Cumhurbaşkanı Zerdari'nin Bölge Siyasetine ve Türkiye ile İlişkilere Yaklaşımı

Sercan Doğan, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Türkiye’de bulunan Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari resmi yetkililerle yaptığı görüşmelerin yanı sıra 14 Nisan 2011’de TEPAV’ın düzenlediği “Değişen Küresel Senaryoda Pakistan-Türkiye İlişkileri” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısında akademisyenler, araştırmacılar, think-tank çalışanları, gazeteciler ve entelektüellerle bir araya geldi. Toplantıdaki konuşmasında Cumhurbaşkanı Zerdari diyalog ve uzlaşmanın önemine dikkat çekmiştir. Cumhurbaşkanı Zerdari gerek Türkiye-Pakistan ilişkileri, gerekse de Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgili yaptığı değerlendirmelerde diyalog ve uzlaşma kavramlarından hareketle görüşlerini beyan etmiştir.

Asıf Ali Zerdari’nin gerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile gerekse de Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmelerden sonra yapılan açıklamalarda, daha öncesinde de olduğu gibi bu seferde kardeşlik temeline oturtulan ilişkilerin daha da sağlamlaşması açısından iki ülkenin “doğal kaynaklarını, insan sermayesini ve yüksek kaliteli üretim kapasitesinin sunduğu avantajlardan faydalanan somut projelerin” gerçekleştirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır. (1) Bu bağlamda Zerdari Türk işadamlarını Pakistan’da yatırım yapmaya davet etmiştir. Ortak zihniyetin, dinin ve somut anlamda demiryollarının Pakistan ve Türkiye’yi birbirine bağladığını söyleyen Zerdari, ekonomik ilişkilerin özellikle ulaşım ve taşımacılık boyutlarına değinmiştir. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Zerdari Pakistan’ın Türkiye için Asya’ya açılan bir kapı olabileceğini ifade etmiştir.

Pakistan’ın Ortadoğu’daki gelişmeleri nasıl değerlendirdiği soruları üzerine Cumhurbaşkanı Zerdari çatışma ve kuvvet kullanımından ziyade uzlaşma ve diyalogu, devrimden ziyade evrimsel dönüşümü öne çıkartan yaklaşımlarını sunmuştur. Pakistan’da diktatörlüğün sona ermesinin kanlı bir devrimle değil daha yumuşak süreçlerle gerçekleştiğini ifade eden Zerdari, her ülkede bir iç diyalogun yaşanmasının gerekliliğini öne sürmüştür.

Cumhurbaşkanı Zerdari’nin gerek iç gerekse de bölgesel siyasete yaklaşımının uzlaşma ve diyalog temelli olması bölgede yaygınlaşması gereken bir perspektif olarak önümüzde durmaktadır. 2011 yılının başından bu yana Ortadoğu’nun önemli bir dönemeçten geçtiği dikkate alındığında çatışmacı ve kısa vadeli çıkarları ön plana alan yaklaşımların gerek tek tek ülkelerin çıkarlarına, gerekse de bölgenin güvenlik ve istikrarına ne ölçüde hizmet edeceği sorgulanmalıdır. Zerdari’nin devrimi değil de evrimi önceleyen yaklaşımını değerlendirirken ise ince bir noktaya dikkat çekmek gerekmektedir. Şüphesiz bu noktada gerek karışıklık içindeki ülkelerin rejimlerinin gerekse de rejim karşıtı hareketlerin hamleleri önem kazanmaktadır. Ancak, gergin bir sürecin çatışma mı yoksa uzlaşmaya mı yol açacağı konusunda göz önünde bulundurulması gereken önemli bir faktör ise bölgesel aktörlerin alacağı tavırlardır. Son dönemde, Ortadoğu’daki aktörlerin bu hususta nasıl bir sınav verdikleri ise tartışılmakla birlikte esas olarak önümüzdeki süreçte değerlendirilecektir.

Zerdari’nin ziyareti esnasında yapılan açıklamalarda ekonomik işbirliği konusu damgasını vurmuş ve siyasi ve bölgesel konulara az yer verilmiştir. Bu konularda iki ülkenin olarak alacakları tutumların ne kadar ortak bir karakter sergileyecekleri hususuna da değinmek gerekmektedir. Zerdari’nin ifade ettiği uzlaşma ve diyalog yaklaşımı Türkiye tarafından da paylaşılmaktadır. Ancak esas olan soru bu yaklaşımlardan hareketle, Ortadoğu’da kriz potansiyeli gösteren durumlara iki ülkenin somut bir ortak yaklaşım geliştirip geliştiremeyeceğidir. Bir diğer önemli husus ise bu tür bir yaklaşımın Türk dış politikası açısından gerekli olup olmadığıdır. Bu nokta, dış politika karar alıcılarının önümüzdeki dönemde değerlendirecekleri hususlardan biri olması muhtemeldir.   (1) “Zardari and Erdogan renew pledge to build strategic partnership”  http://www.dailytimes.com.pk/default.asp?
page=2011\04\15\story_15-4-2011_pg7_1