Türkiye hakkında Almatı’da yapılan Sosyolojik Araştırmanın Sonuçları

Doç. Dr. Canat Momınkulov, ORSAM Avrasya Danışmanı, Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi
Bu yazıda Kazakistan’da Türkiye ve Türk algılamasını ortaya koymak için 2012 yılında Almatı’da Kazak gençleri arasında yapılan sosyolojik araştırmanın sonuçlarını sunulmaktadır.   Bu araştırma Kazakistanlıların, Türkiye ve Türkler hakkında ne düşündüklerini tespit etmek açısından büyük önem arzetmektedir. Orta Asya’da -bazı türkolojik araştırmalar hariç- Türkiye ile ilgili hiç ciddi ve kapsamlı ilmi bir çalışma yapılmamıştır. Kazaklar Türkiye’yi daha çok mal ve ürünlerinden, dizi filmlerinden, turistik yerleri ve tesislerinden, ülkeye gelip giden akademik kadro, işçi ve iş adamlarından bilirler. Araştırmada kullanılan anket formu, sadece bu araştırma için ve bizim tarafımızdan hazırlanmıştır. Araştırmamızın temel gayesi Türkiye ve Türklerin Kazak gençleri tarafından değerlendirilmesidir. Diğer amaç ise Kazakistan’da olumlu-olumsuz Türkiye algısını, Türklerin Kazaklar tarafından kardeş bir halk olarak algılanıp-algılanmadığını tespit etmek ve Türk halklarının bütünleşme perspektifiyle ilgili Kazak gençlerinin algılarını ortaya koymak olarak sıralanabilir. Bu amaçlara Kazakistanlı gençlerin Türkiye’nin uluslararası politikasıyla ilgili görüşlerinin ortaya koymasını da ekleyebiliriz.   İlk önce, Kazakistan’daki Türkiye algısının pozitif olduğunu söylemek doğrudur. Kazaklar Türkiye’yi; “kardeş halk, daha deneyimli ve gelişmiş bir ülke, ekonomik gelişim modeli, cazip kültür ülkesi, güzel coğrafya, dinlenmek için uygun turistik yer, Kazakistan’ın uluslararası inisiyatiflerinin destekleyicisi, ılımlı İslam modeli, dilin geliştirilmesi konusunda örnek, milli vatanseverliğin misali” olarak algılamaktadır. Bu tanımlamalara ek olarak Türkleri sevmeyen ve Türkiye’yi olumsuz algılayan kesimler de bulunmaktadır. Ancak Türkiye ve Türklerle ilgili görüşler genel olarak oldukça pozitiftir. Eklemek gerekir ki Türklerin sözkonusu bölgedeki imajı üzerinde daha fazla çalışması, az da olsa oluşan olumsuz algıları silebilmesi için çaba sarfetmesi gerekmektedir. Kazakistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra bazı üst düzey Türk politikacıların ülkeyi sık sık ziyaret ederek türkçülük ve kardeşlik konularında fazla aceleci ve ısrarcı davranması Kazak yöneticilerini rahatsız etmiş ve hatta ürkütmüştür. Ama unutmamak gerekir ki, Türkler ilk yıllardan itibaren yaptıkları çeşitli faaliyet ve projelerle Kazakistan’ın ekonomik, kültürel ve eğitimsel zenginleşmeye ve kuvvetlenmeye ciddi katkıda bulunmuştur. Ancak Türkler, seneler geçip Orta Asya’da istenilen hedeflere ulaşılmadığını görünce hayal kırıklığına uğramıştır. Çünkü “Anadolu Türkü”nün Türk dediğini, Orta Asyalılar farklı anlar. Anadolu Türkleri, Türk kelimesine “Türkiye Türkü” anlamını katarlar. Oysa ki Kazaklar kendilerini bu anlayıştan uzak tutmak istemiştir. Bu noktada Türkler de, Kazaklar da yanılgıya düşebilir. Kazaklar kendi tarihlerini, eski Türk tarihini okumaya başladıktan sonra Türk Birliği fikrinin büyük potansiyel olduğunu anlamışlardır.      Maalesef, SSCB döneminde Kazakların Türkiye ve Türklerle ilgili algısı Rus bakışı ve fikri prizması üzerinden oluşuyordu. Ayrıca, eski Rus-Türk savaşlarının tesiriyle Ruslar Türkleri hep stratejik rakip görmüşlerdir. Bu görüş Kazaklara Rus edebiyatı ve kültüründen geçmiştir. Kazak dili konuşan Kazaklar genellikle Türklere çok olumlu bakarken, Rus dili konuşan Kazaklar bu anlayıştan etkilenmişlerdir. “Türk” deyince Kazak’ın ilk aklına ilk gelen şey erkeklerde inşaatçı ve iş adamlarıdır; hanımlarda ise Türk dizi-filmleri ve tekstil ürünleridir. Türkler Kazakistan’a yeni bir bakışla bakmalıdırlar ve Kazakistan’daki durumu, Kazakları iyi ve doğru anlamalıdırlar.    İki ülke arasında yeni dönem başladığını söyleyebiliriz. Şimdi iki millet için de yeni değerlendirmelerin yapılma zamanıdır.    Bu araştırmaya 130’dan fazla öğrenci katılmıştır. Algı ve eğilimleri ortaya koyan sorular, alınan değerler, yüze tahvil edilmiştir ve ortalamalar konulmuştur.    İstatistik Sonuçlar   Bu ankete Kazakların Türklere olan kardeşlik algısıyla başlamaya karar verdik. Zaten bu çalışmamızın amacı da kardeş iki halkın daha da yakınlaşmasını sağlamak ve onların özel ilişkilerine az da olsa katkıda bulunmaktı. Somut ve net verilere ihtiyaç duyduğumuz için ankete spesifik ve amaçlı soruları ekledik. Ankete katılanların % 44,5’i Türkiye’yi kardeş ülke, bunun yanı sıra % 43,2’si herhalde kardeş ülke diye cevap vermiştir. Yani, araştırmaya katılanların % 87,7’si Türkiye’yi kardeş ülke olarak görüyorlar. Bu oran özellikle Ulusal üniversitelerde eğitim gören öğrencileri arasında yüksektir.      Ankete katılanların % 28,7’si Türkiye’yi yeni imparatorluk olarak görmektedir. Buna ek olarak Türkiye’yi büyük güç olacak bir ülke olarak adlandıranların oranı % 42,3’tür. Burada belirtmek istediğimiz şey ankete katılan öğretmen ve öğrencilerin birçoğunun Türkiye’nin dış politikasını iyi anlayan ve hatta bazılarının Türkçe bilen insanlar olması, onların verdikleri cevaplarının basit ve yüzeysel olmadığının ispatıdır. Ankete katılanların yaklaşık yarısı Türkiye’yi orta bir ülke olarak algıladıklarını belirtmişlerdir. % 40’ı ise Türkiye’yi bölgesel bir güç olarak kabul ediyorlar. Verilen cevaplardan Türkiye’nin yürüttüğü dış politikanın olumlu algılandığını kolaylıkla görebiliriz. Türkiye’nin dış siyasetini yumuşak, akıllı ve doğru olarak algılayanların toplam oranı % 91,4’tür. Katılanların sadece % 5,6’sı olumsuz görüş sergilemişlerdir.    “Türkiye ekonominin hangi dallarında Kazakistan için bir gelişme modeli olabilir?” sorusuna ankete katılanların yarısından çoğu (a,6)Turizm ve Otelcilik cevabını vermiştir. Katılımcıların yaklaşık olarak 1/5’i Tekstil endüstrisi alanını Türkiye ekonomisinin temeli olarak algılamaktadır. Girişimcilik ise verilen cevaplar arasında üçüncü sırada yer almıştır. İlginç olan nokta ise İlim ve teknoloji şıkkını kimsenin seçmemiş olmasıdır.    Katılımcıların % 40’ı bu açık soruya Türkiye Türk dünyasının lideri’dir derken; % 41’i Türkiye’yi Avrasya kıtasındaki lider ülkelerden biri olarak algıladıklarını ortaya koymuşlardır. Katılımcıların % 6,8 ise Müslüman ülkelerin lideri cevabını vermiştir. Türkiye’yi lider saymadıklarını ifade edenlerin oranı ise % 12,3’dür. Türkiye’nin başlıca zayıf tarafları sorusuna neredeyse eşit cevaplar alınmıştır. İlk sırada Türkiye’nin aşırı istek ve tutkusu işaretlenmiştir. Sonrasında sırayla Türkiye’nin ABD ve NATO’ya bağlılığı, topraklarının küçüklüğü, iç siyasal çelişkiler kaynaklarının sınırlılığı cevapları gelmektedir. Türkiye’nin avantajları ile ilgili soruya katılımcıların % 55,8’i Güçlü Türk Ordusu cevabını verirken,  1/5’i Türkiye’nin ikinci gücü olarak Türk milliyetçiliğini kabul ettiklerini ifade etmişlerdir. Cevaplar sırasıyla Türk halkı-nüfusu ve dindarlık şeklinde devam etmiştir.   Türklerin kişilik özelliklerinin algılanması konusunda ankete katılımcılarının % 23,7’si Türkleri kibar olarak nitelendirmişlerdir. Bu sıfattan sonra kurnaz (,7), hoşgörülü (,0), ilginç -ilgiyi çeken- (,0), kaba (,0) gibi vasıflar seçilmiştir. Düşündürücü nokta, akıllı sıfatının % 6,1 ile en sonda yer almasıdır.    Çalışmamızın bir amacı da Kazaklardaki Türk algısını, özellikle yakınlık duygusunu ölçmekti. Sorularımızı yanıtlayanların % 64,8’i Türkler için bize kardeş bir halktır demiştir. Bu oran özel üniversitelerde düşüktür. Rus veya Slav halklarını temsil eden, ayrıca Rus kültürünü benimseyenlerin çoğu, Rusça konuşan Kazakların birazı (,9) Ruslar bize daha yakın demişlerdir veya güçlü bir millet şıkkını seçmeye mecbur bırakılmıştır (,5). Katılımcıların yarısından çoğu Türkleri iş adamları (U,9) ve inşaatçı (,2) olarak algılamaktadır.  Katılımcıların yarısından fazlası tarafından Türkiye’nin başlıca ekonomik avantajı ve perspektif açısından parlak saha olarak Turizm belirtilmiştir. Buna ek olarak katılımcılar Türkiye’yi turistik cennet (t,0) ve üretici bir ülke  () olarak algılarlar.    Ankete katılanların r,8 Türkçeyi neredeyse Kazak diliyle aynı veya çok benzer dil olarak tanımlamaktadır. Bu çok şaşırtıcı ve düşündürücü bir bulgudur. Bu düşünceyi kabul etmeyen oranı ise yaklaşık '’dir. Anketörlerin % 45,5 Türk mal ve ürünlerinin kaliteli olarak değerlendirmişlerdir. Bu sayıya Türk malları Avrupa standartlarına uygundur cevabını verenleri katarsanız ortaya yaklaşık