Nijerya’da Artan Boko Haram Hareketliliği ve Olası Sonuçları

Nijerya orijinli Boko Haram’ın, özellikle Nijer, Nijerya, Kamerun ve Çad coğrafyasında aktif profil sergilediği görülürken örgüt, son yıllarda IŞİD ile bağlantısı nedeniyle hem kendisini hem de içinde bulunduğu bölgeyi küresel terörle mücadelenin odağına oturtmuştur. Asıl adı “Davet, Cihad ve Tebliğ İçin Ehli Sünnet Cemaati” (kısaca Nijerya Talibanı veya Yusufiye) olan örgüt, esas olarak Batı kaynaklı eğitime, dinî temelli muhalefetinden hareketle Hausa dilinde “Batılı/Latince Eğitim Yasak” manasına gelen Boko Haram ismiyle anılmaktadır. Nijerya’nın kişi başı gelir açısından, özellikle İbrahim Babangida (1986-1993) döneminde uygulanan IMF programının tarıma verdiği zararın sonucu olarak, en geride yer alan kuzey bölgesinde kök salan örgütün ana güç merkezleri Yobe ve Borno’dur. Yobe, örgüt lideri Muhammed Yusuf’un doğum yeri olması ve 2003 yılında polise yönelik ilk saldırıların burada gerçekleşmiş olması itibarıyla örgüt için ayrı bir öneme sahiptir. Kano ve Bauchi ise örgütün beslendiği diğer önemli merkezlerdir. 1990’larda ülkede Körfez petrodolarlarıyla beslenen Selefi-Vahhabi düşünce, örgütün ortaya çıkışında önemli rol oynamıştır. Örgütün bir yandan ilk dönem kadrolarının bir kısmının yetiştiği, öte yandan ise örgütün tepkisel olarak ortaya çıkmasına da sebep olan önemli aktörlerden biri de İran destekli İbrahim el-Zakzaki önderliğindeki Şii Nijerya İslam Hareketi’dir. Dolayısıyla temelde Nijerya’da Boko Haram’ın kökleşmesinde en önemli uluslararası faktörlerden birinin de Suudi Arabistan ve İran arasında kendi dinî yorumlarını sınırları ötesinde yayma ve bu vesileyle temsilciler (proxy) elde etme çabası olduğunu söylemek mümkündür.

2000’lerin başından itibaren artan biçimde hareketlilik gösteren örgüt, “Nijerya Talibanı” ya da “Siyah Taliban” olarak da adlandırılmıştır. Örgüt tarihindeki en önemli kırılma, Nijerya güvenlik güçlerinin 2009’daki örgüte karşı yoğun operasyon süreci ve bunun neticesinde 800 Boko Haram mensubunun öldürülmesi sürecidir. Bu operasyon ve takip eden tutukluluk süreçlerinde 2006-2008 arası terörizm suçlamalarıyla yargılanmış ancak hapse mahkûm edilmemiş olan örgüt lideri Muhammed Yusuf, örgütün finansal kaynağı olarak değerlendirilen Buji Foi ve Muhammed Yusuf’un, örgütle bağlantısı olup olmadığına dair farklı görüşler bulunan kayınpederi el-Hacı Baba Fugu Mohammed de hayatını kaybetmiştir.

Özellikle bu üç ismin güvenlik güçleri elindeyken ve hukuksuz biçimde öldürülmesi, hareketin sonraki lideri Ebubekir Şekau elinde çok daha agresif bir çizgiyi benimsemesine neden olmuştur. Muhammed Yusuf’un öldürülmesine dair videoların da online olarak ve sızdırıldığına dair ifadelere karşın yaygın kanaate göre bilinçli olarak yayılması da bu “intikam” ve dolayısıyla artan aktivizm dönemini tetiklemiştir. 2010 yılında gerçekleştirilen Jos ve Maiduguri saldırılarıyla başlayan “intikam” döneminde en önemli eylemlerden biri aynı yıl içerisinde Bauchi Hapishanesi’ne saldırılarak 700 kadar mahkûmun serbest bırakılmasıdır ki bu eylem IŞİD’in özellikle Irak’taki yükseliş döneminde gerçekleştirdiği hapishane baskınlarını anımsatmaktadır. Şekau’yla birlikte örgütün kapasitesinin de arttığı, bunun hem el-Kaide veya ilintili yapılardan gelen fonlar hem de aynı kaynaktan sağlanan know-how’la ilgili olduğu değerlendirilmektedir. 2011 sonrası saldırıların etki alanı, hedefleri ve yöntemleri de bu kapasite artışını gösterir niteliktedir. 2011’de Abuja’daki BM binasına gerçekleştirilen araçlı intihar saldırısı örgütün o tarihe kadar uluslararası arenada en çok ses getiren saldırısı olmuştur. Öte yandan, örgüt özellikle 2012 sonrasında insan kaçırmayı en sık kullandığı taktiklerden biri hâline getirmiştir. Bu kapsamda örgüt, Afrika’da hem terörizmin hem de terörle mücadelenin bir unsuru olarak sıkça karşımıza çıkan kadın ve çocukların kaçırılmasıyla da özdeşleşmiştir. Boko Haram, 2014 yılında gerçekleştirdiği toplu kaçırma eylemi sonrasında dünya kamuoyunda tanınır hâle gelmiş, uluslararası bir kampanya ile kaçırılan 276 kız çocuğunun serbest bırakılması sağlanmaya çalışılmıştır. Kaçırma hadisesi Nijerya’nın Chibok kasabasında gerçekleştiği için bu kızlar Chibok Kızları olarak anılmış ve hâlen kaçırılan 100’den fazla öğrenci kurtarılamamıştır. Örgüt ise bu yönteme başvurmasının sebebinin örgüt mensuplarının Nijerya güvenlik güçlerince kaçırılan eşleri ve çocukları olduğunu ifade etmiş, böylelikle daha çok Sahraaltı’nda karşımıza terörle mücadele bağlamında sıkça çıkan hukuki sınırların aşınması gerçeğinin de bu örnekle altı çizilmiştir. 2015 sonrası Muhammadu Buhari yönetiminde Nijerya merkezli olarak bölgesel terörle mücadele zemini güçlendirilmişse de Boko Haram varlığını sürdürmeye ve geliştirmeye devam etmiştir.

Chibok Kızları hadisesi ile küresel anlamda tanınırlık kazanan Boko Haram, 2015 Mart’ta IŞİD’e bağlılığını ilan etmesinin ardından ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı küresel koalisyonun radarına daha ciddi biçimde girmiştir. 2009’dan bu yana gerçekleştirdiği saldırılarda 20 binden fazla insanın hayatını kaybettiği değerlendirilen örgüte yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda 2015 sonrası dönemde bir artış görülmüş, Benin, Kamerun, Çad, Nijer ve Nijerya’nın askerî hamlelerine 2016-2017 yıllarında Obama yönetimi Kamerun’a 300 asker göndererek ve Nijer’deki varlığını güçlendirerek destek vermiştir. Örgütün 2020 Aralık ayında IŞİD tarafından üstlenilen Burkina Faso’da 7 asker ve 35 sivilin hayatını kaybettiği askerî üs saldırısında ve 11 sivil Hristiyan’ın Nijerya’da infaz edilmesi eylemlerinde önemli rolü olduğu değerlendirilmiş, Aralık 2020’de Nijerya’da 40 çocuğun kaçırılması örgüt tarafından gerçekliği tartışmalı da olsa üstlenilmiştir. Nijerya’da son 10 yıllık süreç içerisinde en etkin dönemini 2020 yılında yaşayan Boko Haram, 2021 yılına da saldırılarına devam etmiş, sivil ve asker yüzlerce ölüme neden olmuştur.

Yılın ilk günlerinden itibaren başlayan Boko Haram saldırıları, 11 Ocak günü şiddetlenerek 5 Nijerya ordusu askerinin ölümüne ve 17’sinin yaralanmasına sebep olmuştur. Boko Haram’ın en etkili olduğu eyaletlerden olan Borno’da yaşanan çatışmalarda aynı zamanda 6 örgüt mensubu öldürülmüştür. Boko Haram’ın kullandığı bir diğer saldırı yöntemi de kara mayınları döşemek olup 14 Ocak’ta Nijerya ordusu askerlerinin Borno eyaleti Chibok’ta bu mayınlara basmaları üzerine 5 asker hayatını kaybetmiştir. 19 Şubat’ta Boko Haram’ın Borno eyaleti Dikwa’da sivil hedeflere yönelik gerçekleştirdiği saldırıda en az 20 sivil hayatını kaybetmiştir. Boko Haram yıllar içerisinde envanterini genişletmiş ve farklı saldırı yöntemleri geliştirmeye devam etmiştir. Bununla bağlantılı olarak saldırganların kayıplarını azaltan ama silahlı saldırılara göre çok daha fazla ölüme neden olan roketatarlı saldırılar da bu yöntemlerden birisi olarak öne çıkmıştır. 23 Şubat günü Borno eyaleti Maiduguri’de Boko Haram tarafından gerçekleştirilen roketatarlı saldırıda 10 kişi hayatını kaybetmiş ve en az 50 kişi yaralanmıştır. Nijerya, BM Çocuk Fonu (UNICEF) verilerine göre 13,2 milyon çocuk ile en fazla çocuğun okula gidemediği ülkelerden birisi konumunda bulunmaktadır. Bu durumun birçok nedeni olmakla birlikte terörizm bu nedenlerin başta gelenlerinden birisi olarak görülmektedir. Nijerya’da yukarıda bahsedildiği üzere kadın ve çocuk kaçırma bir terör faaliyeti olarak yaygın biçimde kullanılmaktadır. Boko Haram, her ne kadar tüm kaçırma hadiselerini üstlenmese de bu olaylarla bağlantısı olduğu eski militanlarından alınan bilgiler doğrultusunda bilinmektedir. Boko Haram, yerel haydutlarla iş birliği yaparak veya doğrudan kendi planlaması ile toplu kaçırmalar gerçekleştirmekte, bu kaçırmalardan fidye, örgüte eleman temini ve benzeri menfaatler sağlamakta ama çok daha önemlisi güvenlik güçlerinin dikkatini dağıtarak kendisine nefes alacak alan açmayı hedeflemektedir. 2021 yılında şu ana kadar gerçekleştirilen en büyük kaçırma olayı ise şubat ayı sonunda gerçekleşmiş ve ülkenin kuzeydoğusundaki Zamfara eyaletindeki bir ortaokuldan tek seferde 279 kız çocuğu kaçırılmıştır. Ülkede sıklıkla görülen insan kaçırma hadiseleri nedeniyle aileler ve yetkililer çocukları okula gönderme konusunda bir yandan eğitimin devam etmesi diğer yandan çocukların kaçırılma riski arasında sıkışmış ve ülkenin kuzeyindeki 6 eyalette toplam 618 okul kaçırılma korkusu ile kapatılmıştır. 1 Mart 2021’de ülkenin kuzeydoğusundaki Dikwa’da Birleşmiş Milletler’e ait bir tesise düzenlenen saldırıda 25 BM insani yardım görevlisi tuzağa düşürülmüş, tesisi korumak için kurulan askerî kampa rastgele ateş edilmiştir. Saldırıda insani yardım merkezi tamamen kullanılamaz hâle getirilmiştir. 11 Mart’ta ise Boko Haram militanları bu kez Borno eyaletinde görevli Civilian Joint Task Force (CJTF) görevlilerini pusuya düşürerek üst düzey bir komutanı ve beraberindeki bazı askerleri öldürmüştür. Borno eyaletinin Kukawa hükûmetinde genel sekreterlik yapan ve daha önce birkaç kez yerel meclis üyeliğine seçilmiş olan komutanın adı Yusuf Baba İdris olarak açıklanmıştır. 10 Mart Çarşamba gününden itibaren IŞİD’in Batı Afrika kolu Boko Haram tarafından hükûmet güçlerine yönelik düzenlenen saldırılarda en az 27 Nijerya ordusu askerî ve sivil milis güç CJTF üyesi 10 kişi hayatını kaybetmiştir. 12 Mart Cuma günü Monguno’da gerçekleştirilen saldırı, cumartesi günü IŞİD’in yayın organı Amaq’ta üstlenilmiştir.

Bu genel çerçevede bakıldığında Nijerya’da özellikle Boko Haram’ın IŞİD’e biatını takip eden süreçteki en aktif dönemlerden birinin 2020 yılı ve hâlihazırda 2021 yılının ilk çeyreği olduğunu öne sürmek mümkündür. Bu durumun birkaç önemli sebebi şu şekilde sıralanabilir: Öncelikle ABD’nin genel olarak küresel ölçekte askerî varlığını azaltma politikasının Trump yönetiminin son iki yılında zirve yapmış olması bir yandan farklı bölgelerdeki benzer hareketleri tetiklemiş, diğer yandan ise çekilmeye karşı olan ülke içerisindeki gruplar bu gibi hareketlilikleri daha görünür kılmaya gayret göstermiştir. USAID (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) ülkeye 2020 yılında 450 milyon dolar yardım aktarmış, ülke askerî anlamda da ABD’nin Afrika Komutanlığı AFRICOM açısından en önemli odaklardan biri olmuştur. Öte yandan özellikle IŞİD özelinde değerlendirildiğinde örgütün 2015-2016’dan sonra ana ağırlık merkezindeki kırılmalar Güney Doğu Asya ile Sahraaltı Afrika’yı ana alternatif odaklar olarak öne çıkarmıştır ki bunlar içerisinde saldırı yoğunluğu ve nitelik itibarıyla Sahraaltı öne çıkmaktadır. Bu kapsamda eş-Şebab’la birlikte Somali, Boko Haram’la birlikte ise Nijerya iki ana güvenlik tehdit odağı hâline gelmektedir. Nijerya’nın zengin petrol rezervleri ve genç nüfusuyla birlikte tarım potansiyeli de düşünüldüğünde en önemli yükselen aktörlerden olabileceği değerlendirilmekte ve ülke MINT (Meksika, Endonezya, Nijerya, Türkiye) ülkeleri arasında zikredilmekteyken Boko Haram gibi bir aktörün faaliyetlerinin bölgesel ve küresel sonuçlarının Nijerya’nın potansiyelini gerçekleştirememesine neden olabileceğini söylemek mümkündür. Bunun sonucu ise yalnızca ülke için değil, istikrar sağlayıcı bir ana bölgesel güç potansiyeli taşıyan Nijerya’nın bu misyonunu yerine getirememesi nedeniyle bölgesel güvenlik ikliminde de umulan iyileşmenin oluşamaması, aksine bölge sorunlarının daha girift bir hâl alması mümkündür. Terörün yanı sıra ülkenin 2019 seçimlerinde ortaya atılan yolsuzluk ve şiddet iddiaları da bu sarmalı derinleştirmektedir. Afrika’nın en büyük ekonomisi olan ve dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden Nijerya merkezli olarak yakın çevresini kapsayacak biçimde hareketlilik gösteren Boko Haram’ın bu varlığının, Nijerya sınırları ötesinde bölgesel ve küresel yansımaları olacağını öngörmek oldukça gerçekçidir. Ülkenin, kıtanın en kalabalık nüfusuna sahip olması da bugün sağlanacak veya sağlanamayacak istikrarın gelecek nesillerde hem ülke hem kıta güvenliğine olası yansımaları hakkında fikir vermektedir. Önemli ölçüde petrol ve doğal gaz rezervine sahip ülkenin bu kaynaklardan finansal fayda sağlama ve kendi kullanımı noktasında altyapı imkânları ise yeterli durumda değildir. 2015 verilerine göre ülkenin bu ekonomik büyüme potansiyeliyle birlikte 2030 yılına kadar 2,5 trilyon dolar civarında altyapı yatırımına ihtiyacı olduğu değerlendirilmektedir ki bunun için öncelikle bölgede istikrarın sağlanması gerekmektedir. Öte yandan olası yatırımcıların bu dev piyasadaki rollerinin paylaşımında da bölgedeki istikrarsızlığın araçsallaştırılması da söz konusu olabilecektir. Batı Afrika’da Fransız etkisinin ana üssü konumunda bulunan ülkenin hem Fransa hem ABD ile yakın ekonomik ve kısmen siyasi ilişkilere sahip olması ülkeyi ABD-Fransız rekabetinin aksı hâline getirmektedir. Rusya ile Nijerya arasındaki demiryolu ve petrol arama anlaşmaları ve yine bu iki sektörde yoğunlaşan Çin varlığı ise hem bu iki aktör arasındaki bir ikinci aks hem de ilk akstaki aktörlerle rekabet bağlamında bir üçüncü aks oluşturmaktadır. Tüm bu akslarda doğrudan veya dolaylı rol oynama potansiyeli yanında, Somali ve Libya örneklerinde olduğu gibi ağırlık merkezlerine ve sahada varlığa sahip olan ve Afrika’da ekonomik, diplomatik ve siyasi varlığını giderek artıran Türkiye ise oyun kurucu bir diğer aktör olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’nin Batı Afrika ve Sahraaltı angajmanında ana hareket noktalarından olan Nijerya, iki ülke arasındaki gelişen ilişkiler ötesinde Türkiye açısından enerji güvenliği noktasında arz çeşitliliği için de bir potansiyel sunmaktadır. Dolayısıyla bu üç ana aksın içerisindeki her bir aktörle farklı sahalarda iş birliği ve kısıtlılıkları bulunan Türkiye açısından da bölgedeki ve Nijerya özelindeki gelişmeler bir yandan kendi bölgesel profili açısından takip edilmesi gereken bir özellik arz etmekte, diğer yandan diğer aktörlerle ilişkilerinde iş birliği veya rekabet temelli ek bir boyut katabileceği yeni bir düzlem sunmaktadır. Nijerya, bu genel çerçeve içerisinde özellikle IŞİD ve el-Kaide bağlantılı yapıların önemli atılım gösterdiği Afrika’da Somali ve Ensar es-Sünne örgütünün başlattığı ayaklanmanın şiddetinin giderek arttığı Mozambik ile birlikte Boko Haram’ın son dönemde bahsedilen hareketliliği de göz önünde bulundurulduğunda, 2021 ile birlikte hem terörle küresel mücadele radarında öncelenmesi hem de Türk dış politikasının özellikle Afrika boyutu bağlamında takip edilmesi gereken ana ülkelerden birisi olacaktır.