Irak’ın Uzlaşma Demokrasisi

Ziya Abbas, Ortadoğu Araştırmacısı
Hükümet kurma çalışmalarının devam ettiği Irak’ta mevcut durumda iki inisiyatif dikkat çekmektedir. Bunlardan biri Kürdistan Demokrat Partisi ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin önerisi olarak gelişen ve Irak’taki tüm siyasi grupların temsilcilerini bir dizi yuvarlak masa toplantısında bir araya getirmeye çalışan girişimdir. Mesut Barzani’nin önerisini destekleyen gruplar, yuvarlak masa toplantılarının tarafları yüz yüze görüşmesini sağlayacağı için anlaşmazlıkları çözmede daha etkili olacağını savunmaktadır.
İkinci grup ise yuvarlak masa toplantısının geriye dönüş yönünde bir adım olduğunu savunmaktadır. Bu grubun başını Kanun Devleti Koalisyonu çekmektedir. Tüm grupları Meclis’te oturuma davet etmektedir. Başbakan adayının Ulusal İttifak tarafından belirlenmesi gerektiğini savunmakta, tüm grupların Irak Meclisi’nde bir araya gelerek Meclis başkanını ve cumhurbaşkanını seçmesi, böylelikle hükümet krizinin bir an evvel sona erdirilmesi gerektiğini dillendirmektedir.   Bu girişimlerle ilgili tartışmalar devam ederken El-Irakiye Koalisyonu’na mensup grup ve şahıslardan birbirleriyle uyumlu olmayan açıklamalar gelmektedir. Örneğin El-Irakiye’nin tanınmış simalarından biri Irak İslam Yüksek Konseyi başbakan adayı Adil Abdulmehdi’nin adaylığını kabul ettiklerini açıklarken, bir diğer El-Irakiye mensubu buna karşı çıkan bir açıklama yapmaktadır. Ya da bir şahıs El-Irakiye’nin hükümet kurma yetkisini şiddetle savunurken bir diğeri ülkenin çıkarı için bu haktan vazgeçebilecekleri yönünde sinyal vermektedir. Bu arada, Irak İslam Yüksek Konseyi’nin kendi başbakan adayını kabul ettirmek için El-Irakiye ile müzakereler yürüttüğünü, bunu yaparken de Ulusal İttifak’ın halen tek parça olduğunu iddia ettiğini de eklemekte fayda vardır.

  “Uzlaşma demokrasisi” en çok Kürt İttifakı’nın işine gelmektedir. Kürtler, şartlarını içeren 29 maddelik bir liste üzerinden anlaşma yoluna gideceklerini belirtmişlerdir. Söz konusu şartların en çoğunu kim kabul ederse onunla uzlaşacaklarını ilan etmişlerdir. Kürtlerin listesinde en fazla dikkat çeken hususlar 140. maddenin uygulanması, petrol ve doğal gaz yasasına ilişkin koşullar ve Kürtlerin çekilmesi halinde hükümetin çökmüş kabul edilmesi gibi koşullardır. Bilindiği kadarıyla Kürtlerin taleplerine en fazla direnenler El-Irakiye içerisindeki gruplardır. Çünkü bu gruplar daha ziyade, Kürtler ile sınır olan tartışmalı bölgelerde yaşayan Araplar ve Türkmenlerden oluşmaktadır. Kürtlere taviz verilmesine şiddetle karşı olunduğu konusunda El-Irakiye çatısı altındaki gruplar birkaç gün önce Kerkük’te bir toplantı düzenlemişlerdir. Bunların başında Musul’daki ağırlığıyla bilinen Usama El-Nuceyfi gelmektedir. Neticede el-Irakiye’nin Kürtlerin taleplerini kabul etmeye yanaşmayacağı söylenebilir.   Diğer taraftan, tartışmalı bölgelerde seçmen tabanı oldukça dar olan Kanun Devleti Koalisyonu’nun Kürtlerle pazarlıkta El-Irakiye’ye karşı daha rahat hatta daha tavizkar olacağı düşünülebilir. Nitekim, Kanun Devleti çatısı altındaki isimlerin basına verdikleri demeçte 140. maddenin anayasal bir madde olarak hükmünü halen yitirmediği, petrol ve doğal gaz yasası başta olmak üzere bazı konuların yeni hükümette ve mecliste tartışmaya açık olduğu mesajları iletilmektedir. Buna karşılık ters yönde sinyaller de gelmektedir. Örneğin Kanun Devleti Koalisyonu içindeki bağımsızlar grubunun başkanı Hüseyin El-Şehristani petrol ve doğal gaz yasası konusunda Kürtlere yine rest çekmiştir.   Son gelişmeler, Maliki’nin yeniden başbakan olma şansının arttığı, El-Irakiye’nin ise şansının azaldığı yönünde sinyaller içermektedir. Bu şartlarda tüm grupları hükümete dahil edebilmek için yeni bir formül gerekmektedir. İşte bu nedenle, başbakanlık makamı ile yönetim sisteminin genel yapısı arasında yeni bir denge kurularak, başbakanlığı alamayan grubun teskin edilmesi formülü tartışılmaktadır. Bir öneriye göre, başbakanlık makamının yetkileri azaltılarak bu yetki diğer makam ve kurumlara dağıtılacaktır. El Irakiye’ye de meclis başkanlığı ile Stratejik Politikalar Ulusal Konseyi verilecektir. Ancak unutulmamalıdır ki, hükümet kurmak için siyasi gruplar arasında sağlanacak bir uzlaşma, yönetimin ve kurumlarının etnik ve mezhepsel esaslara göre paylaştırılmış olması nedeniyle ülkede Lübnan örneğinde olduğu gibi ayrılığı daha da derinleştirip kalıcı hale getirebilir. Bu korkulduğu üzere yeni iç savaş dalgalarının rahatlıkla tetiklendiği bir atmosfer yaratabilir.