Irak Türkmen Cephesi’nin 25 Yılı ve Türkmen Davası

24 Nisan 1995’te Erbil’de kurulan Irak Türkmen Cephesi (ITC), Irak’taki Türkmen davasının yürütücü gücü olarak 25 yıldır Irak Türkmenlerinin siyasi, ekonomik ve toplumsal alanda meşru haklarını savunmuş, bu hakların elde edilmesi için önemli mücadeleler ortaya koymuştur. Irak’taki Türkmenlerin en önemli temsilcisi konumunda olan Irak Türkmen Cephesinin 4-7 Ekim 1997’de düzenlediği ilk kurultayında 30 kişilik Türkmen Şurası üyeleri, yönetim kurulu ve başkanı seçilmiş, Türkmen siyasi tarihi adına en önemli adımlardan biri atılmıştır. ITC, 25 yıllık tarihinde altı kurultay yapmış ve yedi başkan değiştirmiştir. Halihazırda ITC Başkanı olan Erşat Salihi, bu görevi Mart 2011’de ITC’nin önceki başkanı olan Saadettin Ergeç’ten devralmıştır. Son olarak Ağustos 2017’de düzenlenen kurultayda tekrar başkan seçilen Salihi, 2011’den bu yana dokuz yıldır ITC’nin başkanlığını yapmaktadır.

2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesi ile birlikte Türkmenler için de Irak’ta yeni bir döneme kapı aralanmıştır. 2003 yılında genel merkezini Erbil’den Kerkük’e taşıyan ITC, tüzüğünde de belirtildiği üzere ‘Türkmenlerin merkezi’ olarak kabul edilen Irak’ta Üçüncü Kurultayı’nı düzenlemiştir. 2003 öncesinde Araplaştırma, 2003 sonrasında ise Kürtleştirme politikaları ile karşı karşıya kalan Kerkük’te ITC’nin ortaya koyduğu faaliyetler, bölgedeki Türkmen varlığının sürdürülebilmesinde son derece önemli bir rol oynamıştır. Türkmen siyasetinin yürütücü gücü olan ITC, Irak siyasetinde Türkmenler adına temsil kabiliyetine sahip ve en yaygın siyasi kuruluş olmuştur. 2010 yılında yapılan seçimlerde Iyad Allavi başkanlığındaki Irakiye Listesi ile birlikle yaptığı koalisyon sonucu aldığı 127 bin oy ile 5 milletvekili çıkarmıştır. Seçim sonuçları ile birlikte 2010 yılında Nuri Maliki’nin kurduğu hükümette, 2003 sonrasında ilk kez hükümette yer almış ve ITC Musul Milletvekili İzzet Devle Tarım Bakanı olurken, ITC’den diğer bir isim Turhan Müftü ise Vilayetlerden Sorumlu Devlet Bakanı olarak kabinede yer almıştır.

2014 yılında IŞİD’in Irak’ta güçlenmesi ve ülkenin üçte birini kontrol altına alması ile beraberinde getirdiği yıkımlardan en çok etkilenen etnik gruplardan biri Türkmenler olmuştur. Bu dönemde Musul, Kerkük, Selahattin ve Diyala vilayetlerinde Türkmenlerin yaşadığı çoğu bölge IŞİD kontrolü altına girmiş ve bu bölgeler örgütün getirdiği zulmü acı şekilde tecrübe etmiştir. Terörün getirmiş olduğu zulüm altında çok sayıda Türkmen hayatını kaybederken, bölgede bulunan Türkmen halkın çoğu yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalmıştır. Örgütün kontrol altına aldığı Türkmen bölgelerinin gerek alt gerek üst yapısı büyük ölçüde tahrip edilmiştir. ITC, IŞİD’in zulmünün Türkmen bölgelerinde en yoğun hissedildiği bu dönemde siyasetçileri ve teşkilat kademesindeki il ve daire başkanlıkları ile Irak Türkmenleri için önemli bir mücadele ortaya koymuştur. Bu dönemde her ne kadar Batı merkezli uluslararası medya IŞİD zulmü altında mücadele veren Türkmenleri görmezden gelse de, Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin kamuoyuna Irak’ın ve Irak Türkmenlerinin mevcut durumunun aktarılması hususunda ITC kadrolarının ciddi katkıları olmuştur. Diğer yandan 2016-2017 yıllarında Irak güvenlik güçleri tarafından IŞİD’e karşı düzenlenen operasyonlarda Türkmenlerin oluşturduğu silahlı güçler de ön saflarda yer almıştır. Bu süreç içerisinde ITC, bilhassa siyasileri aracılığıyla güvenlik güçleri ile yerel ve merkezi yönetim arasındaki koordinasyonu sağlamada önemli girişimlerde bulunmuştur.

ITC’nin yakın tarihte Irak’taki Türkmen nüfusun en önemli temsilcilerinden biri olarak ortaya koyduğu mücadelenin somut örneklerinden birini 2017’deki bağımsızlık referandumu süreci oluşturmaktadır. IKBY’nin Kerkük’ü de kapsayacak şekilde hukuki meşruiyetten yoksun bir bağımsızlık referandumu girişiminde bulunması sonrası bölgede bu adımın karşısında en güçlü duruşu sergileyen partilerden biri ITC olmuştur. Bu anlamda gerek Kerkük gerek Erbil’deki siyasiler ve teşkilatlar vasıtasıyla söz konusu referanduma yönelik önemli bir direnç ortaya konulmuştur.

Irak’ta hükümet kurma sürecinin hız kazandığı son günlerde de ITC’nin Irak siyasetinde Türkmenlerin en önemli temsilcisi olduğu tekrar anlaşılmıştır. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Mustafa Kazimi’nin görevlendirme toplantısına, Irak Parlamentosu’ndaki Türkmenleri temsilen ITC Başkanı Erşat Salihi’nin çağrılması bunun somut bir göstergesi olmuştur. Bahse konu diğer somut gösterge ise, Kazimi’nin hükümeti kurma sürecinde siyasi kanatlar ile gerçekleştirdiği görüşmeler kapsamında Türkmenleri temsilen ITC milletvekilleri ile görüşme talebi olmuştur. Bu somut göstergeler, protestolar sonrasında önemli bir eşikte olan Irak siyasetinde ITC’nin Türkmenleri temsilinde sahip olduğu önemi göstermiştir.

Uzun yıllardır kurulan kabinelerde Türkmenlere bakanlık verilmemesi, Türkmenlerin ve Türkmen bölgelerinin sorunlarına somut çözümler üretilememesinin önemli nedenlerinden biri olmuştur. Türkmenlerin sorun ve talepleri parlamentoda Türkmen milletvekilleri tarafından dile getiriliyor olsa da bunun hükümetin karar alma sürecine yansımadığı Türkmen siyasilerce sıklıkla dillendirilmektedir. Bu kapsamda Türkmenlerin Irak’taki yeni hükümetin kurulması sürecinde birincil talepleri Türkmenlerin kabinede temsil edilmesi olmaktadır.

Bilhassa 2017 sonrası dönem göz önüne alındığında, Irak Türkmenlerini ve Türkmen bölgelerini yakından ilgilendiren halen pek çok meselenin mevcut olduğu görülmektedir. Söz konusu meselelerden birini IŞİD sonrası dönemde Türkmen bölgelerinin imarı oluşturmaktadır. Musul’a bağlı Telafer ilçesi ile İyaziye Nahiyesi, Kerkük’e bağlı Tazehurmatu Nahiyesi ve Beşir Köyü; Selahattin’e bağlı Tuzhurmatu ve Amirli ilçesi ile bu vilayetlerde bulunan diğer çok sayıda Türkmen bölgesinin IŞİD sonrasında imarı hala tamamlanamazken, buralardan göç eden Türkmen nüfusun dönüşü de tam olarak sağlanamamıştır. Diğer yandan her ne kadar IŞİD, Irak’taki alan hakimiyetini kaybetmiş olsa da bugün halen Kerkük, Selahattin ve Diyala gibi Türkmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı vilayetlerde varlığını sürdürmekte, özellikle 2019’un ikinci yarısından itibaren örgütün saldırı kapasitesini önemli ölçüde arttırdığı izlenmektedir. Dolayısıyla Irak’taki Türkmen bölgelerinin yeniden inşasının hala tamamlanamadığı ve Türkmen nüfusun üzerinde IŞİD militanlarının yarattığı tehdidin tam anlamıyla kaldırılamadığı gözlemlenmektedir.

Öte yandan Türkmenler için diğer önemli meselelerden birini 2005’ten bu yana çözüme kavuşturulamamış olan ‘tartışmalı bölgeler’ hususu oluşturmaktadır. Musul, Kerkük, Selahaddin ve Diyala vilayetlerinin ilçelerinden oluşan tartışmalı bölgelerden 2017’de Irak ordusunun gerçekleştirdiği operasyon neticesinde çekilerek bölgenin idari ve güvenlik kontrolünü merkezi hükümete bırakan IKBY’nin önümüzdeki dönemde bu bölgelere geri dönebilmek için belli politikaları takip edebileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle yeni kurulacak hükümetin konuya ilişkin tutumu da yeni dönemde tartışmalı bölgelerin geleceğine dair belirleyici faktörlerden biri olacaktır. Dolayısıyla Türkmen nüfusun yoğun olarak yaşadığı tartışmalı bölgelerin, gelecek dönemde Irak siyasetinde önemli gündem maddelerinden biri olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu anlamda tartışmalı bölgelerde yoğun bir nüfusa sahip Türkmenlerin hassasiyetlerinin, bu bölgelerin geleceğine dair ortaya konacak girişimlerde dikkate alınması gerektiği unutulmamalıdır.