Irak’ta Ulusal Uzlaşı ve Musul Operasyonu

Bir kez daha ülkede ve yurtdışında bulunan Iraklı gruplar arasında Ulusal uzlaşı çabaları konusunda görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Şii bloğu Ulusal İttifak lideri Ammar El-Hekim son zamanlarda Ulusal uzlaşı için ayrıntılı bir proje geliştirildiğini belirtti. Bu projenin Iraklı tüm gruplarla yapılan yoğun ve yapıcı görüşmelerin bir sonucu olduğunu ve ilgili bölgesel yönetimlerin desteğini aldığını ifade etti. Dahası, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler de bu konuda rol sahibi olacaklardır. Projenin ayrıntıları, Musul Operasyonu’nu takiben, DAEŞ karşısında kazanılacak zaferin ilanının ardından açıklanacak.

Ancak, Irak'taki gerçekler iç ve dış etkenlerden dolayı Hekim'in düşündüğü gibi pek umut verici görünmemektedir. Ulusal uzlaşı El-Abadi hükümeti kurulduğu tarihte hükümet programının önemli bir kısmını oluşturuyor olmasına rağmen bugüne kadar bu konuda hiçbir somut adım atılmadı. Bu, kısmen siyasi partilerin uzlaşmaz çelişkili ideolojileri ve programlarından kaynaklanmaktadır. Bu sorun El-Abadi hükümetinin de bir parçası haline gelmiştir. Sünni Araplar Nuri El-Maliki hükümeti altında oldukları gibi hala marjinalize edilmiş ve yabancılaştırılmış durumdadır. Bu noktada, iki ay önce Sünni grupların kanunla ilgili endişeleri ve korkuları dikkate alınmaksızın Haşdi Şaabi yasasının Şiilerin ağırlıkta olduğu Irak Parlamentosu’ndan geçtiğini belirtmekte fayda var. Dahası, Şii gruplar Irak'ın geleceğiyle ilgili birçok konuda tek taraflı hareket etmektedir. Şii liderler ellerindeki güç ve devlet kaynaklarını Sünni grupları zayıflatmak ve Sünni saflarında daha fazla bölünmeye neden olmak için kullanmaktadır.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile olan ilişkiler de aynı derecede sıkıntılıdır. Bölgenin zengin hidrokarbon kaynaklarının kontrolü konusunda uzlaşma için ufukta en küçük bir ümit olmaksızın daha kötüye  gitmektedir. Ayrıca IKBY, Irak Anayasasının 140. maddesinin konusu olan Bağdat ve Erbil arasındaki "tartışmalı bölgeler" üzerindeki kontrol konusuna ilişkin somut adımlar atılmamasından ötürü hayal kırıklığına uğramış vaziyettedir. IKBY önderleri, referandumun ve Irak'tan ayrılmanın kaçınılmaz olduğunu ısrarla vurguluyorlar. Sonuç itibariyle, IKBY’nin söylemi artık ulusal uzlaşıyla ilgili değil; Irak'tan barışçıl bir şekilde nasıl ayrılınabileceği ve daha sonrasında nasıl iki iyi komşu olunacağıyla ilgilidir.

Ayrıca, Irak sahnesinin siyasi gözlemcileri, Musul Operasyonu’nun yürütülme şeklinin, Irak'ın birleşik bir devlet olarak kalması için bir ihtimal olup olmadığını belirleyeceği konusunda hem fikir görünmektedir. Operasyon dördüncü ayına girmekte ve Musul’un büyük bir kısmı Irak kuvvetleri ile ağırlıklı olarak Şii gruplardan oluşan İran yanlısı milis gruplarının hâkimiyetine geçmektedir. ABD önderliğindeki koalisyona ve Türkiye'ye, Musul'daki Irak kuvvetlerinin davranışlarının diğer Sünni Arap kasabalarındaki davranışlarından farklı olacağı yönünde pek çok söz verilmesine rağmen Musul'dan gelen güncel haberler verilen bu sözlerle çelişmektedir.

Irak Başbakanı Haydar El-Abadi, daha önce olduğu gibi bu savaşta da çoğunlukla İran tarafından eğitilmiş ve geçmişte Saddam rejimiyle savaşmak üzere İran tarafından kurulmuş silahlı Şii gruplarda görev almış Irak ordu komutanları karşısında güçsüz görünmektedir. Bu generallerden çoğu hala eski Başbakan Nuri El-Maliki'ye sempati duyumaktadır. Musul'daki savaşa öncülük eden terörle mücadele kuvvetleri ve Irak Ordusu’nun 9. Bölüğü geçtiğimiz dönemde Irak'ta bulunan ABD kuvvetleri tarafından eğitilmiş ve donatılmış olsa da, 2011'de ABD askerlerinin ülkeden ayrılmasının ardından El-Maliki, çoğu Sünni Arap ve Kürt subayı bu alaylardan uzaklaştırmayı başarmıştır. Bugün, Şii olmayan subay ve asker oranı Musul'da savaşan kuvvetlerin yüzde 5'inden daha azını teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu güçlerin kullandıkları araçların çoğunun üzerinde mezhepsel sloganlar yazması oldukça anlaşılabilir görünmektedir.

Dahası, El-Abadi ve eski ABD Başkanı Barack Obama, bölgedeki Sünni liderlere, bu savaşta Haşdi Şaabi birliklerinin kullanılmayacağına dair pek çok güvence vermiştir. Ancak yine de söz konusu birlikler ilk etapta Musul'un batı bölgelerinde kullanılmış ve mevcut durumda Telafer’e girmeleri planlanmaktadır. Ayrıca, Şii militanlardan oluşan gruplar, Sünni camilerin önünden geçerken mezhepsel sloganlar atarak ve DAEŞ tarafından tahrip edilen Hz. Yunus Türbesi’ne bayraklarını asarak Musul'un doğusundaki semtlere giriş yapmışlardır.

Son olarak, Musul Üniversitesi’ni ele geçiren güvenlik kuvvetleri halihazırda üniversitenin yönetim görevini Şii unsurlara vermiştir.Musul'da Şii hâkimiyeti konusunda endişeler oldukça yüksek durumdadır. Aynı zamanda, Ninova Muhafızlarının lideri Etil El-Nuceyfi ve güçleri, merkezi hükümet tarafından ihanet suçundan yargılanarak etkisiz hale getirilmişlerdir.

Musul'da olanları ve Musul'un doğusundaki Haşdi Şaabi birlikleri ile Mesut Barzani'nin Kürdistan Demokratik Partisine (KDP) sadık Peşmerge arasındaki son çatışmaları dikkate alırsak ulusal birliğe dair bir görüşme umutsuz görünmektedir.  Irak’ta otoriter Saddam Hüseyin'in çöküşünden bu yana çeşitli gruplarca yükselişte olan ayrılıkçılık artık her zamankinden daha güçlü konumdadır. Hekim, kısa süre içinde ulusal uzlaşı projesini başlatabilirse de Şii, Sünni ve Kürt gruplar kendilerine bakmaya ve yalnızca kendi çıkarlarını korumaya karar verebilirler, ki bu Irak'ın parçalanmasını önleme çabalarına yönelik büyük bir darbe olacaktır.