El-Abadi'yi iktidardan kim uzaklaştırıyor: İranlılar mı yoksa Amerikalılar mı? Neden?

Son iki haftadır, pek çok nedenden dolayı Irak'ta reform yapma çağrıları yoğunlaşmaya ve yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır. İlk olarak, Irak'ta El Abadi’yi iktidara getirme konusunda etkili olan Ayetullah Ali Sistani'nin temsil ettiği Şii Marja desteğini çekmiştir. Gerekçe olarak El Abadi hükümetinin reformları gerçekleştirmede başarısız olduğunu söylemiştir. İkinci olarak, geniş bir kitle tarafından desteklenen ve güçlü bir konuma sahip olan genç din adamı Mukteda El Sadr taraftarlarına hükümeti devirmek için Yeşil Bölge’ye girme çağrısında bulunmuştur. 4 Mart Cuma günü on binlerce Iraklı, Yeşil Bölge’ye girmiştir.  Göstericilerin tek talebi şöyle olmuştur: “Kahrolsun yozlaşmış hükümet! Temiz ve etkili bir teknokrat hükümet istiyoruz”. El Sadr, El Abadi'nin 2014 yılında kurduğu koalisyon hükümetinden desteğini çektiğini ifade etmiş ve hükümet görevden çekilene kadar protestoları artırmakla tehdit etmiştir. Sözünü yerine getirmek için kendisi ve binlerce taraftarı Yeşil Bölge’deki varlıklarını güçlendirmiştir. Bu, Irak'taki durumu çok kritik bir hale getirmiştir. Bağdat'ta farklı senaryolara ilişkin birçok endişe verici söylenti dolaşmaktadır. Bu senaryolar arasında silahlı Şii gruplar arasında bir çatışma olması ve 2006-2014 yılları arasında başbakanlık yapan, Davet partisi mensubu Nuri el-Maliki'ye bağlı subayların bir askeri darbe girişimi gerçekleştirme ihtimalleri bulunmaktadır. Aslında, Sadr'ın milislerinin Bağdat'tan çekilmemesi durumunda El Maliki grubu, silahlı taraftarlarına çatışma emri vermek zorunda kalacakları tehdidinde bulunmuştur. Nihayetinde, bu olaylar zinciri Başbakan Abadi'yi onaylanması beklenen yeni bir kabine oluşturmaya itmiştir.

El Sadr, hükümete karşı muhalif tutumunu daha yoğun bir biçimde hissettirmeden önce de her cuma gerçekleşen barışçıl toplantılar düzenlenmiştir. Bu toplantılar mezhebe dayalı, yozlaşmış ve din adamlarını temel alan hükümete son vermek ve sivil bir yönetim kurmak isteyen El Hirak El Madani isimli bir grup tarafından düzenlenmiştir. Sadr, son zamanlarda devam eden protestoların tarafında olduğunu ifade etmiş ve tüm Iraklıları protestolara katılmaya davet etmiştir. Bu durum büyüyerek El Abadi hükümetini ciddi anlamda tehdit edecek bir noktaya ulaşabilir. 

El Abadi'ye her gruptan karşı çıkanlar olmakla birlikte, pek çok insan kendisinin Irak'ı bu çok yönlü ve kritik ulusal krizden çıkarma görevine uygun olmadığını düşünmektedir. Hem Sünni Irak Ulusal Güçler İttifakı hem de Kürdistan İttifakı kendilerine danışılmadığı sürece hükümette yapılacak hiçbir değişikliği kabul etmeyeceklerini vurgulamıştır. Her iki grup da Irak Şii Birliği'nin mezhep ve etnik köken temsiline bağlı olmayan bir hükümet kurma bahanesiyle kendilerini iktidarın dışında bırakacaklarından endişelenmektedir. Bu nedenle El Abadi'nin durumu pek de iç açıcı değildir. Burada cevaplanması gereken soru, Irak'taki bu iki güçlü aktörden hangisinin El Abadi'nin ayağını kaydırmaya çalışıyor olduğudur: İranlılar mı yoksa Amerikalılar mı? Neden?

Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) gücü azaldıkça IŞİD'den sonraki Irak'ı kimin kontrol edeceği ve bu topraklara kimin hâkim olacağı konusunda ABD ve İran arasında bir rekabet olduğu görülmektedir. Bu rekabet, Irak Şiileri siyasi yelpazesindeki iki rakip kamp (İran'ın desteklediği Nuri el-Maliki taraftarları ve ABD'nin desteklediği Haydar El Abadi) arasındaki belirgin mücadelede kendini göstermeye başlamaktadır. İki kamp arasındaki çatışmanın bir süredir gizliden devam ettiği, ancak Irak'taki IŞİD tehdidinden dolayı su yüzüne çıkmadığı görülmektedir.

Hem El Abadi hem de El Maliki 1960'ların sonlarında kurulan İslami Davet partisine bağlıdır. Aynı İslam hareketinden gelmiş olmalarına rağmen, El Maliki ve El Abadi'nin geçmişleri oldukça farklıdır. Maliki, güney Irak'ın kırsal kesimindeki bir köyde yetişmiş, Suriye ve İran'da sürgün hayatı yaşamıştır. Kendisi herhangi bir yabancı dil konuşmamakta ve Batı'ya karşı derinden bir nefret ve şüphe duymaktadır. Abadi ise kentli ve daha kültürlüdür. El Abadi ile çalışan Amerikan diplomatlar da onun hakkında olumlu bakış açısına sahiptir. Ancak El Abadi Irak'ın yönetimi konusunda pek çok sorunla karşılaşmaktadır. Bunlardan başta geleni ise kendisinin kararsız yapısı ve Davet partisinin ağır otoriter ve mezhebe dayalı zihniyetidir.

İran ve ABD'nin El Abadi'ye bakış açıları:

El Abadi her zaman ABD yönetimi ile yakın olma ve birlikte çalışma konusunu şiddetle savunmuştur. Bu durumun aksine, El Maliki 2008 yılında gerçekleştirilen müzakereler ve "Güçlerin Statüsü Anlaşması"nın imzalanması sürecinde ABD'nin Irak'ta doğrudan varlık göstermesini engellemeye çalışmıştır. El Abadi, ABD'nin Irak'ta yeniden harekete geçmesinin, Irak hükümetinin askeri destek açısından İran'a daha az bağımlı hale getireceğini düşünmektedir. İranlılar başlangıçta El Abadi'nin El Maliki yerine geçmesine karşı çıkmıştır. Ancak Sistani, El Maliki'nin artık Irak'ı yönetemeyeceği konusunda ısrar edince onlar da kabul etmişlerdir.

El Abadi, İran'ın Irak üzerindeki himayesinden rahatsız olmaktadır. Kendisinin İran Devrim Muhafızları (Kudüs Gücü) Komutanı Kasım Süleymani ile de yakın ilişkileri olmadığı görülmektedir.

Marja'nın El Abadi'yi desteklemesi, güçlü düşmanları karşısında elindeki tek gerçek dayanaktır. Bu düşmanlar arasında özellikle de İranlıların desteklediği 70,000 güçlü Haşdi Şaabi'nin (Halk Yığınları) korumasında olan El Maliki bulunmaktadır. Sistani aynı zamanda İran rejimi ve İran’daki Ayetullah Ali Hamaney’in temsil ettiği Velayet-i Fakih'i destekleyen, Kum'da bulunan din adamları ile de çatışma içindedir. 

Ayrıca, İran'ın Irak'taki sert politikası pek çok Şii grubu yabancılaştırmıştır. Örneğin, Irak İslam Yüksek Konseyi “Davet” partisi ve Sadr hareketi İran’ın manipülasyonlarından dolayı iç bölünmeler yaşamıştır.

Son zamanlarda İran, El Abadi'nin ABD ile ilişkilerinin ilerlemesinden rahatsızlık duymuştur. ABD'nin de cesaretlendirmesiyle, El Abadi hükümeti büyük reformlar gerçekleştirecek bir teknokrat hükümeti kurmaya çalışmaktadır. İran yanlısı çevreler bunu Haşdi Şabi'yi ve kendilerini küçümseyecek bir girişim olarak görmektedir. El Abadi hükümeti Haşdi Şabi'yi Ramadi'nin Sünni bölgelerindeki mücadelelerin dışında tutmuştur ve Musul'da gerçekleşecek mücadele için de aynı şekilde davranmak niyetindedir. Bunun yerine, İranlılar El Maliki ve Haşdi Şabi lideri Hadi Alamiri ile çalışmaktadır. Bu durum, hükümetin reform programını riske atmıştır. Pek çok durumda, çoğunluk Sistani'nin söylediklerini İran'ın reformu engellemek için El Maliki ve Haşdi Şabi liderlerini desteklemesine yönelik bir protesto olarak görmüştür.

ABD, El Maliki'nin Bağdat'a geri dönme çabalarını durdurmak için Irak'ta daha aktif bir tutum sergilemezse El Abadi ülkeyi yönetmekte güçlük çekecektir. Yeni kabinenin ilanından beri karşılaştığı zorluklar da Irak'ta zaten arapsaçına dönmüş siyasi yapıda reform gerçekleştirmenin ne kadar zor olacağının diğer bir kanıtıdır.