Şam’dan ‘Acem’ Oyunu: Ak Parti Hükümeti Dışardan Değil İçerden Durdurulmak İsteniyor

Çetiner Çetin / Şam , Gazeteci – ORSAM Danışma Kurulu Üyesi
Baba Hafız Esed’in ölümünün ardından devlet başkanlığı koltuğuna oturan Beşşar Esed, hem Suriye halkını hem dış kamuoyunu heyecanlandırmıştı. Ancak bu dönemde Soğuk savaş yılları geride kalırken, Suriye’nin en büyük partneri olan SSCB’de dağılmıştı ve Beşşar Esed yeni dünya düzeni ile yüz yüzeydi. Geçen 12 yıllık süre içinde bekleneni halkına veremeyen, siyasi reformları yapmakta geciken Esed, Arap Baharı ile birlikte kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki siyasi yapı yeniden şekillenirken, bölgesel dengeleri gözeterek ve Ortadoğu’da Soğuk savaş döneminde olduğu gibi kutuplaşma yaratarak varlığını sürdürmeye çalışacak gibi görünüyor.
 
Ülkedeki tüm askeri, güvenlik ve istihbarat gücünü elinde tutan Esed, muhaliflere karşı da şubat ayına kadar reformalr yapma hedefinde. Önümüzdeki birkaç hafta içinde altı siyasi partinin kurulumuna izin çıkması bekleniyor. Esed, böylece İç muhalefete karşı yumuşak bir siyaset izleyerek ülkedeki tansiyonu düşürme hedefinde.

Türkiye ile ilişkiler bağlamında, Başbakan Erdoğan’ı ikna edemeyan Esed,  AK Parti hükümetini dışarıdan değil, içeriden durdurmayı hedefliyor. Türkiye’deki muhalif siyasi partileri  Şam’a davet ederek, en azından Türk kamuoyunu bir kısmının arkasına almak isteyen Esed’in Türkiye ile ilişkilerini ise Türk kamuoyunda ‘Ulusalcı’  kimliğe sahip danışmanlar şekillendiriyor.

Şam Yönetiminin Hedefi Türk Kamuoyu

Şam yönetimi, meşruluğunu devam ettirmek için Türk kamuoyunu arkasına almak istiyor. Saadet Partisi'nin Şam'a davet edilmesinin istenilmesinin ardında da bu gerçek yatıyor. Daha önce İşçi Partisi ve CHP Şam'da ağırlanmıştı. CHP'lilerin ziyaretiyle birlikte atağa geçen Şam yönetimi ilk olarak muhafazakar tarafta yer alan Saadet Partisi'ni ülkeye davet ederek yaptı. Saadet Partisi'nin ziyaretinde Şam yönetiminin iki amaç güttüğü ortaya çıktı. Bunlardan biri Türkiye'deki Saadet'i destekleyen muhafazakâr çevrelere mesaj vermek, rahmetli Necmettin Erbakan faktöründen yararlanarak Türkiye ve Ortadoğu’da destek almak. Erbakan'ın Saadet için ne anlama geldiğini bilen Esed yönetimi, Erdoğan'ın Erbakan yanında siyaset yaptığını da ayrıca hesap etmiş. Rejim ikinci olarak isyancılar arasında İhvancıların bulunmasından ötürü Saadet gibi partileri yanında gösterme çabası içinde. SP ziyaretinden sonra sırada MHP ve BDP davetleri var. Şam yönetimi önce MHP'ye bu ziyaret gerçekleşirse ardından da BDP'ye davet iletecek. Amaç Erdoğan hükümetine karşı Türkiye'de muhalefetin sesini yükseltmek. Suriye'ye karşı sert muhalefet yapan Erdoğan'ı dışarıdan değil içerden durdurmak. MHP'nin ziyaretinde de hem milliyetçi çevrelerin desteği hem de Meclis’te CHP'nin yanında bir başka muhalefet partisinin desteğinin alınmasını sağlamak istiyorlar.

Esed’ın ‘Ulusalcı’ Türk Danışmanı

Türkiye ile sorunlu ve bir o kadarda sıkıntılı ilişkiler sürecine doğru hızla sürüklenen Beşşar Esed’in Türkiye ile ilişkilerini ise Türk kamuoyunda ‘Ulusalcı’ kimliği ile tanınan isimler yönlendiriyor. Yani Esed, Türkiye’ye İşçi Partili, ‘Ulusalcı’ danışmanların gözünden bakıyor. Nitekim, AK Parti hükümetinin Suriye politikalarını dışarıdan değil de, içerden durdurulması stratejisi de bu danışmalardan çıkan bir fikir. Bu çerçevede Esed yönetimi, Suriye’yi reformlar ve demokratikleşme konusunda sık sık uyaran AK Parti hükümetini içeriden durdurmak için tüm siyasi parti liderleri Şam’a davet ediyor.

Suriye’de Arap Birliği’nin yaptırım kararlarına kızan bir grup sorumsuz çapulcu, Türk konsolosluklarına saldırarak Türk bayrağı ve Atatürk posterlerini yaktıklarında ise Esed’ın Ulusalcı Türk danışmanı bir uyarıda bulunuyor. Bu danışman, Türkiye’de Türk bayrağı ve Mustafa Kemal konularında hassas olan çevreler ile Suriye’de olup bitenlere karşı sorumlu tavırları sergileyen çevrelerin aynı kişiler olduğunu iddia ederek, Türkiye karşıtlığı yerine Hükümet karşıtlığı fikrini empoze etmeye çalışıyor. Bu süreçte ayrıca topluma kitle iletişlim araçları ve Baas yanlısı aydınlar aracılığı ile Başbakan Erdoğan karşıtlığı pompalanıyor. Türkiye’nin ivedilikle TRT Arap ve TRT Şeş kanalları aracılığıyla, Hükümetin, Suriye ve Suriye halkı için reformların ve demokratikleşme sürecinin hayata geçmesi için çaba sarf ettiğini Suriye halkına sağlıklı bir şekilde anlatmasında yarar olacaktır. 

Esed, Özerk Kürt Bölgesi için zemin hazırlıyor

Beşşar Esed, uzun yıllardan bu yana kimlikleri dahi olmayan Suriye’deki Kürtler konusunda reformlar başlatmış gibi görünüyor. Bunun İlk adımı olarak da Kürtlere kimliklerinin verilemesine başladı. Ancak Esed, bu konuda komşularını ve ABD’yi rahatsız edebilecek bir zeminde Kürt politikasını yapmaya calışıyor.

Geçen yıl kasım ayında Şam’a davet ettiği Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin bu daveti kabul etmemesi ve Barzani’nin Lübnan eski başbakanı Hariri ile görüşmeler yapmasından endişelenen Esed, Barzani’nin Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerle işbirliğine girebileceği ve buradaki Kürtleri ayaklandırabileceğini düşünerek, Barzani’ye karşı Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki siyasi uzantısı olan PYD  (Demokratik Birlik Partisi) ile işbirliği yapmayı planlıyor.

Irak’taki Kürt Yönetimini ABD ve Türkiye himayesindeki bir bölge olarak değerlendiren Esed, PYD ile işbirliği yaparak, ABD ve Türkiye’yi rahatsız edecek adımlar atmaktan çekinmiyor. Esed, geçtiğimiz aylarda terör örgütünün siyasi uzantısı PYD’nin mühebbet cezasına çarptırılan lideri Salih Müslüm’ü affetmiş ve Müslüm’ün mitinglerde boy göstermesine izin vermişti. Müslüm ise, halka Esed rejimini överek, destek olmaları gerektiğini söylemişti.
Esed’in niyeti Kürtlere yönelik reform yapmaktan çok Kürtleri kullanarak, Türkiye, ABD ve Barzani’yi politik olarak tehdit çabası olarak değerlendirilebilir. Esed’in bu çerçevede PYD kontrolünde  özerk Kürt bölgesi oluşturabileceği konuşuluyor.

Saadet Partisi'nin Ziyareti

Saadet Partisi'nin ziyareti, Suriye yönetimi tarafından çok büyük anlam taşıyor. Rejim, Saadet Partisi'nin muhafazakar özelliğini bildiği için Suriye'de yaşananların bir mezhep çatışması olmadığını, Sunnilerin katledilmediğini özellikle heyete anlatmak için yoğun bir çaba gösteriyor. Şam yönetimi, ülkede yaşanan kanlı olaylarda ise adres olarak ABD ve İsrail'e gösteriyor. Amaç Saadet Partisi gibi siyasi duruşu belli olan bir partiye bunu kabul ettirmek. Şam yönetimi bunu kabul ettirdiği anda ülkede yapacağı hareketlerde meşruluğuna katkı yapacağını tasarlıyor. Saadet Heyeti’nin en üst düzeyde görüşmeler yapabilmesi de biraz buna bağlı. Yönetim meşru zeminini kaybetmeme adına her türlü yöntemi değerlendiriyor. Son seçimlerde düşük oy alsa bile Necmettin Erbakan faktörünün Türkiye ve bölgedeki etkisinden yararlanmak istiyor.
 
Bahçeli Şam'a Bekleniyor

Erbakan faktörünü değerlendirmek isteyen Şam yönetiminin bundan sonraki hedefinde ise Türkiye'deki milliyetçi çevreler var. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Suriye'de gözaltında görevli Türkler var mı'' sorusunu gündeme getirmesini Esed yönetimi fırsata çevirmek istiyor. ''Bahçeli'nin sorduğu sorunun cevabı bizde, kendisini burada ağırlamak isteriz, buraya gelirse sorularının cevabını bulur'' diyen Esed yönetimi, bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Bir taraftan Türkiye'deki muhafazakar çevrelerin ilgisini Saadet Partisi üzerinden bir parça da olsa çektikten sonra şimdi de MHP üzerinden milliyetçi kesimlere kendilerini anlatmak isteyecekler. Hem de Meclis'te etkili olan bir muhalefet partisi MHP'yi de CHP gibi yanlarına almak istiyorlar. Şam yönetimi böylelikle, kendince hedefe koyduğu Başbakan Erdoğan'ın etrafındaki çemberi daraltmak ve akan kan üzerine kurdukları kendi meşruluklarını devam ettirmek istiyorlar. Bahçeli'nin Şam'a gitmesi bu ülkede şu anda en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor.

Esed Yönetiminin Tavrı

Esed yönetimi, Türkiye ile gerilen ilişkilerde Türk kamuoyunu karşısına almamak için büyük bir çaba içine giriyor. Herkes söz birliği etmişçesine, ''Türk halkıyla bir sorunumuz yok, Başbakan Erdoğan bizi anlamak istemiyor'' diye Türkiye-Suriye arasında yaşanan sorunu Türk hükümeti sorunu olarak yansıtmaya çalışıyor. Aslında Türkiye'nin Esed rejimine karşı aldığı tavrı, Esed Yönetimi de Ak Parti iktidarını karşısına alarak göstermeye çalışıyor. Şam yönetiminin tüm propagandası, ''Türk halkıyla sorunumuz yok, Erdoğan bizi anlamıyor'' eksenine oturtuluyor.

Suriye Medyası Ve Din Adamları

Şam Yönetiminin pozisyonunu en iyi yansıtan Suriye medyası. Suriye Yönetimi, rejim propagandasını medya ve din adamları üzerinden yapıyor. Yazılı ve görsel medyada sürekli olarak, ''Türkiye bizim kardeşimiz ancak yönetimleri yanlış yapıyor'' vurgusu işleniyor. Çarşı pazardaki halkta bir parça buna ikna edilmiş durumda. Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışı ve Mavi Marmara olayları anlatılarak, ''Erdoğan buralarda doğru yaptı ama şimdi yanlış yerde duruyor'' şeklinde Suriye halkını Erdoğan ve Türkiye sempatisini de hesap edilerek Esed rejiminin propagandası medya yoluyla pompalanıyor. Suriyeli din adamlarına gelinecek olunursa. Şam'ın ve Ortadoğu’nun en önemli camilerinden biri olan Emevi camiinde cuma hutbesinde bile Esed rejimi savunuluyor. Yönetimin önceden bilgi verdiği imam, hutbede Türklerin camide olduğunu bilerek medya üzerinden yapılan yayının bir benzerini dile getiriyor: ''Türkler bizim kardeşimiz. ABD ve İsrail Müslümanları bölmek için Suriye'yi karıştırmak istiyor. Irak ve Libya gibi olmamak için birlikte hareket etmeliyiz'' Ancak Emevi camiinde namaz sonrası yapılan sohbet toplantıları eskisi gibi değil. Bölgenin sevilen din adamları sohbet halkaları oluştururken bugün o halkaları görmek pekte mümkün olmuyor.
 
Şam'da Son Durum

Şam çıkan olaylardan sonra eski günlerini arıyor. Ortadoğu'nun merkezlerinden biri olan Şam'da özellikle akşam saatlerinden itibaren hayat duruyor. Heyetin Suriye yönetiminin gözetiminde yaptığı çarşı pazar gezilerinde bile halkın üzerindeki baskı hissediliyor. Şam'da Suriyeliler Esed yönetimi konuşmalar yapsa bile Şam'da hayat bunun aksini söylüyor. Saat 18.00'den itibaren başkentte yaşam neredeyse durma noktasına geliyor. Lokantalar adeta sinek avlıyor. Yönetimin heyeti götürdüğü akşam lokantalarda bile heyetten başka neredeyse kimse bulunmuyor. Şam'da bir de üniformalılar sayısı normal zamanlara göre 4-5 misli artmış durumda. Her köşe başında bir asker yada polis görmek mümkün.

Humus'ta Son Durum

Esed rejimine karşı isyan ateşinin yakıldığı merkezlerden biri olan Humus'ta son durum ise yönetimin pek çok şeyi kontrol altında tuttuğu gerçeği. Şam'dan uzakta bir kent olmasına rağmen Humus'un resmi sözcüleri de yaptıkları tüm açıklamalarda Şam Yönetimi'nin izinde konuşuyor. Gazetecileri kabul eden Humus Valisi Gassan Abdülal, Suriye’de olayların dış kaynaklı olduğunu aynen Şam'da olduğu gibi aynı kalıp cümlelerle dile getiriyor.

Saadet Partisi Yönetimi Şam'da

Suriye'de Esed yönetiminin daveti üzerine Şam'a giden Saadet Partisi yönetimi 3 gündür temaslarını sürdürüyor. 20 kişilik grubun içinde gazetecilerde yer alıyor. Genel Başkan Mustafa Kamalak liderliğindeki parti heyeti, Şam yönetimi tarafından çok sıcak karşılandı. Üç gün boyunca Saadet Partililere ülkede bir rejim tarafından bir halkına yönelik katliam yapılmadığı mesajı verildi. Saadet Partililerde görüşmeler boyunca Suriye'nin bir iç savaşın eşiğine geldiği ve Türkiye'nin bunun bir tarafı olmaması gerektiği görüşü ağırlık kazandı. Suriye'de yaşanan olaylar ''bir mezhep kavgası'' değil ABD ve İsrail oyunu olarak değerlendirildi. Heyet, Suriye yönetimine karşı isyan bayrağını çeken İhvan grubuyla ise görüşme fırsatı bulamadı. Heyetin, Beşşar Esed ile görüştükten sonra yurda dönmesi ve sonrasında da görüşmelere ilişkin bir ''Suriye Raporu'' hazırlayacağı ifade edildi.

Kimlerle Görüşüldü

Kamalak, Suriye ziyareti yoğun bir temas trafiğiyle başladı. Saadet Partisi Genel Başkanı Kamalak ve beraberindeki heyetin kritik süreçte Suriye’ye gerçekleştirdiği ziyaret yoğun bir ziyaretle başladı. Kamalak sabah saatlerinde ilk olarak Arap Birliği Gözlemci Heyet Başkanı Mustafa Ahmet Dabi ile görüştü. Daha sonra Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Prof. Necat el-Attar ile bir araya geldi. Daha sonra Suriye Enformasyon Bakanı Adnan Mahmud, Dışişleri Bakanı Velid Muallim ve Suriye müftüsü Ahmet Hassan ile görüştü. 

Esed: Aynı Evde Yaşıyoruz, Yangın Bütün Odaları Etkiler, Birlikte Söndürmeliyiz
 
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ile görüşen, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, “Biz kardeşleriz, aynı evin içinde yaşıyoruz. Ayrı odalarda yangın çıktığında diğer odalar da zarar görür” dedi.  Esed, Türkiye’nin Katar’ın politikalarının etkisinde kalmasının ortadoğu dengeleri açısında sıkıntı yaratacağına dikkat çekerek, “Türkiye dost bir ülke Katar’ın peşine takılmasın” dedi

Suriye’nin başkenti Şam’da üç gündür temaslarını sürdüren Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak dün Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile biraraya geldi. Başkanlık Sarayı’nda gerçekleşen görüşme yaklaşık 40 dakika sürdü ve Kamalak Esed’a  üzerinde Kuran’ı Kerim ayeti bulunan bir tablo hediye etti. Çok sıcak bir havada geçen görüşmede Esed Türkiye’ye mesajlar yolladı.

Tarihi Değiştirdik

Görüşmede, Esed halkların arasında problem olmadığına inandığını dikkat çekerek, “Türkiye ile aramıza 90 yıl başkaları girdi, ilk kez 2000 yılından itibaren doğrudan temas ve güzel ilişkiler kurduk. Sayın Sezer, babamın cenazesine katıldı.  O tarihten itibaren hızlı bir gelişme oldu.  Biz Türkiye ile 10 senede tarihi değiştirdik, geriye dönmesine izin vermemeliyiz. Türkiye’yi birkaç kez ziyaret ettim.  Türk halkının sempatisin gördüm. Reformlar sürüyor, sürecek herkes daha hızlı olmlasını istiyor, bir evden bir eve taşınmak kolay değil.”  dedi.

Aynı evin içinde yaşıyoruz

Türkiye’nin kendilerine ilk etapta yardımcı olmasını beklediklerini ama bunu göremedikleri  için hayal kırıklığına uğradıklarını belirten Esed, “Biz kardeşleriz, aynı evin içinde yaşıyoruz.  Bir odada yangın çıktığında diğer odalardaki kardeşler de zarar görür. Yangını birlikte söndürmemiz gerek” ifadelerini kullandı.

Yeni Anayasa Şubat’ta

Şubat ayına kadar yeni bir anayasanın çıkacağını vurgulayan Esed, “Biz elimizden gelen çabayı gösteriyoruz, Şubat ayına kadar yeni Bir anayasa çıkacaktır. Yeni anayasayı beklemeden çok önemli reformlar gerçekleştirdik. Herkes sürecin bir an önce bitmesini bekliyor. Bir evden başka bir eve taşınmak bile çok önemli bir süre alıyor. Siyasi partiler kanunu, Mahalli İdareler Kanunu’nu değiştirdik, bu değişiklikleri yaparken de Türkiye’deki kanunlardan istifade ettik. Ama muhalefetin niyeti reformlar değil, başka birşey” dedi.

Beklentilerimiz Büyüktü

Türkiye’den beklentilerinin büyük olduğuna dikkat çeken Esed, “Türkiye’yi anlayamadık. Türkiye büyük devlet, Türk halkı vefakar bir millet. Ancak bu süreçte hükümetin tavrını anlamakta zorlanıyoruz.  Ben çok umutluyum, bu krizden çıkılacaktır. Muhalefetin oluşması için teşvik ve destek veriyorum. Sizden güzel bir Suriye fotoğrafı istemiyoruz. Olumlu veya olumsuz ne gördüyseniz Türkiye’de onu anlatmanızı isteriz. İki ülkenin de bu süreci zarar görmeden atlatmasını istiyoruz ve diliyoruz. Her ne kadar sorunları varmış gibi görünse de iki ülkenin kurumları ve halkları arasında ilişkileri çok iyi” diye konuştu.

Emperyalistlerin kasası doluyor

Görüşmede, SP Genel Başkanı Kamalak ise, Suriye’de muhalefet olması gerektiğini vurguladı ve “Hem mecliste, hem medyada olması gerekiyor.  Dış müdahalelerden üzüntü duyuyoruz. Batı, her gittiği yerde talan oluyor. Ama kardeş kanının akmaması gerekiyor. İslam ülkelerinde kardeşler ne yazık ki birbirlerini katlediyorlar. Akan kan Müslüman kanı, buna karşılık iki tarafın da kullandığı silahlar emperyalistlerin silahı. Olan Müslümanlara oluyor, emperyalistlerin kasası doluyor” ifadelerini kullandı.

Kamalak, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı değerlendirmede, Suriye’nin Türkiye’den görünen fotoğrafı ile geldiklerinde gördükleri arasında büyük farklar bulunduğunu ve hükümete bu konuda bilgi vermek istediklerini dile getirdi.

Suriye’ye Türkiye de Gözlemci Göndermeliydi

Esed, “Arap birliği Suriye’deki olayları takıp ve gözlem amacı ile bir heyet yolladı. Biz ülkemize gelecek olan gözlemci heyet ile ilgili, özellikle Arap birliği ve dost ülkeler ifadesini kullandık. İslam Konferansı Örgütü teşkilatı süreçte aktif rol üstlenmeli. “ifadelerini kullandı