Irak-Mısır Yakınlaşması ve Bölgesel Etkileri

Irak ve Mısır, son dönemlerde ikili iş birlikleri ve diplomatik bağlantılarda yakaladıkları yüksek ivmeyle dikkat çekmektedir. 13 Haziran 2023 tarihinde Kahire’ye ziyaret gerçekleştiren Irak Başbakanı Muhammed el-Sudani, son dört ay içerisinde ikinci kez Mısır’a gitmiştir. 2023 yılının Mart ayında da Mısır’a ziyarette bulunan Sudani, Bağdat-Kahire bağlarının güçlendirilmesinde etkili bir figür hâline gelmiştir.

Gerek Mısır gerekse Irak Ortadoğu coğrafyasının kilit ülkeleri olarak stratejik ehemmiyete sahiptir. Her iki ülke de jeopolitik ve jeostratejik açıdan bölge dengelerini etkileyecek kapasitededir. Irak, sahip olduğu enerji kaynaklarıyla öne çıkmasının yanı sıra diplomatik etkinliğini arttıran girişimlerde bulunmaktadır. Bağdat’ın, Suudi Arabistan-İran yakınlaşmasında oynadığı rol, bu anlamda güncel bir örnek oluşturmaktadır. Öte yandan Mısır ise bulunduğu konum itibarıyla bölgede etki oluşturan bir özelliğe sahiptir. Doğu Akdeniz-Levant bağlantısını sağlamanın yanı sıra enerji kaynakları ve bölgesel politikalardaki şekillendirici niteliğiyle de öne çıkmaktadır. Bununla birlikte söz konusu iki aktörün aralarındaki bağların güçlendirilmesi de bölgesel güvenliği ve Ortadoğu denklemini etkileyecek kapasitededir. Son yıllarda artan yakınlaşma, iktisadi, diplomatik ve kültürel iş birliğini güçlendirmekle birlikte genel anlamda uluslararası camiada özelde ise Ortadoğu’da her iki aktörün de görünürlüğünü arttırmaktadır.

Sudani’nin ziyareti sırasında Irak-Mısır Karma Yüksek Komitesi çalışmaları da gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda çeşitli alanlarda ikili iş birliğinin geliştirilmesine yönelik adımlar atılmıştır. İki ülkenin başbakanları, çeşitli sektörlerde 11 adet mutabakat zaptı imzalamıştır. Anlaşma yapılan kalemler arasında ekonomi, güvenlik, savunma ve turizm gibi alanlar bulunmaktadır. Örneğin, Dünya Ticaret Örgütüne katılım alanında iş birliğine yönelik mutabakat sağlanmıştır. Irak Merkez Bankası ile Mısır’daki Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme Ajansı arasında da iktisadi temelli bir iş birliği üzerinde anlaşılmıştır. Böylece küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomik büyüme sağlamaları amaçlanmaktadır. Bununla birlikte iki ülkeyi yakınlaştıran faktörlerden biri de diplomatik atılımlardır. Irak Dışişleri Bakanlığı Dış İlişkiler Enstitüsü ile Mısır Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Araştırmalar Enstitüsü arasında diplomatik eğitim ve deneyim paylaşımı alanlarında iş birliğine yönelik anlaşma sağlanmıştır.

Tüm bu iş birliklerinin Irak’a ekonomik gelir, ticaret alışverişi ve yatırım olarak dönmesi beklenebilir. Nitekim ikili ticaret hacmi yükselme eğilimindedir. Mısır Ticaret Bakanı Ahmad Samir, iki ülke arasındaki yıllık mevcut ticaret hacminin tahmini 500 milyon dolar civarında olduğunu belirtmiştir. Ulaşılabilecek kapasitenin ise bunun üzerinde olduğunu ifade etmiştir. Buradan da tarafların bu oranı arttırmak istediği anlaşılmaktadır. Mısır devlet istatistik kurumu CAPMAS da Mısır ile Irak arasındaki ticaret hacmi, 2022 yılında 540 milyon dolar değerinde olduğunu rapor etmiştir. Bir yıl öncesinde ise bu oranın bir milyar dolar olduğu kaydedilmiştir. Mısır’ın Irak’a ihracatı ise 2021’in ilk üç ayında, 124,1 milyon dolar iken 2022’nin ilk üç ayında 141,8 milyon dolara ulaşmıştır. Bu veriler doğrultusunda tarafların ikili ekonomik ilişkileri geliştirme iradesi izleme ihtimalinden söz edilebilir.

Bağdat ve Kahire arasındaki münasebetlerin gelişmesi aynı zamanda ikilinin geleceğine yönelik ipuçları da içermektedir. Yapılan mutabakatlar çerçevesinde, ilerleyen dönemlerde ikili ilişkilerin nasıl şekilleneceğine dair ortak bir çizgi belirlenebilir. Bu anlamda bugün kurulan yakınlığın, geleceğe yönelik bir yol haritası niteliğinde olduğunu ifade etmek mümkündür.

İkili İlişkilerin Bölgesel Denklemlere Yansımaları
Irak-Mısır münasebetlerinin güçlenmesi, aynı zamanda Ürdün’ün de içinde yer aldığı üçlü mekanizma kapsamındaki gelişmelere de sirayet etmektedir. Bu anlamda taraflar arasında stratejik iş birliği düzeyinde bir ilişki dinamiği görülmektedir. Karşılıklı olarak ortaklıkların geliştirilmesi ve derinleştirilmesinin bölgesel yansımaları da bu bölgesel bütünleşme faaliyetlerini kapsamaktadır. Bilindiği üzere üç ülke arasında “New Levant” projesi olarak yer edinen iş birliği, stratejik öneme sahiptir. Proje hem ilgili ülkeler arasında hem de bölgesel düzeyde siyasi, iktisadi etki oluşturmaktadır. Enerji ve elektrik mega projelerinden ekonomik güvenliğe ve üç ülke arasında serbest geçişe kadar çeşitli ortaklıkları içermektedir.

Bahse konu ortaklığın Doğu Akdeniz ülkelerini içerecek şekilde genişleme potansiyeline sahip olması ise Mısır-Irak yakınlaşmasının geleceğine yönelik işaretler içermektedir, denilebilir. Ancak tablonun göründüğü kadar kolay tamamlanamayacağı da söylenebilir. Üçlü arasında gelişmesi beklenen ortaklıklarda ve bölgesel gelişmelerde Levant coğrafyasının diğer aktörleri olan Lübnan ile Suriye belirleyici rol oynayabilir. Her iki ülkenin iç ve dış politik yapıları ve Suriye iç savaşının günümüze yansıyan etkileri, Kahire-Bağdat hattında öngörülen iş birliği mekanizmasının kolay işleyemeyeceğine işaret etmektedir. Tam anlamıyla bir Levant entegrasyonu için Suriye ve Lübnan’ın da dâhil olduğu bir iş birliği sistematiğine ihtiyaç duyulabilir. Dolayısıyla Levant gelişmelerinin, Irak-Mısır ortaklığını ileri seviyelere taşıma yolundaki zorlayıcı faktörler arasında yer aldığı ifade edilebilir.

Bununla birlikte Kahire ve Bağdat’ın 2020 yılında Ortak Yüksek Komite mekanizmasını yeniden aktive ettiğini hatırlamakta fayda var. Bu kapsamda iki ülkenin bölgesel entegrasyon ve iş birliğini arttırma çalışmalarına devam edeceği öngörülebilir. Bu kapsamda başka aktörlerin de dâhil olduğu bir iş birliği mekanizmasından söz edilebilir. Karar mekanizmalarının söylemleri ve atılan çeşitli adımlardan da anlaşıldığı üzere bu konuda KİK ülkeleri ve kurumsal bir aktör olarak KİK, Bağdat-Kahire ve Amman arasındaki ortaklıkta önemli bir figür hâline gelebilir. Örneğin, Irak makamları ülkeye yatırım çekmek için Körfez ülkelerine çeşitli çağrılarda bulunmaktadır. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Temmuz 2023 tarihinde Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Casim Muhammed al-Budeyvi ile yaptığı ortak basın toplantısında, Bağdat’ın yabancı yatırıma olan ihtiyacının altını çizmiştir. Hüseyin, “Körfez ülkelerinin şirketlerinin Irak’a yatırım yapmasının teşvik edilmesini savunuyoruz” ifadeleriyle ülkeye yönelik Körfez yatırımlarını arttırma gayretinde olduklarını ortaya koymuştur. Ürdün-Mısır-Irak ortaklığının, Irak üzerindeki İran etkisini azaltma amacına da hizmet ettiği düşünüldüğünde; KİK’le bağların derinleştirilmesine yönelik çabalar ve Irak’ın ihtiyaç duyduğu yatırımlar kapsamındaki çalışmaların yoğunlaşması beklenebilir. Bu durum da KİK’in Levant merkezli iş birliği mekanizmasındaki etkisini güçlendirebilir.

Öte yandan geliştirilen üçlü mekanizma ve Kahire-Bağdat bağlantısının Irak’ın bölgesel görünürlüğüne ve bölgedeki rolüne de katkı sunacağı söylenebilir. Nitekim Mısır da iş birliği temelli münasebetlerini çeşitlendirmektedir. Bu atmosferin yeni ortaklıkları ve güçlü bağlantıları derinleştireceği söylenebilir. Dolayısıyla bölgesel entegrasyon ve iş birliği dinamiklerinin güçlendirilmesi, ekonomik, siyasi, diplomatik ve ticari kapsamda yeni oluşumları beraberinde getirebilir. Aynı zamanda diplomatik düzeyde de öne çıkan bir süreç söz konusu olabilir. Bir başka husus olarak ise dış politika adımları noktasında, söz konusu aktörlerin aktif iş birliği adımlarının etkili sonuçlar doğuracağından bahsedilebilir. Türkiye-Mısır ilişkilerinde yaşanan olumlu gelişmeler, geleceğe yönelik adımları da şekillendirecek düzeydedir. Bağdat ve Kahire arasında yakalanan bu ivme de gerek bölge siyaseti gerekse bahse konu ülkelerin dış politika adımlarında belirleyici olacaktır denilebilir.

Irak’ın sahip olduğu enerji kaynakları ile Mısır’ın Irak’a yatırım potansiyeli, iki bölge ülkesini birbirine yaklaştırmaktadır. Nitekim Mısırlı yatırımcılardan oluşan heyetlerin Irak’a ziyarette bulunduğu ve çeşitli yatırım fırsatları değerlendirmeleri yaptığı bilinmektedir. Haziran ayında gerçekleşen Mısır-Irak İş Forumu’nda da Mısır’ın Irak’taki yatırımlarının 200 milyon dolar, Mısır’daki Irak yatırımlarının ise 500 milyon dolar olduğu dile getirilmiştir. Mısır’ın son zamanlarda geliştirdiği yapıcı ilişkiler, bölge ülkeleriyle münasebetlerinde yaşanan olumlu gelişmeler ve son olarak Türkiye-Mısır hattındaki olumlu seyir de karşılıklı bağları güçlendirme ve iş birliği temelinde ilerleme gayretlerini arttırmaktadır. Irak-KİK hattındaki yatırım adımları ve Irak-Türkiye ilişkilerinde yaşanan gelişmeler çerçevesinde iktisadi gelişmelerin de artarak devam etmesi beklenebilir.

Sonuç
Ortadoğu coğrafyası son dönemlerde çeşitli aktörler arasında cereyan eden uzlaşmalar, yeniden tesis edilen ilişkiler ve aktif diplomasiyle gündeme gelmektedir. Örneğin Katar, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte Taliban yönetimiyle dünya ülkeleri arasındaki bağlantıyı ve diyaloğu sağlayan bir diplomasi merkezine dönüşmüş vaziyettedir. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri Orta Asya ülkelerinin dış politikadaki aktif tutumları ve bağları geliştirme stratejilerinin de etkisiyle karşılıklı iş birliklerini güçlendirme eğilimindedir. İran ve Suudi Arabistan diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasına dair anlaşma imzalarken, Mısır ve Türkiye kanadında da olumlu gelişmeler öne çıkmıştır. Böylesi bir atmosferde Irak ve Mısır arasında artan yakınlaşma da her iki ülkeye, bölgesel politikalarda aktif olma, öne çıkma, bölgesel rollerini geliştirme noktasında fayda sağlamaktadır. Nitekim Riyad-Tahran yakınlaşmasında Irak da önemli rol oynamış ve görüşmelere ev sahipliği yapmıştır. Bu da Bağdat’ı diplomasi ve uzlaşma açısından bölgesel dengelerde belirleyici aktör konumuna getirmektedir.

Bu temelde Mısır-Irak yakınlaşmasının gelişmesini teşvik eden bir bölgesel atmosferin hâkim olduğu sonucuna varılabilir. Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği yeni koşullar, dünya siyasetindeki çok kutuplu-çok boyutlu ilişkiler ağı eğilimi, bölgesel entegrasyona yönelik adımların artması ve diplomatik bağları kuvvetlendiren hamleler de bu anlamda kolaylaştırıcı faktörler olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca birtakım zorlukların da var olduğu söylenebilir. Ancak ağırlıklı olarak iş birliğini derinleştirmeye yönelik bir yaklaşım bulunmakta, bu da bölgesel dengelerin çeşitli iş birliği olanaklarını arttırma arayışı çerçevesinde gelişmesine hizmet etmektedir.

Bölgesel ve küresel gelişmelerin oluşturduğu olumlu atmosfer temelinde ivme kazanan Irak-Mısır ilişkilerinin de gelişime açık olduğu görülmektedir. İkili bağların güçlendirilmesiyle birlikte ilerleyen dönemlerde KİK’in de bu yakınlaşmada ve iş birliği mekanizmasında rol oynayan bir aktör konumuna gelmesi beklenebilir. Nitekim ticari-iktisadi bağların geliştirilmesine yönelik irade ve bölgesel entegrasyon çabaları, KİK ülkelerinin etkinliğini arttıracak düzeyde ilerlemektedir. Bu noktada Bağdat ve Kahire’nin de KİK iş birliğiyle mevcut ortaklıkları güçlendirmesi söz konusu olabilir.