İsrail-Filistin Görüşmeleri Kalıcı Barış Getirecek mi?

Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi U.İ.B. Başkanı, serhaterkmen.org.tr
ABD’nin yoğun baskısıyla Washington’da bir araya gelen İsrail ve Filistin arasındaki doğrudan görüşmelerin nasıl bir sonuç vereceği bugünlerde bölgenin en önemli konusu olarak öne çıkmaktadır. Daha önce bir kısmı tarihi zirvelerden bir kısmı ise teknik görüşmelerden oluşan yüzlerce toplantıya konu olan İsrail-Filistin Meselesi bu sefer de ABD’nin girişimiyle tekrar ön plana çıkmıştır.   Tarafların Sürece Bakışları ve Dahil Olmalarının Nedenleri   ABD’nin her iki tarafı da “ikna ederek” doğrudan görüşmelerin yeniden başlatılması için masaya oturtmasının nedenleri şöyle sıralanabilir:   1. Başkanlık seçimi sırasında dış politikaya yaptığı vurgu ile Cumhuriyetçilere büyük darbe vuran Obama iç politikada yaşadığı sıkıntıyı yine dış politikayla aşma çabasındadır. Doğrudan görüşmelerin başlatılmasının Irak’tan çekilmenin hemen sonrasına, ABD’de yapılacak kısmi seçimlerin ise öncesine getirilmesi Demokrat Parti’nin büyük ölçüde iç politik hesaplarının bir neticesidir.   2. Ortadoğu’da dengeler her geçen gün Irak Savaşı öncesi karmaşık ortama doğru geri gitmektedir. Bu durumu kendi çıkarına görmeyen ABD, Irak ve Filistin gibi konularda Arap devletlerine istediklerini vererek İran ile yaşadığı mücadelede tam destek almaya çalışmaktadır.   İsrail tarafının masaya oturmasının nedenleri hakkında şunlar söylenebilir:   1. Netanyahu hükümeti kendi iç çelişkileri her geçen gün daha ön plana çıkan bir hükümettir. Hükümetin içerideki sıkıntılarının yanı sıra dış desteği de zayıftır. İsrail iç siyasetinin çalkantılarından Netanyahu’yu kurtarabilecek yegane şey dikkatlerin iç meselelerden dış meselelere dönmesidir. Bu çerçevede Filistin ile görüşmeler çok önemli bir fırsattır.   2. İşbaşına geldikten sonra ABD ile ciddi sıkıntılar yaşayan Netanyahu, doğrudan görüşmeleri Obama Yönetimi’yle arayı düzeltmek için bir fırsat olarak görüyor olabilir.    3. Filistin’de iç çelişkiler yoğun ve dezavantajlar çoktur. Filistinlileri bu kadar sıkıntılı bir halde yakalamışken İsrail’in isteklerine daha yakın bir barış anlaşması yapma fırsatını kaçırmak istemeyecektir.   4. Çok zayıf bir olasılık olsa dahi, görüşmelerin uzun vadede başarılı olması halinde Filistin Meselesi’ni çözen ve “İsrail’e güvenli sınırlar kazandıran” lider olma fırsatını kaçırmak istememektedir.
Filistin tarafını masaya oturtan nedenler olarak ise şunlar söylenebilir:   1. Filistin tarafı kendi içinde ikiye bölünmüş zayıf bir halde olsa bile barış görüşmelerinden uzak durma şansı yoktur. Filistin’de hayat son derece sıkıntılı bir durumdadır. ABD ve bölgedeki destekçileri olmadan yaşam şartları iyice zorlaşacaktır. Bu nedenle, El Fetih’e destek veren ABD, Mısır ve Ürdün gibi ülkelerin ağır bastığı bir ortamda Abbas görüşme masasına oturmak durumunda kalmış olabilir.   2. Filistin’in Batı Şeria ve Gazze olarak ikiye bölünmesinden sonra Gazze’yi Hamas’ın kontrolüne terk etmek zorunda kalan Fetih için tüm Filistin’de iktidar olmanın tek yolu kalıcı ve Filistin halkının yararına olan bir barış anlaşması yapmaktır. Bugün Fetih barış görüşmeleri sonucunda kurulabilecek bir Filistin Devleti fikrinden beslenmektedir. Bu beklentinin bir süre daha başarısız olması halinde Gazze’yi kaybettiği gibi Batı Şeria’yı da kaybedebilir. Başkenti Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin ilanı halinde Filistin için dengeler değişebilecektir.   3. Filistin’de hem meclis seçimlerinin hem de başkanlık seçimlerinin yenilenmesi gerekmektedir. Başkanın da meclisin de görev süresi çoktan dolmuştur. Seçim şimdilik belirsiz bir süreyle ertelenmiş gibi görünmektedir. Ancak sonsuza kadar ertelenemez. Bu nedenle, barış umudunun canlı tutulması, Filistinliler için hayat şartlarının iyileştirilmesi ve eğer gerçekten atılabilirse barış yönünde gerçekçi ve sağlam adımların atılması seçimde Fetih’e büyük bir koz getirebilir.   Mısır ve Ürdün’ün sürece dahil olmasının nedenleri olarak ise şunlar söylenebilir:   1. Filistin’de Hamas’ın yükselmesinden her iki ülke de kendi içindeki İslamcı muhalif hareketler nedeniyle endişe duymaktadırlar. İsrail-Filistin Meselesi’nin bu şekilde devam etmesinin Hamas’ın yararına olduğunu düşünen ülkeler bunu değiştirmek taraftarıdır.   2. Ortadoğu’daki güç dengesi içinde İran ile mücadele eden bu devletler Filistin Meselesi’ne bir çözüm bulunabilmesinin İran’a karşı çok ciddi bir koz olacağını düşünmektedirler. İran’a karşı bölgesel bir cephenin kurulabilmesi için Filistin Meselesi’nin çözülmesi bu devletler için elzem görünmektedir.   3. Her iki devlet de geleneksel olarak İsrail-Filistin müzakerelerinde çok ciddi bir arabuluculuk misyonuna sahiptir. Birisi Batı Şeria’ya (Ürdün) diğeri Gazze’ye (Mısır) komşu olan devletler bu bölgeler üzerinde sözsahibidirler. Bir süredir Hamas’ın ön plana çıkmasıyla süreçte geleneksel rollerini yitirdikleri imajı oluşan bu devletler süreç üzerindeki etkinliklerini yeniden inşa edebilmek ve rollerini başka devletlere kaptırmamak için doğrudan görüşmelerin başlamasında aktif tavır sergilemişlerdir.   Görüşmelerin Seyri ve Temel Sıkıntılar
Washington’da Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın katılımıyla gerçekleşen zirve yaratılmaya çalışılan umut atmosferinden ziyade yaşayacağı sıkıntılarla ön plana çıkmıştır. Görüşmelerin en azından başlangıç aşaması sayılabilecek bu ayağının sembolik olduğuna kimsenin şüphesi yoktur. ABD, doğrudan görüşmelerin yeniden başladığı bir dönemde umut verici bir atmosfer yaratmaya çalışmıştır. Ancak sorunun geldiği aşama ve her iki tarafın iç politikalarındaki belirgin zorluklar sürecin makyajsız yüzünün kolay olmadığını göstermektedir. Bir taraftan Washington’a gelirken içeride sallantılı bir hükümet bırakan, verdiği sözleri tutması çok güç olan ve Washington’da da destekçisi bulunmayan Netanyahu, diğer taraftan ülkesinin yarısı bölünmüş, Hamas kadar diğer Filistinli grupların da direnciyle karşılaşan, bir türlü yapılamayan seçim nedeniyle Filistin içindeki meşruiyeti bile tartışmalı olan Abbas’ı masaya oturtmak hiç de kolay olmamıştır. Ancak, bu ikiliye Ürdün ve Mısır’ın destek vermesi görüntüsü işi biraz daha netleştirmektedir. Yani, süreç başladıktan sonra daha büyük sıkıntılar çıkartabilecek Arap ülkelerinin bu sürece dahil olmaması aslında görüşmelerin geleceği konusunda ipucu vermektedir. Suriye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin desteğinin yokluğunda sürecin başarıya ulaşması ihtimali çok güçtür. Fakat, başlangıçta Obama’nın vermek istediği imaja en uygun olan aktörler Washington’da bir araya geldiğinden diğer aktörlerin devreye ancak süreç ciddi bir anlamda ilerlerse dahil olacağını söyleyebiliriz. Aslında hala iki taraf arasındaki farklılıklar son derece net ortadadır. Netanyahu yaptığı konuşmada önce güvenlik sorunlarının çözülmesini sonra Filistin Devleti’nin sınırlarının tartışılmasını istemiştir. İsrail’in yaptığı illegal yerleşimlerin bir kısmı bu sürecin sonunda Filistin topraklarının İsrail’e terk edilmesiyle sonuçlanacak gibi görünse de görüşme sürecinin şu evresinde konuşulan asıl mesele durdurulan yerleşim inşaatlarının yeniden başlayıp başlamayacağıdır. Çünkü, özellikle içeride diğer Filistinli grupların yoğun baskısı altında olan Abbas’ın bu konuda net bir tavır sergilediği bilinmektedir. ABD, Abbas’a yerleşim inşaatları başlasa bile masadan kalkma uyarısı yapmasına rağmen Abbas’ın bu baskıya boyun eğmesi onun iç politikadaki pazarlık gücünü çok büyük ölçüde olumsuz etkileyecektir.
İçinde bulunduğumuz süreçte Filistin tarafının bu barış görüşmelerinde üzerinde durduğu temel konular; görüşmelerin 1 yıldan fazla sürmemesi ve 1967 savaşı öncesi sınırlarda başkenti Kudüs olan bir Filistin Devleti kurulmasıdır. Bilindiği gibi, İsrail ile Filistin arasındaki müzakerelere konu olan ve nihai statü sorunları adı verilen konular Kudüs’ün statüsü, Filistinli mültecilerin durumu, güvenlik düzenlemeleri, sınırlar, su, diğer komşularla ilişkiler ve işbirliği gibi konulardır. Bu konuların en önemlilerinden birisi olan Filistinli mülteciler meselesinde yeni gelişmeler olabileceği iddia edilmektedir.İsrail gazeteleri Mahmut Abbas’ın Kudüs ve sınırlar sorunlarının çözülmesi halinde Filistinli mülteciler sorununun Filistin toprakları içinde çözülmesini kabul edeceğini ileri sürmektedir. Yani, 1948 Arap-İsrail Savaşı’ndan bu yana meydana gelen savaşlar ve çatışmalar yüzünden yaşadıkları yerlerden ayrılmak zorunda kalan Filistinli mültecilerin ya da yerlerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadıkları yerlere dönmeleri yerine kendilerine yeni Filistin devletinde toprak verilmesi, bunlardan küçük bir kısmının İsrail’in tanıyacağı vatandaşlık hakkıyla eski yerlerine dönmesi gibi bir çözüm önerisini kabul edebilecektir. Ancak, bu şimdilik sadece İsrail gazetelerinin yorumudur ve Filistin tarafından bu konuda bir açıklama gelmemiştir.
Görüşmenin önündeki en önemli engellerin başında her iki tarafın içinde de görüşmelere yönelik açık muhalefet gelmektedir. Hamas’a bağlı İzzettin El Kasım Tugayları’nın başını çektiği 13 örgütün ortak eylem kararı alarak İsrail’de eylemlerini artıracaklarını ilan etmeleri, kendisini dışlayarak barış sürecinin olamayacağını göstermek isteyen Hamas’ın gelişmelere yönelik en net tepkisidir. İsrail tarafında da görüşmelere ciddi tepkiler vardır. Önde gelen bazı siyasetçiler ile din adamları görüşmelere karşı olduklarını ve yerleşim inşaatlarının tekrar başlatılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Görüşmeler Sonucunda Gelinen Nokta   Toplantının en net sonucu tarafların çatışmanın çözümünü sağlayacak bir çerçeve anlaşmasına ulaşmak için görüşmelerin sürmesi konusunda anlaşmalarıdır. Bu çerçevede bir sonraki toplantı Eylül ayının ortalarında (ayın 14’ünde) Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde başlayacaktır. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve ABD’nin Özel Temsilcisi George Mitchell’in de katılacağı toplantında nihai statü için çerçeve anlaşmasına ilişkin görüşmeler yürütüleceği ilan edilmiştir. Özetle, ilk görüşmenin “Mısır’da yeniden görüşmek üzere anlaşmayla” sonuçlandığı söylenebilir. Fakat, bir sonraki görüşmeye kadar yaşanacak gelişmeler yeni sürecin kaderini belirleyecektir.