Tuzhurmatu ile Telafer’in İl Olması ve Olası Etkileri

Doç. Dr. Serhat Erkmen, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi - Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Irak Bakanlar Kurulu kararı ile Tuzhurmatu ve Telafer dahil olmak üzere Irak’taki bazı ilçe ve bölgelerin il yapılması yeniden gündeme getirilmiştir. 18 ilden oluşan Irak’ta 19. il olarak Halepçe’nin kurulmasına ilişkin karar geçtiğimiz ay bakanlar kurulundan geçmiştir. Benzeri bir karar ise Telafer ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu’nun gündemine getirilmiştir.
 
Bakanlar Kurulu’nun ilgili kararında konu iki ayrı biçimde ele alınmıştır. Tuzhurmatu, Felluce ve Ninova Düzlüğü denilen yerlerin il yapılması bakanlar kurulu tarafından tartışılmış, buna karşın Telafer’in il olması Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Dolayısıyla Tuzhurmatu ve Telafer’in vilayet olmasına ilişkin süreç birbirinden farklı aşamadadır. Tuzhurmatu, Felluce ve Ninova düzlüğüne ilişkin herhangi bir hazırlık ve yasal düzenleme yapılmamış olup, ilgili tarafların yasa hazırlığı yapması (örneğin olası vilayetlerin sınırları, haritaların çizilmesi gibi konularda) için çalışma başlatılması tavsiye edilmiştir. Telafer’de ise bir süredir devam eden çalışmaların sonucunda ilçenin vilayet statüsüne dönüştürülmesi parlamentoda bir kanun olarak oylanması aşamasına gelmiştir. Bu noktada her iki ilçenin ayrı ayrı değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
 
Tuzhurmatu ve Telafer’in vilayet olmasına ilişkin talepler yeni değildir. Telafer’in vilayet olması ilk kez 1976 yılında gündeme gelmiştir. Bu tarihte Necef, Tıkrit, Duhok ve Telafer’in il olmasına ilişkin çalışma başlatılmıştır. Anılan 4 ilçeden üçü vilayet statüsüne kavuşmuş, buna karşılık nüfusun büyük bir kısmı Türkmen olması nedeniyle aynı hakkı elde edememiştir. Daha sonra aynı konu 2002 yılında tekrar gündeme gelmiş, ancak Irak’ın işgali nedeniyle gündemden düşmüştür. Bununla birlikte, 2003’ten sonra Telafer’in vilayet olması talebi Türkmenler tarafından defalarca gündeme getirilmiş ve hatta Irak Türkmen Cephesi’nin 2005 seçim programında ve Türkmen milletvekili adayları tarafından da seçim vaadi olarak tekrarlanmıştır.
 
Özellikle Telafer dikkate alındığında dönemsel olarak taraflar arasında bu ilçenin il olmasına yönelik talepler farklılık göstermiştir. Bilindiği gibi Telafer’de yaşanan olaylardan sonra mezhepsel ayrışma açık bir biçimde kendini hissettirmiştir. Telafer’e yönelik 2004-2005 ABD operasyonlarından sonra bu bölgede Kürtlerin etkisinin artması ve Telafer’in kuzey kesiminde baskı kurması nedeniyle Telafer’de yaşayan Sünni Türkmenler, Telafer’in il olmasına yönelik taleplerini dile getirmiştir. Bu dönem itibariyle Şii ve Kürtler arasında Irak genel siyasetinin etkisiyle bir yakınlık olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Sünni Türkmenler bu baskıdan kurtulmak amacıyla Telafer’in il olması yönünde taleplerde bulunmuştur. Ancak Musul’da Sünni Arapların (özellikle Nuceyfi grubu) Kürtlerle anlaşması ve Irak merkezi hükümeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasında idari ve siyasi tartışmanın gün yüzüne çıkmasıyla Irak merkezi hükümeti oldukça stratejik bir noktada bulunan Telafer’deki bir kısım Türkmenlere destek olmuş ve IKBY’ye karşı bir coğrafi ve siyasi olarak bir tampon oluşturmaya çalışmıştır. Bu anlamda güvenlik güçlerinin etkisi arttırılarak IKBY ve Musul il yönetimine karşı bir yapılanma oluşturulmuştur. Bu durum IKBY karşısında Irak merkezi hükümetine avantaj sağlayacağı için destek bulmuş ve böylece Bakanlar Kurulu’ndan bu yönde bir karar çıkmıştır.
 
Tuzhurmatu’da ise durum Telafer’den daha farklıdır. Tuzhurmatu hem stratejik konumu hem de karmaşık sosyal ve siyasal yapısıyla özel bir durum arz etmektedir. Tuzhurmatu coğrafi olarak Kerkük-Bağdat yolu üzerinde ana geçiş noktasını oluştururken diğer taraftan IKBY ile Irak merkezi hükümetinin sınır hattını oluşturmaktadır. Bu anlamıyla Tuzhurmatu’nun batısında kalan Hemrin Dağları bu sınırın orta noktasıdır. Bu nedenle zaman zaman Tuzhurmatu’da IKBY ve Irak merkezi hükümeti arasında idari ve siyasi kontrol açısından gerginlik ortaya çıkmaktadır. Özellikle ihtilaflı bölgeler arasında gösterilen Tuzhurmatu’da tartışmalı olan 140. Maddenin uygulanmasına ilişkin sorunlar ortaya çıkmaktadır. Tuzhurmatu’da artan saldırılar ve Ali Haşim Muhtaroğlu’nun öldürülmesi üzerine Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin El-Şehristani başkanlığından Bakanlar Kurulu Yüksek Komisyonu kurulmuş ve bu komisyon Tuzhurmatu’da incelemeler yapmıştır. Şehristani’den sonra Tuzhurmatu’nu Usame El-Nuceyfi’nin ziyaret etmiş ve bu ziyaretten sonra Tuzhurmatu için bir komisyon kurulacağı açıklanmıştır. Komisyonun aldığı kararlar uyarınca ise ilçede yeni bir güvenlik teşkilatı kurulması ve şehrin afet bölgesi ilan edilmesinin yanı sıra ilçenin vilayet olması çalışmasının başlatılmasına ilişkin çalışmalar başlatılmıştır. Bu konudaki sorumluluk ise İllerden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevlendirilmiştir.
 
Kararın zamanlaması açıkça bir seçim yatırımı olarak görülmelidir. Başbakan Nuri Maliki, kararın Irak parlamentosuna kısa sürede getirilerek oylanamayacağını bilmektedir. Kürtler ve Sünni Arapların büyük bir kısmı tarafından tepkiyle karşılanan bu kanun tasarısının meclise gelmesi kısa vadede mümkün değildir. Ayrıca kararın seçimden hemen önce gündeme getirilmesi, Maliki’ye yakın adaylar tarafından seçim propagandası olarak kullanılmasını sağlamaktadır. Adaylar, seçilmeleri halinde kararın parlamentoda yasalaşmasını sağlayacaklarını ileri sürerek oy toplamaya çalışmaktadırlar. Buna karşılık bu karar Türkmenler arasında kafa karışıklığı yaratmıştır.
 
Bu doğrultuda kararın Irak iç siyasetine yansımalarının aşağıdaki gibi olması öngörülebilir:
 
1- Kararın, yakın veya uzak gelecekte Irak parlamentosunda kabul edilerek yasalaşması durumunda 140. Madde kapsamında IKBY lehine olan tartışmalı bölgelerdeki fiili durum önemli bir değişime uğrayacaktır. Merkezi hükümetin “ihtilaflı bölgeler”de yer alan iki ilçe hakkındaki tek taraflı kararı Bağdat ve Erbil arasında yeni ve keskin bir tırmanmaya yol açacaktır.
 
2- Tuzhurmatu ve Telafer’in vilayet olması halinde Irak’ta Türkmenlerin çoğunluğu ya da çoğunluğa yakın bir nüfusa ulaşacağı iki üyenin vilayet ortaya çıkacaktır. Bu Türkmenlerin Irak Parlamentosu’nda daha fazla temsil edilmesine ve yönetiminde son derece etkili olabileceği iki vilayete sahip olmasını sağlayabilecektir.
 
3- Anılan kararın yasalaşmasından en çok etkilenecek vilayet Musul olacaktır. Anılan ilçelerin sınırlarının nereden geçeceğine bağlı olarak Telafer’in nüfus kompozisyonu, kaynakları ve stratejik önemi değişecektir.
 
4- Telafer’in vilayet olması halinde ilçenin sınırı Türkiye, Irak ve Suriye’nin kesiştiği noktaya tekabül etmesi nedeniyle Türkiye ile doğrudan bir bağa sahip olabilecek ve yeni bir sınır kapısının açılmasıyla Türkiye ile Irak arasında yeni bir stratejik koridor açılacaktır.
 
5- Telafer’in dışında Ninova düzlüğünün vilayet olması halinde Hristiyanların da kendisine ait bir vilayeti olacak ve bu bölgeyi KDP’nin güdümünden kurtaracaktır.
 
6- Tuzhurmatu’nun vilayet olması halinde Kerkük’ün gelecekte bu ilçeyi yeniden sınırlarına dahil etmesi imkansız hale gelecektir.
 
7- Yeni kurulacak vilayetin kendi sınırları içinde kalan petrol sahasını (Pulkane) IKBY‘nin denetiminden kurtarmak istemesi yeni bir çatışma dinamiği yaratabilir.
 
8- Tuzhurmatu’nun vilayet haline gelmesi halinde bu ilçeyle birlikte Kerkük’ten ayrılan Çemçemal’in tekrar Kerkük sınırlarına dahil olması yönündeki IKBY iddiaları daha da zayıflayacaktır.
 
9- Her iki şehrin de enerji kaynaklarına sahip olması nedeniyle kaynaklarını doğru kullanmaları halinde zenginleşmeleri mümkün olabilir.
 
10- Tuzhurmatu, Hanekin, Kıfri ve Diyala’nın kuzeyindeki bazı yerleşim birimlerinden oluşan yeni bir vilayetin kurulması düşüncesi Kürtler arasında yeni değildir. Bu nedenle hem coğrafyası hem de demografik yapısı açısından Tuzhurmatu olası yeni bir Kürt vilayeti için büyük bir önem taşımaktadır.