Libya’da Yerinden Edilen İnsanlar ve Yaklaşan Seçimler

2011’in Şubat ayında başlayan Kaddafi karşıtı gösterilerin ardından iç savaş ortamı ve siyasi belirsizliğin hâkim olduğu Libya’da halk sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Kurumlar arası çekişmelere rağmen, gerek Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde belirlenen yol haritasına bağlı kalmak gerekse halk nezdinde artan seçim taleplerine cevap vermek amacıyla 24 Aralık tarihi başkanlık seçimlerinin ilk ayağının yapılacağı gün olarak belirlenirken parlamento seçimleri 1 ay sonraya, 23 Ocak tarihine ertelendi. Hatta geçtiğimiz hafta önceki İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Kaddafi dönemi enerji bakanlarından Fethi Ben Şatvan ve komedyen Hatem El-Kur’un da aralarında olduğu 5 kişi başkanlık seçimleri için adaylığını duyurdu.

Tüm bu seçim gündeminin gölgesinde cumartesi günü Libya’nın başkenti Trablus’ta “Libya’da Göç ve Yerinden Edilmiş Kişiler” başlıklı bir konferans düzenlendi. Bingazi’de Yerinden Edilmiş Kişiler Derneğinin organize ettiği konferansa yerel ve uluslararası düzeylerde yoğun bir katılım sağlandı. Türkiye’den Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM), konferansın düzenlenmesinde önemli bir rol üstlendi. Peki yaklaşan seçimlerle göç konferansı arasındaki bağlantı nedir?

Darbeci Hafter’in Zulmü
Bu bağlantıyı daha iyi kavramak için 2014 yılında Halife Hafter tarafından başlatılan Karama Operasyonu’na bakmak gerekir. Bingazi’de radikal sözde İslamcı gruplara karşı başlayan operasyon, kısa zamanda muhalif avına dönüşmüş ve 2019 yılına kadar toplamda 100.000’den fazla kişi evlerini, ailelerini ve geçim kaynaklarını terk ederek çoğunluğu batı şehirlerine olmak üzere Libya’nın farklı noktalarına zorunlu göçe maruz kalmıştı. 2019 yılına gelindiğinde bu rakam artış gösterdi. Öyle ki darbeci Hafter milisleri, Trablus’a yönelik işgal girişimini sürdürürken hâkim olduğu Bingazi kentinde yerel halk üzerindeki baskı ve şiddet eylemlerini artırdı ve sonuçta Bingazi’de Hafter milislerinin işkence, haksız tutuklama ve suikastlarından kurtulan 30.000 aile Bingazi dışına göç etti. Yerinden edilmiş insanlar, 2014’ten beri zorunlu göç ettikleri bölgelerde ciddi entegrasyon problemi ile karşı karşıya kaldılar. Hiç kuşkusuz bunların başında ekonomik etkenler ve sosyal dışlanma geliyor. Savaş ekonomisinin hâkim olduğu Libya’da çoğunluğu dar-orta gelirlilerden olan bu kişiler, gıda, sağlık ve eğitim ihtiyaçlarını karşılama noktasında güçlüklerle karşılaştılar. Ek olarak kabileciliğin ve ‘bölgeselciliğin’ (hizipçiliğin) yoğun hissedildiği ülkede sosyal hayata adaptasyonda yaşanan zorluklar, yerinden edilmiş kişiler üzerinde sosyokültürel ve psikolojik pek çok olumsuz etki bıraktı.

Seçim Atmosferinden Dışlanma
Bununla beraber konferansta söz alan Bingazili mağdurların öncelikli beklentisi, geçmişte verdikleri kayıplardan ötürü Halife Hafter ve ona bağlı milislerin yargılanma yolunun açılması yönündeydi. 24 Aralık seçimlerinde Hafter’in adaylığının önünü açan seçim yasasının Temsilciler Meclisi (TM) tarafından kabul edilmesi, bu anlamda ileriye dönük kaygıların artmasına neden oluyor. Bu kaygıların temelinde Hafter’in ileriki dönemde Libya’nın meşru aktörleri arasında yerini alması ihtimali yatıyor olabilir. Böyle bir senaryo, yalnızca ülkenin doğusundaki yerinden edilmiş kişiler için değil aynı zamanda Tarhuna’daki şiddet mağdurları için de geçerli.

Ancak daha büyük sorun, Bingazi’de yerinden edilmiş kişilerin Bingazi’de devam eden seçim kampanyalarının ve faaliyetlerinin bir parçası olmamalarından kaynaklanıyor. Yerinden edilmiş kişiler, devam eden millî uzlaşı sürecine rağmen güvenlik kaygıları sebebiyle hâlen Bingazi’ye dönüş yapamıyor. Bu durum söz konusu kişilerin kendi şehirlerindeki başkanlık yarışı adayları ile doğrudan irtibata geçmelerini, demokrasinin bir gereği olan rasyonel karar alma, fayda-zarar analizi yapma ve aday-seçmen bağı kurma gibi faaliyetlerde bulunmalarını engelliyor. Diğer bir tartışmalı husus ise oyların sayımı ile alakalı ön plana çıkıyor. Bu bağlamda ekim ayında onaylanan seçim yasasında, yerinden edilmiş kişilerin kullandıkları oyların kayıtlı oldukları seçim bölgesine götürülmesi ve o seçim bölgesinde toplu sayıma tabi tutulması öngörülüyor. Örnek olarak güvenlik gerekçeleriyle Trablus’ta oy kullanan bir seçmenin oyu Bingazi’deki sandıklarla birleştirilip hesaba katılıyor. Denetimden ve adil bir seçim ortamından yoksun böyle bir yöntemin özellikle Hafter ve destekçilerinin kontrolündeki doğu şehirlerinde ne derece güvenilir olduğu ciddi bir tartışma konusu.  

Kronik Sorunlar Çözüm Bekliyor
Sonuç olarak Trablus’ta gerçekleşen göç konulu konferans bir bakıma 24 Aralık’ta gerçekleşecek seçimlerin arka plandaki sorunlarından birine ışık tutuyor. Ayrıca seçimler yaklaştıkça Hafter kanadına yakınlığıyla bilinen bazı hükûmet yetkililerinin açıklamaları, sandıktan çıkan sonuçların ülkedeki çift kutuplu atmosferi ortadan kaldırıp kaldıramayacağı hususunda bazı soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Bu anlamda Millî Birlik Hükûmeti (MBH) Başbakan Yardımcısı Hüseyin Katrani, yakın zamanda Başbakan Dibeybe’yi hedef almış ve ülkenin doğusunda paralel bir hükûmet kurulabileceğini belirtmişti. Buna ek olarak Katrani, ülkenin doğusundaki kamu görevlilerine Dibeybe’ye karşı sivil itaatsizlik çağrısı yapmış, sosyal ve siyasal anlamda ayrıştırıcı bir üslup kullanmıştı. Gelinen noktada Libya’da iç göç sorunu başta olmak üzere seçimler öncesinde çözüm bekleyen pek çok konu var. Milis grupların güvenlik güçlerine entegrasyonu, kurumların birleştirilmesi ve kapsayıcı bir anayasanın oluşturulması bu konular arasında başı çekenlerden. Bu noktada, yakın zamanda başkent Trablus özelinde iki milis grup arasında yaşanan çatışmalar, milis entegrasyonu konusunun önemini ön plana çıkarıyor. Abdurrauf Kara liderliğindeki Rada grubu ve Abdulgani Kikli’nin komutasındaki İstikrarı Destekleme Ajansı arasındaki gerilim bir süredir Libya gündemini meşgul ediyor. Trablus’un 50 km batısında yer alan Zaviye kentindeki çatışmalar, kent içindeki petrol rafinerilerine sıçramış ve tesis içindeki ekipmanların ciddi ölçüde zarar görmesine neden olmuştu. İki grup, geçtiğimiz hafta içinde ise Ayn Zara bölgesinde karşı karşıya gelmişti. Bununla beraber, Batı Bölgesi Komutanı Usame Cuveyli ve Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Haddad’ın Rada grubunu desteklediği iddia ediliyor. Seçim öncesinde devam eden bu çatışmalar ve Trablus’taki güvenlik ortamı, Hafter tarafından seçim kampanyalarının bir parçası olarak kullanılabilir. Bu durum aynı zamanda Hafter’in Trablus’taki atmosferi işaret ederek ülkenin batısına yönelik askerî ve siyasi müdahalesine zemin hazırlayabilir, MBH Başbakanı Dibeybe’yi itibarsızlaştırmak için kullanılabilir. Öte yandan seçimler öncesinde belli bir anayasa üzerinde mutabık kalınamadı. Hiç şüphesiz bu durum, Libya’nın siyasi uzlaşı sürecini başarıya ulaştıramadığının bir kanıtı. Anayasanın oluşturulmasında Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ve TM arasındaki çekişmenin en azından kısa-orta vadede bir çözüm önerisi üretmesi pek mümkün görünmüyor.  Dolayısıyla bu kronik sorunlar bir çözüme kavuşturulmadan seçimlerin muhtemel getirisi ve ülkenin demokratik sürecine katkısı hakkında iyimser olmak oldukça zor.

Bu Görüş 3 Kasım 2021’de Yeni Şafak gazetesinin Düşünce Günlüğü sayfasında “Libya’da Yerinden Edilen İnsanlar ve Yaklaşan Seçimler” başlığıyla yayınlanmıştır.