Bağdat’tan Gözlemler

Irak’ta yapılan son seçimlerin ardından yaklaşık 11 ay gibi bir süredir yeni hükûmet kurma yönünde çalışmalar ve çabalar sürerken, ülke ciddi bir kaosun içerisine girmiş görünüyor. Seçimlerin galibi olarak ortaya çıkan Mukteda es-Sadr’ın hükûmeti kuramamasının ardından rakibi Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakan adayı belirlemesinden sonra, Mukteda es-Sadr destekçilerinin sokağa döküldüğü ve hatta Irak Parlamentosunu bastığı görüntüler uluslararası medyada gündemin ana konularından biri hâline geldi. Mukteda es-Sadr taraftarlarının parlamentodaki gösterileri devam ederken, Şii Koordinasyon Çerçevesi taraftarlarının da karşıt protestolara başlaması, olayların ne yöne evrileceğine yönelik soru işaretlerini ortaya çıkardı. Bu yazıda da saha gözlemleri ışığında söz konusu olayların, halk içerisinde nasıl yer bulduğuna yönelik soru işaretleri giderilmeye çalışılacaktır.

Gösteriler Bir İç Savaşa Dönüşebilir mi?
Irak’taki durumu takip eden ilgililerin birçoğu şu anki durumun çok riskli ve her an bir iç savaşa dönüşebilme ihtimali olduğunu söylemektedir. Ancak Şii-Şii iç savaşı olarak ileri sürülen bu senaryonun gerçekleşmesi, mevcut durumda olası görünmemektedir. Nitekim herhangi bir iç savaşın ortaya çıkması için her iki taraf da buna hazırlıklı olmalıdır. Mukteda es-Sadr’ın taraftarları itaatkârlıkları sebebiyle iç savaş dâhil olmak üzere her türlü maceraya hazırlıklı durumdadır. Ancak Sadr, durumun bu şekilde gelişmesine müsaade etmeyebilir. Sosyal medyada Sadr’a yakınlığıyla bilinen Liderin Bakanı (Vezirul Kaid) adındaki hesaptan yapılan açıklamalarda şiddetten uzak durulması istenmektedir. 10 Ekim 2022 seçimlerinde 73 milletvekiliyle parlamentoya giren Sadr’ın parlamentodan çekilmesine rağmen oturma eylemi gerçekleştirmesi, siyasetten çekilmediği anlamı taşımaktadır. Bu da olayların bir çatışmaya dönüşmeyeceği anlamına gelmektedir.

Diğer yandan Sadr’ın karşısında olan Şii Koordinasyon Çerçevesi (ŞKÇ) taraftarları nispeten toplumun memur ve güvenlik mensubu kesimidir. Bu kesimin ŞKÇ liderlerine Sadr taraftarları kadar itaatkâr olmadığı bilinmektedir. Birçoğunun başka alternatifi olmadığı için ŞKÇ’yi siyasi olarak desteklediği söylenmektedir. Sadr’a nazaran ŞKÇ daha geniş halk tabanına sahip olmasına rağmen güçlü bir gösteri düzenleyememiştir. Dolayısıyla Mukteda Sadr’ın kendisinin ve ŞKÇ destekçilerinin herhangi bir iç savaşa müsaade etmesini düşünmek abartılı olabilir. Diğer yandan Sistani’nin ve Necef’teki dinî mercilerin sessizliklerini korumalarına rağmen Irak’taki durumun kontrol dışına çıkmasına müsaade etmeyeceklerini söylemek mümkündür.

Sistani’nin Sessizliği Riski Artırabilir mi?
Halkın çoğunluğu Yüksek Şii Dinî Merci Ayetullah Sistani’yi bir güvence olarak görmektedir. Ancak Sistani’nin sessizliği bir anlamda siyasi partilerle herhangi bir bağ kurmamak ve küskünlüğün göstergesi olarak algılanmaktadır. Bu olaylarla ŞKÇ, Sistani’nin kendilerine küskün olması nedeniyle siyasete kritik dönemlerde müdahale etmemesinin riskini anlamış olabilir. Bu yüzden ŞKÇ tarafından organize edildiği söylenen gösteriler birkaç saat içerisinde sonlandırılmıştır. Mukteda es-Sadr, Sistani’nin sessizliğini, Nuri el-Maliki’nin ortaya çıkan ses kayıtlarını ve halkın hoşnutsuzluğunu değerlendirerek ŞKÇ’ye maksimum baskı yapmaktadır. Şu ana kadar toplumsal barışı bozmadan yaptığı baskının başarılı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ayrıca Mukteda Sadr’ın Muharrem ayıyla gösterilere başlayışında Şii anlayışındaki Hz. Hüseyin’in 680 yılındaki reform çıkışını örnek aldığını söyleyenler vardır. Bu nedenle Mukteda Sadr’ın gösterilere başvurması ve gösterileri Aşura Devrimi olarak adlandırması, Hz. Hüseyin’in Kufe çıkışıyla sembolik bağlantı kurarak Şii halkı yanına çekmek istediğini göstermektedir. Ayrıca bu olayların Aşura veya Arbain’e kadar devam etmesi de beklenmektedir.

Darbe Gerçekleşme İhtimali Var mı?
Mukteda Sadr’ın siyasal rejimi değiştirmeye yönelik çağrısından sonra ŞKÇ’nin, Ekim göstericileri ve toplumun diğer kesimlerinin Sadr’a katılmasından endişe duyduğu gözlemlenmektedir. Bu nedenle kendilerine bir meşruiyet kazandırmak ve Sistani’nin getirdiği anayasayı koruma adına “Mukteda es-Sadr’ı darbe düzenlemekle suçladıkları görülmektedir. Diğer yandan Sünnilerin, Sadr’ın motivasyonu arttırmak için düzenin değişeceği söylemine sarıldıkları da dikkat çekmektedir.

Darbe söylemi Sadrcılar hariç Şiiler arasında kabul gören bir söylem değildir. Ülkenin güvenlik yapısının da darbeye elverişli olmadığı öngörülmektedir. Ancak Sadr, anayasadaki “en büyük parlamento kitlesi” ifadesine ve “cumhurbaşkanının seçimi için oturum yeter sayısı”na ilişkin Federal Yüksek Mahkemenin kararları başta olmak üzere hükûmetin kurulmasını zorlaştıran siyasi nedenlerle alınan yargı kararların iptal edilmesini isteyerek Irak’ı fabrika ayarlarına (2003) döndürmek istiyor olabilir. Bunu geniş halk desteğiyle gerçekleştirme imkânına sahiptir. Nitekim halkın büyük kesimi mevcut sistemin işlemediğini anlamış durumda ve siyasi elitlere yönelik güvenini kaybetmiş durumdadır.

İran Olayların Neresinde?
İran’ın göstericiler üzerinde etkisinin olmadığı ifade edilmekle birlikte, siyasal sistem üzerindeki etkisini görmezden gelmek mümkün değildir. Mukteda es-Sadr’ın, genellikle İran’a karşı mesafeli olduğu ifade edilmektedir. Diğer taraftan ŞKÇ içerisinde yer alan ve son gösterileri gerçekleştiren Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki ve Asaib Ehlil Hak isimli oluşumun lideri Kays Hazali’nin de son dönemlerde İran’dan siyasi olarak destek görmedikleri söylenmektedir. Nitekim Irak’ta İran’a en yakın grup ve isimlerden biri olarak bilinen Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri’nin gösterilere karşı çıkması ve Sadr’ın, Amiri’den ŞKÇ’den ayrılmasını istemesi dikkat çekici olmuştur. İran’ın gelecek dönem için daha ılımlı bir başbakan adayından yana olduğu konuşulmakta, mevcut Başbakan Mustafa el-Kazımi, İran için bir seçenek olmazsa en iyi seçeneklerden biri olarak ifade edilmektedir.

Durum Nasıl Sonuçlanabilir?
ŞKÇ’nin başbakan adayı olarak belirlediği ortak aday Muhammed Şiya Sudani’nin adaylığının çekilmesi karşısında Mukteda es-Sadr’ın desteklediği Mustafa el-Kazımi’nin başbakanlığına yeni bir uzlaşı adayıyla son verilebilir.  Şu ana kadar en makul çözümün bu olduğu söylenmektedir. Ancak yine de ŞKÇ Muhammed Şiya Sudani’den vazgeçebilir. Nitekim ŞKÇ içerisinde Maliki ile Hazali hariç diğer siyasetçilerin söylemleri çözümün bir an önce sağlanmasıdır. Muhammed Şiya Sudani yerine Kasım el-Araci’nin tekrar öne çıkabileceğine yönelik söylemler, Bağdat’ta yaygın bir biçimde konuşulmaktadır. Nitekim son olaylarda Araci’nin bağlı olduğu Bedir Örgütü’nün lideri Hadi el-Amiri itidalli tavrıyla Şii siyasi partiler arasında kabul edilir ve güvenilir olduğuna yönelik bir algı oluşturmuştur. Diğer yandan, konuşlan senaryolardan bir diğeri de Mustafa el-Kazımi’nin iki yıl daha başbakanlığa devam etmesidir. Kazımi’nin İran dâhil, bölgesel ve uluslararası güçler tarafından kabul gördüğü Irak gündeminde konuşulmaktadır.