Seçimler Sonrası Kırgızistan’daki Siyasi Ve Ekonomik Durum

Yrd. Doç. Dr. Canat Momınkulov, ORSAM Ortadoğu -Avrasya Danışmanı, El-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi
30 Ekim 2011 Kırgızistan seçimlerini “halk birliği” ideolojisinin savunucusu Almazbek Atambayev kazanmıştır. 55 yaşında ve kuzeyli olan Atambayev, Kırgızistan Sosyal-Demokrat Partisi Başkanıdır. Bakiyev döneminde hükümeti yönetmiş, sonra ona karşı muhalefete geçmiştir. Moskova’yı sık sık ziyaret etmekte olan 2010 Nisan devriminin lideri Atambayev, Kırgızistan’ın Gümrük Birliği’ne adaylığının destekçisidir. En önemli sorunlar olarak devlet emniyetini zedeleyebilecek güney-kuzey kültürel ihtilafını, etnik kökenli çatışmaları, rüşveti ve siyasi-iktisadi reformları görmektedir. Atambayev’in başlıca önemli avantajı Rusya ile iyi ilişkiler kurabilmesidir. Atambayev’in Ekim 2011’de Moskova’da Manas heykelinin inşa edileceğini söylemesi, sembolik olarak gelecek seçimlerin sonucunu yani kimin galip geleceğini haber vermiştir. Zaten seçimler öncesi yaptığı konuşmalarla Kırgız medyasının ismi en çok anılan figürüne dönüşmüştür.
 
Yeni Cumhurbaşkanı’na göre bu seçimler halkı birliğe götüren ilk adım ve Kırgız toplumunu birleştirecek önemli etkendir. Seçim sonrası yaptığı konuşmalarda Kırgız halkının devrimden yorulduğunu dile getiren Atambayev, bir süre sonra oluşabilecek Kırgız halkının bölünmesi ve devletin dağılması gibi tehlikelerin ortadan kaldırılacağını vurgulamıştır. Toplumun üzerine yüklediği büyük sorumluluğu hissettiğinin altını çizen Atambayev, halkın yeni iktidardan hayat seviyesini yükseltecek fiili reformlar beklediğinin farkındadır. Seçimler öncesi programında yer alan planları sistemli bir şekilde ele alacağını belirtmiş, devlet siyasi yapısının uyumlu şekilde işlemesini sağlama, rüşvet ve fesatla mücadele, organize cinayetin tamamen yok edilmesi, ekonomik ve sosyal sahaların gelişmesini destekleme gibi birçok işin yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Atambayev’e göre cumhurbaşkanın öncelikli görevi vatandaşların hak ve hürriyetini korumak olmalıdır. Bu nedenle, yeni devlet başkanının vereceği ilk emir, vatandaşlara sıkça muamele yapan dairelerin kuvvetlendirilmesi yönünde olmalıdır.
 
Seçimlerde şansını kaybeden bazı adayların temsilcilerinin, seçim sonuçlarının yeniden değerlendirilmesi taleplerine ve tehditlerine rağmen ülkedeki siyasi ve içtimai durum nispi olarak istikrarlıdır. Elbette Kırgızistan seçimlerinin tüm uluslararası demokratik prensiplere uygun şekilde geçtiğini iddia edilemez. Tüm SSCB ülkelerinde de yaşandığı gibi idari fırsatlardan istifade etme olaylarına rastlanmıştır. Ama, eskisi gibi kitlesel başkaldırma ve düzensizlikler, seçim sonuçlarını reddetme ve protesto gibi olaylarının yaşanmadığı AGİT ve TÜRKPA gibi uluslararası kuruluşların temsilcilerince tasdik edilmiştir.  
 
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucu ülkenin kuzey ve güney olarak ikiye ayrıldığı yeniden ortaya çıkmıştır. Güneyli Kırgızlar çoğunlukla Bütün Kırgızistan Partisi lideri Madumarov ve Ata Curt Partisi önderi Taşiyev’e oy vermiştir. İki lider bir bölgeyi paylaştığı için her iki tarafta oy kaybetmiştir. Seçmen sayısı bakımından güney ile kuzey hemen hemen eşittir. Netice itibarıyla Madumarov ile Taşiyev yaklaşık olarak aynı sayıda oy toplamıştır. Atambayev ise seçimlerden önce kuzeyi temsil eden itibarlı adaylara seçimi kazanması halinde yeni görev ve çıkarların paylaşılacağını vaat ederek bu adayların yarıştan çıkmasını sağlamıştır. Ayrıca Kuzeyli bir lider olarak güney halkı anlamaya çalışacak ve güneyli adaylarla anlaşma masasına oturmaya mecbur olacaktır. Bunun için belki de onlara güney bölgelerinde valilik görevlerini sunacaktır. Kısacası yeni Cumhurbaşkanı güneyli politikacılara kendini ispatlayacak, ikna edecek ve dinletecektir. Aksi halde güneyli halk kendi öfke ve hoşnutsuzluğunu bir kere daha gösterebilir.
 
Kırgızistan’ı yakın gelecekte ne beklediği ise şimdilik belirsizdir. Çünkü, bu ülke şimdiye kadar Cumhurbaşkanıyla yönetilen bir ülke olmuştur. Bundan sonra ise alınacak tüm siyasi kararlarda parlamento rol alacaktır. Cumhurbaşkanı olarak Atambayev kendi yetkilerini arttırma çabasında bulunabilir. Ama, yine de anayasa maddelerinde değişiklikler yapma yetkisi Cogorku Keneş’e (Parlamentoya) ait olacaktır. Seçim sonrası ülke dış siyasetinde fazla bir şey değişmeyecektir. Kırgızistan, Rusya ve Kazakistan’ın desteğine dayanarak Gümrük Birliği’ne girecek ve Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası kuruluşlardan yardım isteyecektir. Kırgızistan’da gerçekleşen seçimler bir bakımdan orjinal ve önemlidir. Bunun nedeni en son ana kadar kimin seçileceğinin tahmin edilememesidir. Nispi manada bu seçimlerin adaletli olduğunu söyleyebiliriz. Bu açıdan Kırgızistan komşu ülkelerle karşılaştırıldığında büyük mesafe katetmiştir. Yeni liderin şimdiki görevi halkın güvenini sarsmadan onlara vermiş olduğu vaatleri yerine getirmektir. Bununla ilgili bir Kırgız atasözü vardır: “Toy bolot, toydun da ertesi bolot” (düğünün ertesi de vardır).  
 
Kırgızistan’ın ekonomik durumuna gelirsek 2010 olaylarına kadar ülkenin ekonomik gelişmesi yüzde 4,6 oranında tahmin edilmektedir. Ancak Kırgızistan’ın GDP’si 2010 yılında yüzde 1,4 düşerek, enflasyon düzeyi yüzde 19’u bulmuştur. Kırgızistan hükümeti 2011 yılında ülke ekonomisinin yüzde 7 hızla büyüyeceğini, 2012-2014 yıllarında ise 200 büyük projenin gerçekleştirilmesi sayesinde GDP’nin yüzde 8 oranında büyüyeceğini vaatetmektedir. Kırgız siyasetçilere göre ülkenin ekonomik gelişmesi iki ana sektöre bağlıdır: Su enerjisi ve madencilik endüstrisi. Enerji sektörü ülke ekonomisinin başlıca sahalarındandır. Ülkedeki tüm sanayi üretiminin yüzde 16’sını enerji sektörü teşkil etmektedir. Elektrik tüketimi açısından Kırgızistan bölgede önde gelen ülkelerden biridir. Kişi başına düşen enerji tüketim oranı 2400 kilowatt/saattir. Ama, gerekli yatırım ve reformların yapılmaması ülke enerji sektörünü de zor durumda bırakmıştır.
 
Kırgızistan komşu ülkelere su enerjisini ihraç etmektedir. Bu sahadaki işletmelerin çoğunun devlete ait olması özel yatırımların gelmesine bir engeldir. Kırgızların ümitle baktığı sektörler madencilik ve altındır. Altın, ülke sanayi üretiminin yüzde 50’sini ve sanayi ürünleri ihracatının yüzde 40’ını oluşturmaktadır.
 
Ama, yine de ülke işletmelerinin çoğu SSCB’nin verimsiz sistemiyle çalışmaktadır. Yabancı yatırımcılara ve doğru politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Sanayi üretiminin oranı her yıl aşağı düşmektedir ve şu anda ülke GDP’sinin yüzde 17,8’ini oluşturmaktadır. İşsizlik oranı neredeyse yüzde 20’yi bulmuştur. Bu yıl bütçe açığı yaklaşık yüzde 17’ye ulaşmıştır. Bu durumda Rusya’yı temsilen Avrasya Ekonomik Birliği Örgütü Kırgızistan’a, 100 milyon dolar kredi verme kararı almıştır. Ülkede finans ve banka sektörleri de siyasi kriz nedeniyle ciddi değişiklere uğramıştır. Hükümet bu alanlarda reformlar yapmayı planlamaktadır. Yabancı yatırımıyla çalışan 22 ticari banka faaliyet göstermektedir. Bankaların kapitalleşme oranı düşük, dolarlaşma oranı ise yüksektir. Mevduatların yüzde 56’sı yabancı dövizde, kredilerin ise yüzde 62’si Dolar veya Euro iledir. Banka sektörü yitirmiş olduğu güveni geri kazanmak için çaba sarf edecektir. Banka denetleme sistemi kuvvetlendirerek Merkez Bankası’nın bazı yetkileri geri alınmalıdır. Şu anda iktidara gelen kişilerin ekonomik problemleri çözüp çözemeyeceği bir yetenek meselesidir. Birçok Kırgız girişimci devrimler sonucunda politikacı olmuştur. Ama, ülke makroekonomik kavramlarından çok az anlamaktadırlar. Ayrıca, bazı politikacıların aynı zamanda girişimcilikle ilgilenmesi çelişki yaratacak ve ihtilafları körükleyecektir. İdari rüşvet meselesi de ciddi bir sorundur. Bu açıdan Kırgızistan dünyada önde gelen ülkelerdendir. Dünyanın 180 ülkesi arasında 167. mevkide bulunan Kırgızistan, Somali, Sudan ve Guinea gibi geri kalmış ülkelerle aynı sıralarda yer almaktadır. Kendi vatandaşlarına siyasi hürriyet sağlayamayan ülkelerin kara listesinde Kırgızistan 31. sırada yer almıştır. Bu durum, Kırgızistan için nihai ve son değerlendirme değildir. Ama, olumsuz bir gelişme dinamiğinin net bir göstergesidir. Kırgızistan’ın başlıca mali problemlerinden biri ülkenin borç yüküdür. Rüşvetle mücadele etmek ve rüşveti yoketmek için sistemli ve kompleks tedbirlerin alınması şarttır. Kırgızistan hükümeti borçları azaltmanın fırsatlarını aramalıdır. Şu anda ülke dış borçlarının GDP’ye olan oranı yüzde 57,3 seviyesindedir. Bunun için yeni Cumhurbaşkanı başta olmak üzere rüşveti ortadan kaldırmak için çalışmak ve yüksek düzey devlet memurlarının girişimcilikle ilgilenmekten vazgeçmesi gerekmektedir.
 
Sonuç olarak, Kırgızistan’daki siyasi ve ekonomik durum ileride istikrarsızlığını koruyacaktır. Yeni devlet başkanı dönemindeki olumsuz eğilimler şunlardır: Mülkiyetin yeniden bölüşümü, siyasetçilerin sorumsuzluğu, siyasetçilerin ekonomik ve içtimai durumu derinden anlamaması, halkın iktidara olan güveninin sarsılması. İktidarın kaybetmiş olduğu itibarını geri kazanması için halkın anlayacağı basit çözümler üretmesi gerekmektedir. Demokratik yapıların destek ve katkısıyla Kırgızistan’ın tekrar ayağa kalkması için yeni bir programın geliştirilmesi zorunludur.