El Kaide’nin 11 Eylül Mesajı ve Almanya’ya Yönelik Tehditler

Sercan Doğan, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Irak’da yitirdiği cepheyi yeniden oluşturmaya çalışan ve Afganistan’da Taliban ile birlikte mücadeleye devam eden el-Kaide’den son haftalarda önemli hususlara değinen mesajlar geldi. 13 ve 25 Eylül’de el-Kaide’nin medya kolu olan es-Sahab Medya’dan Üsame bin Ladin’e ait olduğu öne sürülen iki ses kaydının yanı sıra 22-26 Eylül arası da Almanya’daki seçimlere dair üç video internet sitelerinde yer aldı.

13 Eylül’de yayınlanan ses kaydı, Üsame bin Ladin’in Amerikan halkına 11 Eylül saldırılarının sekizinci yılı dolayısıyla yaptığı bir açıklamayı içermektedir. Bu bağlamda bin Ladin kendileriyle Amerikan halkı arasındaki çatışmayı ABD’nin, Filistin’i “işgal eden” İsrail’e olan desteğine bağlamakta ve Amerikan yönetimini İsrail’in yaptığı adaletsizlikleri desteklemekle suçlamaktadır. Ayrıca bin Ladin, Obama’nın zayıflığını vurgularken esas özgürleştirilmesi gereken yerin “çıkar gruplarının ve Neo-con’ların işgalindeki Beyaz Saray” olduğuna dikkat çekmektedir. “Avrupa Halklarına Mesaj” başlığını taşıyan 25 Eylül’deki ses kaydı ise Avrupa devletlerinin Afganistan’daki NATO gücündeki mevcudiyetine vurgu yapıyor. Bin Ladin’in Gürcistan örneğini verip Avrupalılara ABD’ye güvenmemeleri gerektiği konusunda üstü kapalı bir tehdit iletmesi bu mesajın ilginç bir yönünü göstermektedir. Bunun yanı sıra ses kaydındaki temel mesaj Avrupa devletlerinin Afganistan’daki askerlerini çekmesi gerektiği. Bu nokta özellikle Madrid ve Londra saldırıları hatırlatılarak vurgulanıyor.

Bin Ladin’in mesajlarının yanı sıra el-Kaide’den Almanya’daki seçimlerden önceki haftada üç adet video dolaşıma sokuldu. Bu videolarda Fas asıllı bir Alman vatandaşı Bekkay Harrach Afganistan’daki birlikleri dolayısıyla Almanya’yı kınıyor ve Şansölye Merkel’in yeniden seçilmemesi için uyarıyor. Ebu Talha el-Almani olarak bilinen bu kişinin önceki videosu ise 17 Ocak 2009’da yayınlanmış ve Kabil’deki Alman elçiliğine bombalı araçla düzenlenen saldırı ile aynı zamana denk gelmişti. Şimdi ise yetkilileri endişelendiren durum Ebu Talha’nın videosunun gerçek bir güvenlik tehdidi mi yoksa sadece propaganda mı olduğu yönünde. Videoda yer alan diğer bir önemli husus Ebu Talha’nın el-Kaide’nin Almanya ile Afganistan’daki askeri varlığı dışında bir çatışma sebebine sahip olmadığı vurgusudur. Ebu Talha son Alman askerinin Afganistan’ı terk etmesi durumunda son mücahidin de Almanya’yı terk edeceğini söylemektedir. El-Kaide bu tür bir yaklaşım ile durumunu ve tavrını nefsi müdafaa çizgisine çekme girişiminde bulunmaktadır. El-Kaide’nin küresel hilafet kurma amacına yönelik dışa dönük cihad anlayışından nefsi müdafaaya yönelik savunmacı cihad anlayışına geçiş yapıp yapmadığını söylemek henüz mümkün olmayabilir. Ancak, Irak’ta yeniden cephe kurmaya çalışan ve Afganistan ve Pakistan’da durumunu kuvvetlendirmeye çalışan el-Kaide için bu tür bir adımın stratejik bir yöneliş olmaktan ziyade taktiksel bir adım olması daha muhtemeldir.

Bilinen anlamda bir terör örgütü olmaktan ziyade aynı ideolojik formasyonu paylaşan örgütlerin bulunduğu bir şebeke olarak tanımlanabilecek olan el-Kaide aynı zamanda uluslararası ölçekte etkinlik gösteren bir nitelik göstermektedir. Ortadoğu çıkışlı olan ve Ortadoğu’daki krizlerden beslenen bu örgüt aynı zamanda günümüzün son kitle iletişim imkânlarından –özellikle de internetten- sonuna dek faydalanmaktadır. Bu yolla hem besleneceği kitleye hitap etmektedir, hem de son mesajlarda gördüğümüz gibi düşman olarak belirlediği devletlerin halklarına açıklamalarda bulunmaktadır. Özellikle Ortadoğu ve Güney Asya güvenlik politikalarında önemli bir faktör olan el-Kaide bu tür medya faaliyetleri yoluyla bölgedeki gücünü artırmak amacıyla bölgesi dışında etkinlik aramaktadır.

Bu videoların yayınlandığı Eylül ayı içerisinde el-Kaide medya faaliyetleri açısından çok aktif olmuştur. 11 Eylül saldırılarının sekizinci yıldönümü sebebiyle de uzun bir belgesel yayınlayan el-Kaide bölge politikasında yeni hamleler gerçekleştirme niyetinde olabilir. Ortadoğu ve çevresindeki manzara buna bir ölçüde imkân tanımaktadır. ABD’nin Irak’tan kademeli çekilişi, Afganistan ve Pakistan’daki hassas durum, Yemen ve Somali’deki istikrarsızlık ve cihatçı-Selefi faaliyetler Ortadoğu’da bölgesel güvenlik için olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bunun yanı sıra İsrail-Filistin sorunu da uzun süreden beri olduğu gibi hala radikal militan örgütleri beslemeye devam etmektedir. Böyle bir ortamda önümüzdeki dönemde yer alacak gelişmeler el-Kaide Irak’taki aldığı stratejik yenilgiden sonra toparlanıp toparlanmadığını gösterecektir.