Yemen'de El Kaide Varlığı

Sercan Doğan, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Şeba Kraliçesi’nin ülkesi olarak bilinen Yemen son zamanlarda yaşanmakta olan sorunlar dolayısıyla epey sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Ülkenin güneyindeki ayrılıkçı hareket ve kuzeybatısındaki Huti isyancılarının yarattığı güvenlik sorunlarının yanı sıra, el-Kaide varlığı da önemli bir sorun teşkil etmektedir. Yemen hükümeti el-Kaide hücrelerine karşı mücadelesini sürdürmekte ve bu konuda Amerika Birleşik Devletleri de ciddi destek vermektedir. 2009 yılı içinde terörle mücadele kapsamında Yemen hükümetinin ABD’den 70 milyon dolar yardım aldığı ifade edilmektedir. ABD’nin desteği sadece parasal düzeyde kalmamıştır. 17 Aralık 2009’da Abyan vilayetinde Yemen ordusunun düzenlediği bir operasyona ABD Cruise füzeleri ile destek vermiştir. Operasyonda bazı önemli yerel el-Kaide liderlerinin öldürüldüğü açıklanmıştır. Aynı şekilde 24 Aralık 2009’da da dağlık Şabwa bölgesinde el-Kaide militanlarına yönelik bir hava saldırısı düzenlenmiştir. Bu iki operasyonda çok sayıda militanın öldürüldüğü bildirilmiştir.    El Kaide’nin Yemen’deki varlığı yeni bir olgu değildir. Yemen coğrafi konumu itibariyle Afrika kıtası ve Arap Yarımadası arasında transit ülke konumundadır. 1990’larda Sudan’dan Pakistan’a kadar güçlü bir şebeke geliştirmiş olan el-Kaide, Yemen’in transit konumundan ve içerideki istikrarsızlıktan istifade ederek ülkede hücrelerini korumuş ve 2000 yılında Aden limanında demirli USS Cole adlı Amerikan savaş gemisini vurmak gibi önemli bir eylem gerçekleştirmiştir. Son zamanlarda el-Kaide ülkede intihar eylemlerinden silahlı saldırılara uzanan bir dizi eylem gerçekleştirmiştir. Aynı şekilde Yemen kökenlilerin de el-Kaide içinde sayısı Mısır ve Cezayir kökenlilerden sonra üçüncü gelmektedir. El-Kaide için Yemen’in önemi büyüktür. Suudi Arabistan’daki Amerikan kuvvetlerini, “kutsal toprakları işgal eden Haçlılar” olarak niteleyen ve Suudi Krallık ailesinin düşmanı olan el-Kaide, Yemen’i Suudi Arabistan’daki eylemleri için bir üs ve sığınak olarak kullanmaktadır. Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Prens Nayif’in oğlu ve yardımcısı Muhammed bin Nayif’e saldırı düzenleyen el-Kaide militanının da ülkeye Yemen’den girdiği tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, Yemen el-Kaide için Afganistan-Pakistan şebekeleri ile Afrika’daki şebekesi arasındaki bağlantının en önemli halkasıdır. Afrika Boynuzundaki kriz bölgelerinden ve kendi içindeki istikrarsızlıktan kaynaklanan önemli göç hareketleri ve devletin bu insan hareketliliği üzerinde yeterli kontrolü sağlayamaması Yemen’i bir sığınağın yanı sıra yeni üyeler elde etmek için uygun bir ülke haline getirmektedir.    17 Aralık’taki Abyan operasyonunun gerçekleştiği Abyan vilayeti el-Kaide’nin Arap Yarımadasındaki sığınağı haline gelmiştir. El-Kaide’nin Abyan’da eğitim kampları kurduğu da iddia edilmektedir. Nitekim Abyan operasyonundan sonra el-Kaide militanlarının karşılık olarak vilayetteki resmi binalara saldırıp yağmalaması ciddi bir yapılanmanın işaretlerini göstermektedir. Öte yandan, bölge gündeminde ağırlıklı konular Irak ve Afganistan olsa bile Amerikan yönetiminin Yemen’deki duruma eğilmesi ve hükümete destek vermesi gözden kaçmamaktadır. Amerika, bölgede mevcut Amerikan karşıtlığının tekrar tırmandırılmasına sebep olmamak için, Yemen’deki rolüne ilişkin düşük profil izlemektedir. Gene de 17 Aralık’ta gerçekleşen Cruise füzeleri saldırısının ciddi sivil kayıplara yol açtığı ve bunun el-Kaide tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılacağı bilinmektedir. Aralık ayındaki operasyonların el-Kaide’ye önemli kayıplar verdirdiği iddia edilmektedir. Özellikle 24 Aralık’taki saldırıda, Amerika’daki Fort Hood askeri üssünde katliam yapan Amerikalı subay Nidal Hassan’ın irtibat halinde olduğu Enver el Evlaki’nin öldürüldüğü iddia edilmiştir.    Yemen’de Huti isyancılar ve hükümet arasındaki mücadele, bölgesel düzeyde seyreden Suudi Arabistan-İran örtülü çatışmasının bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Yemen’in kuzey batısındaki Huti isyanı el-Kaide militanlarının Suudi Arabistan’a sızması için elverişli bir ortam yaratmıştır. Gelinen noktada Suudi Arabistan, Huti militanlarının ve el-Kaide teröristlerinin İran desteği aldıklarını iddia ederek Yemen’in kuzeybatısındaki militanları kendisi vurmaya başlamıştır. Bölgesel dinamiklerin de etkilediği yerel ayaklanma, el-Kaide’nin sağlam biçimde yerleşebilmesi için uygun ortam yaratmaktadır. El-Kaide, 11 Eylül sonrasında devletlerin kontrollerinin sıkılaştığı bir ortamda ancak istikrarsız ortamlarda yer bulmuş ve etkinlik sağlayabilmiştir. Birkaç ses getiren eylemin dışında el-Kaide’nin faaliyetleri Irak, Afganistan ve Pakistan’da yoğunlaşmış ve yerel ayaklanmalara destek verir bir niteliğe bürünmüştür. Ortadoğu’da, şimdi de Yemen’in hem iç dinamikleri hem de bölgesel dinamikler sonucu istikrar yoksunu yapısı el-Kaide’nin işini kolaylaştırmıştır. El-Kaide bu şekilde Irak’tan çekildikten sonra Afganistan-Pakistan bölgesine sıkışmaktan kurtulmuş ve Afrika ile bağlantısını daha iyi bir şekilde yapabilecek konuma gelmiştir. Son zamanlardaki operasyonlar Arap Yarımadasındaki el-Kaide’ye kayıplar verdirmiştir. Ancak, bu kayıpların el-Kaide’nin operasyonel kabiliyetini ne ölçüde etkileyeceği sorusu belirsizdir. 8 yıldır süren sıkı küresel takip koşullarına ayak uydurabilmiş bir örgüt olan el-Kaide’nin Yemen’deki faaliyetlerini artırmasının önümüzdeki dönemde bölgesel ve uluslararası güvenliğe etkileri olması kuvvetle muhtemeldir.