Bakış

İsrail’de 23 Mart Seçimleri: Sonuçlar ve Beklentiler

İsrail halkı 23 Mart 2021 tarihinde son iki yıl içinde dördüncüsü yapılan erken seçimler için sandık başına gitmiştir. Daha önceki seçimler ise hükûmet kurmak konusunda yaşanan sorunlar nedeniyle yine erkene alınarak 9 Nisan 2019, 17 Eylül 2019 ve 2 Mart 2020 tarihlerinde yapılmıştır. İsrail seçim sisteminin yapısı ve ülkedeki seçmen profili ile bağlantılı olan bu durum aynı zamanda 12 yıldır inişli çıkışlı devam eden Netanyahu hükûmetleri tarafından uygulanan politikalar ile de alakalıdır. Çalışma bu arka plan ile seçim sürecini etkileyen kısa ve uzun vadeli faktörleri incelemeyi amaçlamaktadır.

İsrail Seçim Sistemi
İsrail gündemini iki senedir meşgul eden mevcut siyasi tablo yaklaşık 6,3 milyon seçmenin oy kullandığı ülkenin seçim sistemi yapısıyla birebir alakalıdır. İsrail seçim sistemine göre hükûmetin kurulabilmesi için, 120 sandalyeli Knesset’te en az 61 milletvekilinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Fakat son iki yılda gerçekleşen seçimlerin her birinde hükûmeti oluşturmak için gerekli asgari 61 milletvekiline ulaşılamaması nedeniyle seçimlerin yenilenmesi gerekmiştir. İsrail’de seçim barajının 2014 yılından beri %3,25 gibi düşük bir oranda olması teorik açıdan bakıldığında farklı siyasi görüş ve yaklaşımların parlamentoda temsil edilmesine olanak tanımaktadır. Tek başına iktidara gelmenin hayli zor olduğu bu yapı içinde genellikle birden fazla partinin ittifak oluşturarak blok hâlinde seçimlere katıldığı görülmektedir. 61 milletvekilinin bir araya gelmesi şeklinde salt çoğunluğa dayanan bu sistem, tek bir vekilin bile çok değerli olduğu bir tablo ortaya koymaktadır.  Bu durum seçim sonrası hükûmetin oluşmasında oldukça zorlayıcı bir faktördür. Öyle ki ittifakı oluşturan partilerin çıkarlarının seçimden seçime değişmesi ve bu partilerin üyesi oldukları bloklardan ayrılarak başka bloklara kayma durumları, koalisyon oluşturulabilmesi açısından zorlayıcı bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Diğer taraftan parlamentoya girebilme hakkı kazanan partilerin sahip oldukları siyasi yaklaşımları ve çıkar farklılıkları tüm koalisyon denklemlerinin değişmesine sebebiyet verebilmektedir. Dolayısıyla bir parti için parlamentoda vekil sahibi olmak partinin sahip olduğu seçmen kitlesi ve sahip olduğu güç arasında orantısız bir profilin ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Bu durum partinin sahip olduğu seçmen kitlesinin çok daha ötesinde sonuç belirleyici ve karar verici bir pozisyona yükselmesi ile sonuçlanmaktadır. Bu durum kendisini demokratik bir ülke olarak tanımlayan İsrail’de farklı siyasi görüş ve yaklaşımların siyasal karar alma süreçlerine katılımı açısından olumlu bir durum olarak değerlendirilebilir. Fakat bu durumun aynı zamanda ülkede son iki sene içinde yaşanan siyasi zorlukların teknik sebeplerinden biri olduğu da ortadadır.