İsrail’de Yaşanan Hükûmet Krizi Filistin Halkını Derinden Etkiliyor

İsrail'de son olarak 23 Mart 2021 tarihinde yapılan erken genel seçim sonrasında, İsrail Merkez Seçim Komisyonu tarafından paylaşılan sonuçlarda Başbakan Benyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nin seçimlerden 30 milletvekili çıkardığı ilan edilmişti. Likud’dan sonra en çok milletvekili çıkaran Yesh Atid Partisi 17 milletvekili çıkarmış, Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden Şas Partisi 9 sandalyeyle üçüncü olurken, 9 Nisan 2019 seçimlerinde İsrail’in en büyük rakibi olan eski Savunma Bakanı Benny Gantz'ın başını çektiği Mavi-Beyaz ittifakı 8, Yamina, İsrail Evimiz, İşçi Partisi ve Birleşik Tevrat Partilerinin ise yedişer milletvekili çıkardığı ilan edilmişti. Ayrıca Gideon Saar liderliğindeki Yeni Umut, sol blokta yer alan Meretz ve aşırı sağ görüşleriyle öne çıkan Dinî Siyonizm Partisi altışar milletvekiliyle meclise girmişti. Seçimler sonrasında Likud lideri Netanyahu, Şas, Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Dinî Siyonizm partileri tarafından desteklenmesine rağmen 52 milletvekilinde kalarak hükûmet kurmak için gerekli olan 61 milletvekiline ulaşamamıştı. İsrail vatandaşı Filistinlileri temsil eden diğer oluşum Birleşik Arap Listesi ise 4 milletvekili çıkarmayı başarmıştır.[1]

Son seçim, Netanyahu'nun hâlen İsrailli seçmenin oylarının çoğunu aldığını gösterse de Netanyahu yanlısı cephedeki bölünmeler koalisyon hükûmeti kurmanın nasıl mümkün olacağına dair sorular akla getirmekteydi. Bu konuda Netanyahu’nun, Birleşik Arap Listesi (Ra’am) ile görüşmelerde bulunması beklenmiş ve mevcut boşluğu bahsi geçen partinin yardımıyla kapatmayı düşündüğü görüşleri ifade edilmiştir. Fakat süreç içerisinde Netanyahu'nun mevcut müttefikleri Şas, Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Dinî Siyonizm tarafından böyle bir koalisyonun gerçekleşmesine karşı oldukları konusunda sıklıkla uyarılar gelmiştir. Bu bağlamda Dinî Siyonizm lideri Betzalel Smotrich, Ra’am tarafından desteklenen bir koalisyonun ortağı olmayacağına dair birtakım açıklamalarda bulunmuştur. Smotrich tarafından yapılan açıklamalarda Netanyahu’nun Ra’am Partisi’nden destek almak konusunda ortaya koyduğu çabaların sonuçsuz kalacağı ve dolayısıyla sürecin Netanyahu tarafından kötü bir şekilde yönetildiğine dair eleştiriler gelmiştir.[2] Bu açıklamalar, Netanyahu’nun hükûmeti kurmak konusunda başarılı bir sonuca ulaşmasının hayli zor olduğuna işaret etmiştir.   Smotrich tarafından Netanyahu’ya karşı bu yönde mesajlar gönderilmekle beraber, medyaya Ra'am Partisi’nin süreç içerisinde olası bir koalisyon kurulması durumunda neler talep ettiğine dair birtakım haberler yansımıştır. Bu haberlere göre, Arap toplumunda suçla mücadele konusunda bir bütçe ayrılması; Müslüman nüfusun yaşadığı yerlerde imar faaliyetlerini engelleyen Kaminitz Yasası’nın iptali; yerel belediyelerin yetkisinin genişletilmesi, Arap yerleşim bölgelerinde daha fazla inşaat izni verilmesi ve kamu hizmeti sektöründe Arap çalışanların sayısının artırılması gibi maddeler yer almaktaydı. Netanyahu’nun Ra’am ile koalisyona gitmesi ihtimaline dair söylemler kamuoyunu meşgul etmeye devam ederken, Dinî Siyonizm Partisi lideri Smotrich,  Ra’am ile koalisyon kurulması durumunda Netanyahu’nun koalisyonu kurmak için elde edeceği taktik bir zaferin İsrail sağı açısından önemli bir dönüm noktası olacağına ve bunun gerek kısa gerekse uzun vadede büyük stratejik bir yenilgi anlamına geleceğine işaret etmiştir. Bu şekilde başlayacak bir sürecin, ilerleyen dönemlerde Siyonist olmayan ve hatta Siyonizm karşıtı partilerle siyasi ittifakları meşrulaştıracağına dair iddialar ortaya konulmaktaydı. [3]

Netanyahu’nun kendisine verilen hükûmet kurma görevini başarılı bir şekilde yürütememesi sonrasında hükûmet kurma görevi İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin tarafından Yeş Atid Partisi lideri Yair Lapid’e verilmiştir. Mevcut tıkanma nedeniyle Lapid her ne kadar sağ-sol-merkez unsurları içeren bir hükûmet kurulmasının gerekliliğine işaret etse de hükûmet kurma konusunda Netanyahu’ya benzer şekilde kolay bir tablo ile karşı karşıya değildir.[4] Netanyahu karşıtı blokun Netanyahu karşıtlığı dışında fazla bir ortak noktaya sahip olmaması nedeniyle koalisyon çalışmalarının tekrar çıkmaza girmesi olasılığı mevcudiyetini korumaktadır.

Netanyahu’nun İsrail’i İçin İşgali Araçsallaştırmak: Mescid-i Aksa’da Neler Oluyor?
İsrail, uluslararası alanda son dönemlerde bir taraftan iç siyaset bağlamında devam eden koalisyon çalışmalarıyla diğer taraftan Kudüs’te yaşanan son gelişmeler üzerinden gündem olmaya devam etmiştir. Bu bağlamda Filistinliler ve İsrail güvenlik güçleri arasında yaşanan karşıtlık durumları Mayıs 2021 Kudüs Günü bağlamında yeni bir boyuta ulaşmıştır. İsrail'de bazı gruplar, İbrani takvimine göre İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal ettiği 1967 Altı Gün Savaşı’nın yıl dönümünü Kudüs Günü olarak kutlamaktadır. Bu sene 9-10 Mayıs tarihine denk gelen Kudüs Günü’nde ülkede yaşayan aşırı sağcı Yahudi gruplar Müslümanlar için kutsal olan Mescid-i Aksa’ya doğru bir yürüyüş ve eylem hareketi içerisinde bulunmaktaydılar. Bölgede yaşayan Müslümanlar tarafından provokatif bir eylem olarak değerlendirilen bu durum, geçtiğimiz iki hafta içerisinde Mescid-i Aksa’da yaşanan gelişmelerin temel sebeplerinden biri olmuştur. Kudüs Günü’nün bu sene Müslümanlar tarafından kutsal bir ay olduğuna inanılan ramazan ayına denk gelmesi Filistinlilerin Yahudi grupların eylemlerine karşı daha hassas olması ve bu yürüyüş ve eylemlere karşı önlemler alınması ile sonuçlanmıştır.  Daha önce 2000 yılında Ariel Şaron’un provokatif bir şekilde yapmış olduğu Mescid-i Aksa baskınında da görüldüğü gibi Mescid-i Aksa meselesi İsrail siyasetinin aktörleri tarafından iç siyaset bağlamında mütemadiyen araçsallaştırılmaktadır.

Yaşanan gerginliğin bir diğer sebebi ise İsrail tarafından Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah bölgesinde yaşayan Filistinli ailelere karşı ortaya koyduğu eylemler olmuştur. Bahsi geçen Filistinli aileler evlerini 1967 öncesinde bölgeyi kontrol eden Ürdünlü yetkililerden satın aldıklarını ifade ederken, İsrailliler tarafından bu evlerin 1948'de yaşanan savaş sonrasında Filistinlilerce işgal edildiği savunulmaktadır. Bu arka plan ile Ocak 2021 tarihinde mahkeme tarafından hâlihazırda onlarca Filistinlinin yaşadığı evlerin aslında Yahudilere ait olduğuna ve bu nedenle boşaltılması gerektiğine dair son karar verilmişti. Fakat bahsi geçen ailelerin bir üst mahkemeye yapığı temyiz başvurusu sonrası duruşmanın tekrar edilmesi söz konusu olmuştu.  Son süreçte Kudüs Günü yürüyüşüne denk gelen duruşma sonrasında Filistinli ailelerin bu evleri tahliye etmesi beklenmekteydi. Bu durum Filistinliler ve İsrailliler arasında tartışmalar yaşanmasına sebebiyet vererek bölgede zaten var olan gerginliği daha da artırmıştır.

Son olarak yaşanan son gelişmeleri 22 Mayıs 2021 tarihinde yapılması planlanmış olan Filistin seçimleri üzerinden okumak da mümkündür.  Filistin yönetimi tarafından İsrail işgali altındaki Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs'te 22 Mayıs 2021 tarihindeki parlamento seçimlerini 31 Temmuz 2021 tarihinde yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinin takip etmesi beklenmekteydi. 2006 yılında yapılan son seçimlerde Doğu Kudüs dâhil tüm Filistin bölgelerinde oy kullanma işlemi gerçekleştirilmiş ve bu nedenle yeni süreçte Doğu Kudüs'te de seçimlerin yapılabilmesi için İsrail makamlarına başvuruda bulunulmuştu. İsrail tarafından başvurulara yanıt verilmemesi sonucunda, Doğu Kudüs'te yaşayan 400 bin civarındaki Filistin vatandaşının seçime katılması engellenmiş ve bu durumun bir sonucu olarak Filistin yönetimi seçimlerin ertelendiğini duyurmak zorunda kalmıştır. Uluslararası kamuoyunda İsrail’in ulusal imajını zedeleyen bu durum, aynı zamanda Filistinliler ve İsrail arasında yeni bir gerilim konusu olarak ortaya çıkmıştır.

Yaşanan tüm bu gelişmelerin İsrail’de yaşanan seçim süreci bağlamında değerlendirilmesi önem arz etmektedir. İsrail’de hâlihazırda yaşanan siyasi istikrarsızlığa rağmen 2009 yılından beri Netanyahu liderliğinde yönetilen İsrail’de, sağ grupların giderek güçlenmesi ve parlamentodaki temsil güçlerinin artırması bölgede yaşanan gerilimleri giderek artırmaktadır. Netanyahu liderliğindeki sağ kanat aktör ve politikacılar, yeni bir hükûmet kurulma süreci içerisinde bulunan İsrail’in gündemini Filistin’le alakalı meseleler üzerinden meşgul ederek sabote etmeye çalışmaktadır. Şeyh Cerrah ve Mescid-i Aksa'daki baskınlar üzerinden provoke edici bir tutum ortaya koyan bu aktörler oluşacak kaotik ortam sayesinde iki temel amaca ulaşmaya çalışmaktadır. Bunlardan ilki, İsrail’in Filistinlilere dönük politikalarının bugüne kadar devam ettiği şekliyle İsrail lehine sürmesinin sağlanması diğeri ise daha çoğulcu bir hükûmet kurma gayreti içerisinde olan Lapid önderliğinde devam eden hükûmet kurma çalışmalarının sekteye uğratılması ve İsrail’i mevcut politikalarından uzaklaştıracak olası bir hükûmetin kurulmasının engellenmeye çalışılmasıdır.

 


[1] Haaretz, Israel Election Results: Lapid Calls on anti-Netanyahu Parties to Endorse Him for PM as Sa’ar Pushes Joint Effort,  30 March 2021.

[2] The Times of Israel, Netanyahu’s reputation for reneging on promises hobbles coalition talks, 16.04.2021.

[3] The Times of Israel, Netanyahu’s reputation for reneging on promises hobbles coalition talks, 16.04.2021.

[4] New York Times, Netanyahu Fails to Form New Israeli Government, Prolonging Deadlock,  04.05.2021.