olarak görülmektedir. Tüm bu özellikler aynı zamanda Eyad Allavi’nin oy oranını artıran özellikler olarak da düşünülebilir. Öte yandan liberal olmakla birlikte ABD ile yakın bir işbirliği yapılmasına karşı çıkması da olumlu bir diğer özellik olarak belirtilmektedir.
Eyad Allavi 2005 seçimlerinde 275 kişilik Parlamento’da 25 milletvekili kazanmayı başarmıştı. Koalisyon içinde yer alan Irak Ulusal Diyalog Cephesi lideri olan Salih Mutlak ise 11 milletvekiliyle ikinci büyük Sünni Partisi ve Meclis’teki beşinci büyük grup olarak öne çıkmaktadır. Seçim koalisyonu içinde yer alan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarik el Haşim ise bilindiği üzere hem 2005 seçimlerinden en güçlü Sünni Partisi olarak öne çıkan Irak İslam Partisi’nin eski başkanı hem de 2010 seçim yasasında Sünnilerin lehine bazı değişikliklerin yapılmasında oldukça kritik bir rol oynayan bir politikacı olarak dikkat çekmektedir. Hadba Listesi’ne gelince bu grup Ocak 2009’daki vilayet seçimlerinde oyların P’sini olarak İl Genel Meclisinde çoğunluğu ele geçirmişti.   2010 seçimlerinde Allavi farklı ideolojik yapılarla ittifak yapması seçim koalisyonları içinde en fazla tartışmaya açılan konuların başında gelmiştir. Daha açık bir ifadeyle Şii olmasına karşın Allavi’nin  Baas Partisiyle ilişkili olan Sünni Parti ve gruplarla işbirliği yapması tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Çünkü, işgal sonrası dönemde Paul Bremer tarafından kurulan ancak bugüne kadar işletilmeyen Araştırma ve Adalet Komisyonu seçim öncesinde aldığı bir kararla ilk önce 511 ardından 70 adayın daha Baaslı ilişki olmasından dolayı seçime katılamayacağını açıklamıştır. Araştırma ve Adalet Komisyonu tarafından açıklanan listede başta milletvekili Salih Mutlak olmak üzere Iraklılar Listesinde yer alan onlarca adayın isminin bulunması seçim sürecinde politik oyunların gündeme gelmesine yol açmıştır. Bazı analistler Maliki’nin yükselişte olan Allavi’nin önüne kesmek için böyle bir adım attığını öne sürerken diğer bazı politikacılar ise Allavi üzerinden Irak’taki mezhepsel kimliğin bir kez daha gündeme getirildiğini öne sürmektedir.
Açıkçası Şii Partilerin önemli bir kısmı Allavi’yi eski Baasçılarla işbirliği yapmakla suçlamaktadır. Suçlamaların başında ise milletvekili adaylarının Baasçı olması ve Saddam rejimi sırasında Iraklılara karşı suç işlediği gelmektedir. Özellikle Şii seçmenin gözünde eski Baasçılarla işbirliği yapılması büyük bir suç olarak görülmektedir. Nitekim Baasçılık suçlamasına rağmen Irak Temyiz Mahkemesinin söz konusu yasaklı kişilerin seçime girebileceği kararını vermiş olması Allavi İttifakının Sünniler üzerindeki etkisini daha da genişletmiştir. Dolayısıyla Sünni oyların önemli bir kısmının Iraklılar Listesine gitme olasılığı oldukça güçlü bir ihtimaldir.
Sünni oylarından sonra Allavi’nin Şii oylarını da alması kendisini belki de ikinci Parti durumuna getirebilecekti. Oysa Baasçılık suçlamasıyla birlikte Allavi’nin Şiiler arasındaki oy oranı azaltılmak istenmektedir. Allavi’nin seçmen tabanı yapısına bakıldığında Başbakan Maliki ve Şii politikacı Ahmed Celebi ile bir mücadele içinde olduğu görülmektedir. Diğer bir deyişle Hakim veya Sadr taraftarı olan Şiiler içinden Allavi’ye oy vereceklerin oranı düşüktür. Ancak, güvenlik, mezhep karşıtlığı ve liberal politikalarından dolayı Maliki veya Ahmed Celebi’ye geçmişte oy vermiş bir seçmen kesimlerinin 2010 seçimlerinde Allavi’ye de oy verme olasılığı yüksektir. Dolayısıyla Allavi grubunun, dini referanslarını ön plana çıkaran Şii partilerden oy çalması nispeten zordur. Neticede, “Baasçılık” üzerine yapılan son tartışmaları Allavi’nin Şiiler içerisindeki yükselişini durdurmaya yönelik bir siyasi kampanyanın parçası olarak değerlendirmek mümkündür. Bunun yansımalarının Sünniler üzerinde olumlu; Şiiler üzerinde ise olumsuz etkiler oluşturarak Allavi için oy kaybına neden olabileceği ileri sürülmektedir.