Iran’a Petrol Ambargosu Tartışmaları

Sercan Doğan, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Yeni yılın ilk haftaları İran krizi ile ilgili çarpıcı gelişmelere şahit oldu. ABD’nin İran Merkezi Bankası ile iş yapan yabancı kuruluşların cezalandırılması ve İran’ın petrol ihracatını sınırlandırma çabaları son haftalarda yoğun bir diplomatik aktivite yaşanmasına sebebiyet verdi. Bununla birlikte, İran’ın bu girişimlerin sürdüğü bir ortamda Basra Körfezi’nde bir deniz tatbikatı yürütmesi ve dünya petrol ticaretinin önemli bir kısmının geçtiği Hürmüz Boğazı’nı kapatacağı yönünde açıklamalar yapması yaşanan diplomatik sürece ciddi bir uluslararası gerilim unsuru da ekledi. Basra Körfezi’nde suların ısındığı bu ortamda İran’a yönelik müdahale ve bölgesel sıcak savaş kaygılarını da bir hayli arttığını söylemek mümkündür.   Bütün bu son gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda İran’a yönelik bu son yaptırım hamleleri İran ekonomisinin artık ciddi bir şekilde hedef alındığını göstermektedir. Halihazırda yaptırımlarla yaşamaya alışmış olan İran ekonomisine yönelik alınan bu yeni önlemler aslında ABD’nin İran ile ilgili yaşadığı sorunda yeni bir yöntem benimsediğini işaret etmektedir. Elbette yaptırımlar ve sert tedbirler ABD’nin bugüne kadar İran krizinde önemli araçlar olarak kullanılmıştır. Ancak önceki dönemlerdeki krizlerde müzakere için bir pay bırakıldığı ve bu pay üzerinden İran’ın ikna edilmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir. Son on yılda krizin izlediği seyir boyunca Batılı devletlerin İran’a bazı teşvik edici önerilerde bulunduğu, buna karşılık İran’ın da birtakım güven artırıcı önlemlere başvurduğu gözlemlenmektedir (bkz. 2004-2006 süreci). Ancak gelinen noktada, ABD’nin hamlelerinin İran’ın havuç ve sopa yöntemiyle dize getirilmesini değil, doğrudan doğruya İran ekonomisinin tahrip edilmesini hedeflendiği düşünülmektedir. Bu ise Amerika’nın İran ile ilgili hedeflerinin nükleer programı durdurmakla kalmayıp aynı zamanda mevcut rejimi sarsıcı bir ekonomik kriz ile karşı karşıya bırakmayı hedeflediği de iddia edilebilir. Nitekim Rusya ABD’nin son girişimlerinin ‘rejim değişikliği’ hedefi doğrultusunda olup olmadığını sorgulamıştır.[1]   ABD, İran’ın petrol ihraç ettiği ülkelerle görüşerek onları İran’dan petrol ithal etmemeleri konusunda ikna etmeye girişmiştir. Halihazırda Japonya Maliye Bakanı İran’dan petrol almayacağını ve ABD’nin yaptırımlarına uyduğunu açıklamıştır. Ancak Japonya Başbakanı Yoshihiko Noda bu konudaki politikalarının henüz nihai halini almadığını belirtmiştir.[2] Avrupa Birliği İran’dan petrol ithalatı konusundaki kararını 23 Ocak’taki toplantısına bırakmıştır. Avrupa devletleri İran’a petrol ambargosuna prensip olarak katılmakla birlikte uygulamasını altı ay kadar geciktirmek eğilimindedirler. AB üyesi devletlerin İran petrolüne değişik oranlarda bağımlı olması AB’nin bu hususta karar almasını zorlaştırmaktadır. İran petrolüne bağımlılığı %4’ten az olan Fransa ambargonun hemen uygulanması yönünde tavır alırken, bağımlılıkları ile arasında değişen Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi devletler daha tedbirli davranması normaldir. [3] İran petrolünün önemli ithalatçılarından Çin ve Hindistan’dan bu hususta net tavırlar gözlemlenmese de bu iki devletin ambargoya pek sıcak bakmadığı değerlendirilmektedir.[4]   Dünya petrol arzı içerisinde İran’ın payı 2010 yılı sonu itibariyle günde 3 ila 3,5 milyon varil kadardır. Bu rakamı Ocak-Eylül 2011 dönemine ilişkin bazı tahmini verilerle açıklamak daha faydalı olacaktır. Bahsedilen dönemde Asya’da Japonya %7, Güney Kore , Çin %6, Hindistan ise %9 oranında İran petrolüne bağımlı olacaktır. AB ülkelerinde Yunanistan’ın ise petrol talebinin 0’unun İran’dan ithal edeceği petrol ile karşılanması beklenmektedir. İtalya ve İspanya ise sırasıyla % 13 ve oranlarıyla İran petrolüne bağımlıdır. Bunun yanı sıra Fransa, Almanya ve İngiltere gibi AB’nin önde gelen ekonomilerinin petrol talebinin çok küçük bir kısmı İran petrolü tarafından karşılanmaktadır. Türkiye’nin ise bu dönemde petrol talebinin )’unun İran’dan karşılanması öngörülmektedir. İran perspektifinden bakıldığında tablo daha değişiktir. İran’ın 2011 için öngörülen petrol ihracatında Çin ("), Hindistan () ve Japonya’nın () payı neredeyse toplamın yarısını teşkil etmektedir.[5]   Değerlendirme: Ortadoğu Açısından Bu açıdan bakıldığında İran ekonomisine sarsıcı bir darbenin vurulabilmesi için ABD’nin petrol ambargosuna Asya ülkelerinin desteğini sağlaması gerekmektedir. Avrupa devletleri arasında İran petrolüne olan bağımlılığın değişen oranlarda olması ambargo konusunda bir tavır farklılığına yol açmaktadır. Aynı zamanda bu ambargonun çok ciddi bir kriz içerisinde bulunan Yunanistan, İtalya ve İspanya ekonomilerine fazladan bir yük getirmesi söz konusudur. Dolayısıyla Avrupa devletlerini ortak bir tutum için ikna etmenin zorluğu ortadadır. Bu ortamda gerek Asya gerekse de Avrupa devletleri petrol kaynaklarını çeşitlendirmek ve İran’a olan bağımlılıklarını azaltmak durumundadır. Bu devletler ambargodan dolayı yaşayabilecekleri kayıpları telafi etme arayışı içerisinde olacaklardır. Bu bağlamda İran’dan boşalacak yerin Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri tarafından doldurulması gündeme gelmiştir. Ancak İran bir yandan Hürmüz Boğazı’nın kapatma tehdidinde bulunurken diğer yandan da OPEC bünyesindeki Körfez ülkelerini petrol üretimini artırmaması konusunda uyarmıştır.[6] Zira OPEC üyesi her devletin petrol üretim kotası vardır ve bu kotalar OPEC’in kurucu üyeleri olan beş devlet (İran, Irak, Kuveyt, Venezüella ve Suudi Arabistan) tarafından belirlenmektedir. İran’ın gerek kendi menfaatleri açısından gerekse de OPEC’in kurumsallığının devamı açısından bu tür bir karar aldığı söylenebilir. Bunun yanı sıra ABD’nin Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasını bir kırmızı çizgi saydığını açıklaması ve Körfez’de gerilimin yükselmesi, ithalatçı ülkelerin kaynaklarını çeşitlendirme arayışına girmesi için bir başka fırsat yaratmıştır. Krizin seyri barışçıl olsun olmasın, beraberinde petrol fiyatlarında bir artışı getirmesi muhtemeldir. Ortadoğu’daki dengeler açısından bakıldığında, İran’ın petrol piyasalarından olabildiğince izole edildiği bir senaryoyu düşünürsek Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin göreli gücünün artacağı tahmininde bulunabiliriz. Böylesi bir güç artışının askeri alana yansıması da gayet normal ve beklentiler çerçevesindedir. Halihazırda Sünni Arap devletlerinin silahlanma girişimlerinde olduğunu bilinmektedir. İran’ın ekonomisini çökertme girişimlerinin bölgedeki diğer devletleri göreli olarak güçlendirmesinin Ortadoğu’da istikrar ve güvenlik açısından yaratacağı etkiler ziyadesiyle derin olabilir.   Türkiye Açısından Yaşanan bu süreçte, İran petrolüne 0 oranında bağımlı olan Türkiye’nin ABD’nin ambargoya uymasını istemesi sonucu nasıl bir tavır alacağı da düşünülmesi gereken bir husustur. Türkiye’nin bu hususta ABD’ye uzun süre direnemeyeceği değerlendirilmektedir. 2010 Haziranı’nda Brezilya ile birlikte İran konusunda uluslararası bir inisiyatif alabilmiş olan Türkiye bugün böylesi bir tutum için gerekli ve yeterli zemine sahip değildir. Arap devrimlerinin getirdiği bölgesel ortam, Suriye’deki çatışma ve içeride artan terör sorunu Türkiye’nin bölgesel inisiyatif alma kabiliyetini sınırlandırmaktadır. Öte yandan Türkiye eğer ambargo kararına uyarsa önemli bir petrol kaynağından mahrum kalacaktır ve bunun acilen telafi edilmesi gerekir. Süreç bölgesel krizden çatışmaya doğru evrilmeye başlaması dolayısıyla petrol fiyatlarında yaşanacak bir oynama Türkiye ekonomisinde pek çok kalemde zarar hanesine yazılacaktır. Dolayısıyla Körfez’de ısınan suların Türkiye’ye petrol fiyatları, İran petrolüne bağımlılık ve yükselen bölgesel krizde azalan inisiyatif potansiyeli bakımından olumsuz etkilerde bulunması kuvvetle muhtemeldir.   ---- [1] http://www.aljazeera.com/news/europe/2012/01/201211382815
875531.html [2] http://www.washingtonpost.com/world/asia-pacific/japan-foreign-minister-
says-stable-oil-prices-are-key-to-effective-sanctions-on-iran/2012/01/13/gIQATVaPvP_story.html [3] http://mobile.bloomberg.com/news/2012-01-12/european-union-
oil-embargo-of-iran-said
-likely-to-be-delayed-by-six-months [4] http://timesofindia.indiatimes.com/world/middle-east/Iran-
embargo-gathers-support-in
-Asia-Europe/articleshow/11471912.cms [5] Tüm rakam ve oranlar International Energy Agency’nin Petrol Piyasası Raporundandır, http://omrpublic.iea.org/omrarchive/13dec11sup.pdf [6] http://www.aljazeera.com/news/middleeast/2012/01/201211
595031725845.html