Arap Dünyasında Yaşanan Olayların Temel Sebepleri ve Bölgeye Etkisi

Yrd.Doç.Dr. Canat Mominkulov, ORSAM Ortadoğu-Avrasya Uzmanı, El Farabi Kazak Milli Üniversitesi
Arab dünyasında cereyan eden son olaylar Berlin Duvarının yıkılmasından bu yana gerçekleşen en büyük siyasi kitlesel hareket sayılmaktadır. Bu konuyla ilgili bilirkişilerin çözeceği birkaç soru göze çarpmaktadır: Bu gerginliklerin temel sebepleri nelerdir ve sonuçları olumlu mu yoksa olumsuz mu olacak? Arab devrimi ileride hangi yönde değişecek? Arab bölgesinde pazar reformları gerçekleştirilebilecek mi? Hâlihazırdaki politik değişimler Arab-İsrail anlaşmazlığına nasıl etki edecek? Arap Baharının Türkiye, İran, Orta Asya gibi bölgelere etkisi oldu mu veya olacak mı? Daha çözümlenememiş bu hadiselere dış oyuncuların katkısı nedir?
 
Arap ülkelerinde meydana gelen hadiselerin nedenleri birbirinden farklılık arzetmektedir. Arap dünyası yapı ve gelişim açısından farklı ülkeleri ve siyasi sistemleri içermektedir.  Mısır ve Tunus’ta yerel halk otokratik iktidara karşı çıkmak zorunda kaldı, öte yandan Libya`da ise kabileler arası ihtilaf söz konusudur. Bahreyn’de de ehl-i sünnet ile Şiiler arasında anlaşmazlık vardır. Rusya İlmi Akademisi Doğubilim Enstitüsü müdürü V. Naumkin’e göre "Arab ülkelerindeki olayların yüzde yüzü sosyal nitelik taşır". Arab ihtilallerinin iç ve uluslararası boyutları, ortak sebepleri ve her birinin milli özellikleri vardır. Kuşkusuz esas faktörler olarak bölgedeki sosyal ve ekonomik problemleri, demografik durumu, politik durgunluğu, rüşvetçiliği, iç siyasi ihtilafları söyleyebiliriz.
 
Arap dünyası halkının yüzde 50’si gençlerden ibarettir. İşsizlik, evlenmenin imkânsızlığı gibi vaktinde gerçekleştirilememiş beklentiler ve çözülmemiş içtimai ve iktisadi sorunlar gençlerin sokaklara dökülmesinin temel sebeplerden biridir. Mısır ve Tunus’ta iktidarın en üst kısmı değiştirilmişse de yapısı ciddi bir değişikliliğe uğramamıştır, ayrıca bölgede övünebilecek sosyal ve ekonomik reformlar henüz yapılmamıştır.
 
Yukarıda zikredilen faktörlere şunları da ekleyebiliriz: diktatörlük veya mutlak monarşi, insan haklarının ihlali, Wikileaks`e göre rüşvetçilik, ekonomik gerileme, işsizlik, fiyatların artışı, aşırı fakirlik, eğitim alan ama tatmin olmayan gençler sayısının kritik noktayı aşması. Ayrıca, bazı uzmanlar 2009’daki İran olaylarını Arab Baharının nedenlerinden biri sayarlar.  Buna ilave olarak otokratların on yıllarca iktidarda kalarak bütün zenginliklere sahiplik yapması, bu sermayelerin dağıtımının yeterli derecede güvenilir olmaması ve özellikle gençlerin bu durumu kabul etmeyi reddetmesi. Gıda fiyatlarının hızlı artması ve küresel gıda güvenliğinin zayıflaması en mühim faktörlerdendir.
 
Batılı bilirkişilere göre son yıllarda bölge hayat standartlarının yükselmesi ve ayrıca yüksek eğitimin kolayca ulaşabilirliği insan gelişimi endeksinin de artmasına neden olmuştur. Böylece halkın gittikçe artan talepleriyle yerel hukümetlerin gerekli reformları yerine getirmeyi becerememesi arasındaki uçurum daha fazla büyümüştür. Batıda eğitim alarak geri dönen gençler Facebook gibi sosyal ağları kullanarak ayaklanmalara ciddi katkıda bulunmuşlardır. Rusya bilirkişisi M. Hazin’e göre İslam dünyası gıda fiyatlarının arttırılmasına yanıt olarak petrol ve gaz fiyatlarını da arttırma arzusunda bulunabilir. Gıda fiyatları bu devrimlerin sebebi değil, aksine bahanesidir.
 
Başkaldırmaların iktisadi nedenleri derin köklüdür. Hatalı işleyen Arap sosyalizminde tüketim genellikle petrolün sayesinde teşvik edilmiştir. Gerçek manada ciddi ekonomik reformlar yapılmamıştır. Ancak kötü çalışan sosyalizmden kötü çalışan liberalizme geçme sözkonusudur. 1990 yıllarında ekonomik reformlar hiç bir politik ıslah olmadan yapılarak sadece bir nakit ineği olmuştur. Liberalleşme tüketilen malların çeşitliliğini arttırmıştır ama iş yaratmamıştır ve sürekli yatırımları oluşturmamıştır. Arap ülkelerindeki sosyal eşitsizlik ve yakın geçmişteki gıda krizi içtimai ve iktisadi duruma çok etki etmiştir. Arap sosyalizmi 1980’lerdeki Orta ve Doğu Avrupanın siyasi rejimlerini hatırlatır. Avrupa piyasasına giren post-sosyalist ülkelerde politik reformlar başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Arap dünyasında ise siyasi değişimler gerçekleşmedi, aksine iktidarda kalma arzusu rüşvetçiliği arttırmıştır. Tarihe bakarsak Arap devletleri her zaman gıdaya muhtaç olmuştur. Çünkü halkın orta sınıfının gelirleri düşük oldukça gıda masrafları o kadar artmıştır. Sonuç olarak, bu zor ekonomik durum idarenin zayıflığından kaynaklanmıştır.
 
Ürdün araştırmacısı Dr. Sari Hanafi`ye göre Facebook gibi yeni sosyal ağların rölü küçümsenmemelidir. Çünkü İnternet iletişimi güvenlik güçleri kontrolünün dışındadır ve ayaklanma kahramanlarının birbirine manevi destek vermeleri için çok uygundur. Gösterilerin dini boyutu abartılmamalıdır. Aksine adalet ve eşitlik adına ayaklanan protestocuların cemaat ruhu veya topluluk duygusuna dikkat edilmelidir. İdeolojik sloganlardan ziyade daha çok sivil ve siyasi nitelikli insan hakları sözkonusu olmuştur. Bu olaylarda camiler ve cuma günleri gençleri birleştiren faktör olduğu da bir gerçektir.  
 
Şunu da belirtmek gerekir ki gösteriler doğal kaynaklara zengin ve iş imkânları yüksek ülkelerde de vuku bulmuştur. Arap bölgesinin problemleri şunlardır: GSYİH düşüklüğü, teknolojik gerileme, modernizasyonun yokluğu, gençlerin işsizliği, sermayenin haksız dağıtımı.  
 
Afrika’ya yapılan yatırımlar çoğunlukla menfi netice vermiştir ve halkın hayat düzeyine pozitif etki yapmamıştır. Arap halkının istediği özgürlük, sosyal adalet, malların tekrar dağıtımı ve eşitliktir. Arap ekonomilerinde yapısal gıda krizi sözkonusudur. Arap ülkelerin ekonomilerini inceleyen uzmanlar dört makroekonomik probleme işaret etmektedir: iklim, enerji güvenliği, fakirlik ve gıda güvenliği. Ekonomik açıdan Arap dünyası hür pazar reformlarına muhtaçtır.
 
Şu anda Ürdün ve Fas gibi petrolü ithal eden ülkeler bütçe kısıtlaması ile karşı karşıya gelmiştir. Körfez ülkelerinde ise demokratik kuruluşlar zayıftır, ekonomi talep odaklı olmaktan ziyade gelir odaklıdır. Böylece Arap halkının büyük sorunu rüşvetçilikle savaşmak, kurumsal ve iktisadi yapıları geliştirmektir. Gerçek siyasi, sosyal ve ekonomik değişimleri gerçekleştirmede orta sınıfın rölü büyük ve belirleyici olacaktır.  
 
Arap Baharı 21 asrın en önemli tarihi sayfasını açmıştır. Bu sosyal ve siyasi değişmenin dünya çaplı başlangıcıdır. Rusya eski başbakanı, doğubilimci Y. Primakov`a göre Arap ülkelerindeki olaylar Rusya Kuzey Kafkasya`daki politik duruma direk etki etmeyecektir. Arap ülkeleri araştırmacısı V.Naumkin de Orta Doğudaki hadiselerin Rusya Müslümanlarına etki yapmayacağı kanısında. Ona göre problem sosyal haksızlıklardadır. Özbekistan cumhurbaşkanı İ. Karimov`a göre kitlesel düzensizliklerin nedeni dış politik güçlerin karışmasıyla ve bölgedeki doğal zenginlikin bolluğuyla ilgilidir. Kazakistan cumhurbaşkanı N. Nazarbayev`e göre problemler dünya ekonomik ve finansal krizinden kaynaklanmaktadır. Bilirkişilerin çoğu bu düzensizliklerin özellikle Orta Asya’da tekrarlanacağını tahmin etmişlerdi. Şunu açıkça söyleyebiliriz ki Arap halkının protestoları komşu Türkiye ve İran gibi ülkeleri de derinden etkilemiştir. Bu etkinin sonuçlarını yakın gelecekte görebiliriz. Ayrıca bu protestolar dalgası Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Albanya, Hırvatistan, İspanya, Yunanistan, Cibuti, Burkina Faso, Uganda, Maldiv, Çin Halk Cumhuriyeti gibi birçok ülkeyi etkilemiştir. Türkiye ise NATO`nun Libya’ya karışmasını ayıplamıştır. Kazakistan ise benzer olayların ülkede tekrarlanmasını önlemek amacıyla emniyet tedbirlerini sıkı ele almıştır. Bunu ülkemizde yer alan günlük haberlerden öğrenmek zor değildir.  
 
Arap ülkelerinde meydana gelen başkaldırmaların uluslararası cemiyet tarafından desteklendiği bir gerçektir. Avrupa ve ABD ise çifte standart siyaseti kullanarak Orta Doğu’daki demokratik çabaları görmemezlikten gelmiştir. Gelecekte Arap ülkelerinde derin politik reformlar gerçekleştirilecek mi yoksa eski baskı mekanizması tekrar işleyecek mi? Mesela Fas siyasi yapısını değiştirmeye yönelik adımlar atmaktadır. Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman ve Cezayir gibi doğal kaynaklara sahip ülkeler ayaklanmaları yatıştırarak maaş yükseltme, iş yaratma ve finansal destekleme gibi umumi harcamaları arttırmaktadır. Bazı Arap ülkeleri reformlar yapacağını vaat ederek kurumsal değişimlerin olacağını ilan ettiler.
 
Arap devletlerinde ilk önce siyasi ıslahatın gerçekleştirilmesi şartttır. Ondan sonra ekonomik gündeme bakılmalıdır. Bu ise kısa zamanda yapılacak iş değildir. Arap ülkelerinde meydana gelen olaylar Türkiye için de çok büyük önem taşır. Bu olaylar Türkiye’deki Kürt sorunuyla, Türkiye’nin Orta Doğu ve Kafkasya’daki etki alanları ile doğrudan ilgilidir.