Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Pakistan Ziyareti

Sercan Doğan, ORSAM Uzman Yardımcısı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 30 Mart-2 Nisan 2010 tarihleri arasında Pakistan’a üç günlük bir resmi ziyaret gerçekleştirecektir. Ziyaret kapsamında siyasetten ekonomiye, güvenlikten istikrara kadar bir dizi konunun gündeme gelmesi beklenmektedir. Zira Türkiye ve Pakistan, tarihi yarım yüzyıla ulaşan bir ilişki geçmişine sahip iki ülkedir. Geçmişte Hint Müslümanları ile Osmanlı Devleti arasında hissedilen yakınlık ve Hint Müslümanlarının Milli Mücadele sırasında  yaptıkları yardımlar, günümüz Pakistan-Türkiye ilişkileri için olumlu bir zemin yaratmıştır. Türkiye-Pakistan ilişkileri Pakistan’ın kurulduğu 14 Ağustos 1947 tarihinden bu yana dayanışma ve kardeşlik temelinde gelişmiştir.
  11 Eylül 2001 sonrası ortamda Pakistan bir istikrarsızlık ve geçiş dönemi içerisinde bulunmaktadır. Türkiye, bu ortamda Pakistan ile iyi ilişkilerini sürdürmekte kararlı olmuş ve 1999’dan itibaren üst düzeylerde ziyaretler devam etmiştir. Ekim 2001’de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Mayıs 2003’de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Haziran 2003’de Recep Tayyip Erdoğan İslamabad’ı ziyaret etmiştir. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref ise Ocak 2004’de resmi bir çerçevede Ankara’ya gelerek ikili ilişkilerin geliştirilmesinde önemli adımların atıldığı bir ziyarette bulunmuştur. Bu ziyarette uluslararası terörle mücadele, organize suçlarla savaş, sağlık ve bankacılık sektörlerinde işbirliği konularında mutabakat zabıtları imzalanmıştır.   Türkiye-Pakistan arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin düzeyi gerçek potansiyelinin altındadır. İki ülke arasındaki ticaret hacminin yetersiz ve yıllara göre değişen bir düzeyde olduğu değerlendirilmektedir. DEİK tarafından Temmuz 2009’da yayınlanan rapora göre Türkiye–Pakistan dış ticaret dengesi son dönemde Türkiye’nin aleyhine bozulmuştur. Pakistan’daki Türk yatırımları ağırlıklı olarak enerji, finans, altyapı projeleri ve müteahhitlik sektörlerinde yer almaktadır. Bu alanlarda işbirliği ve yatırım olanaklarının daha da geliştirilebilmesi önümüzdeki dönem için söz konusudur. Karşılıklı ziyaretlerde bu husus sık sık gündeme gelmektedir.
  Ekonomik işbirliği alanında önemli bir gelişme İslamabad-İstanbul arası güzergâhta 14 Ağustos 2009 tarihinde 750 ton kapasiteli bir tren seferi başlatılması olmuştur. Pakistan-İran- Türkiye arasında ticaretin artırılmasına hizmet edecek olan bu seferler etkin bir düzeye ulaştığı takdirde Avrupa’dan Pakistan’a ulaşan önemli bir hat devreye girmiş olacaktır. Bu tren yolu seferi Pakistan ve Türkiye’nin üye oldukları Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün bir projesi olarak hayata geçirilmiştir ve bölge ülkeleri arasında önemli bir işbirliği düzeyine işaret etmektedir.
Terörle mücadele, iki ülke arasında başka bir işbirliği zemini teşkil etmektedir. Türkiye ve Pakistan 20 Ocak 2004’de imzalanan anlaşma ile terörizm konusunda uzmanlık ve istihbarat alanlarında işbirliğine gitmeye karar vermişlerdir. Bu bağlamda, Kasım 2003’de İstanbul’da gerçekleşen bombalı saldırıların Türkiye’deki terörist gruplar ve Pakistan’da yerleşmiş terör hücreleri arasındaki bağlantıyı gündeme getirmesi iki ülkenin bu hususta ortak mücadele etmesi gerekliliğini öne çıkmıştır.   Bunun yanı sıra Türkiye, Afganistan ve Pakistan’ı bir araya getirerek mevcut sorunların çözümünde etkili bir rol oynamayı hedeflemektedir. 2007’den itibaren her yıl Afganistan ve Pakistan’dan üst düzey temsilciler Türkiye’nin girişimiyle görüşmelerde bulunmaktadır. Sonuncusu Şubat 2010’da gerçekleşen bu toplantılar Pakistan ve Afganistan’ın birçok düzeyde irtibat halinde olmasını sağlamaktadır. Türkiye’nin bu irtibatı sağlaması iki ülke arasındaki sorunların çözümünü kolaylaştıracak ve Afganistan’da istikrarın yakalanmasına hizmet edecek önemli bir adımdır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Pakistan ziyareti son dönemde iki ülke arasındaki ziyaret trafiğinin son halkasını oluşturmaktadır. Pakistan’ın 2008’den bu yana yaşadığı süreçte Türkiye’nin desteği ve gösterdiği dayanışma iki ülke arasındaki dostluk ilişkisini pekiştirmiştir. Türkiye’nin Orta, Güney ve Batı Asya arasında bir geçiş yolu olan bu coğrafyada etkinlik göstermesi ve önemli roller üstlenmesi bölgesel ve ulusal güvenlik bakımından çok büyük önem taşımaktadır.