Yemen'deki Çatışma ve El Kaide

Sercan Doğan, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Yemen’de Başkan Ali Abdullah Salih’ karşı ayaklanmaların iç savaş düzeyine ulaştığı günlerde dikkat çeken bir gelişme yaşanmıştır. Yemen’in güneyindeki Abyan vilayetinde önemli bir kıyı şehri olan Zinjibar’ın geçen hafta el Kaide militanlarının eline geçtiği haberleri Yemen ile ilgili gündemde yer etmiştir. Zinjibar, Mart ayında gene Abyan vilayetindeki Jaar şehrinden sonra el Kaide’nin ele geçirdiği ikinci önemli şehirdir. Bu gelişmeleri, Yemen’de süren iç savaş ve bu iç savaşın bölgesel etkileri bakımından değerlendirebilmek için öncelikle Yemen’deki el Kaide örgütü veya bilinen adıyla Arap Yarımadası El Kaidesi’nin (AYEK) nasıl bir yapılanma olduğunu incelemek gerekmektedir.

El Kaide, 11 Eylül 2001 sonrasında uluslararası güvenlik gündeminin üst sıralarına yerleştiğinde mahiyet, karakteri, yapısı ve ideolojisine dair birçok araştırma yapılmıştır. Hatta bazı değerlendirmeler, el Kaide diye bir örgütün var olmadığını ve esasen ABD’nin operasyonlarına meşruiyet getirmesine hizmet eden bir bahane olduğunu ileri sürmüşlerdir. Diğer bazı analizlere göre ise el Kaide dinden ilham alan ve İslam coğrafyasında, özellikle Araplar arasında ulus-ötesi bir şekilde yayılma kabiliyeti bulunan bir ideolojidir. Son on yıl boyunca el Kaide Ortadoğu’da Irak, Afganistan ve Yemen ile ilgili gündemlerde zaman zaman yer bulmuştur. Ortadoğu’da devletlerin gerek sosyo-ekonomik gerekse de politik bağlamda meşruiyet sorunları, bölgeye olan dış müdahaleler (Irak ve Afganistan) ve İsrail-Filistin meselesi gibi koşullardan bağımsız düşünemeyeceğimiz el Kaide’nin uluslararası bir ideolojik yönelim olduğu tespiti doğrudur. Ancak aynı zamanda, Üsame bin Ladin ve Eymen el Zevahiri adlarıyla özdeşleşen bir de operasyonel el Kaide yapılanması mevcuttur. El Kaide’nin 2001 sonrasında zayıflatılmasının örgütü yok etmediği, hatta lideri Üsame bin Ladin’in ölümünün bile bu doğrultuda bir etkisinin olmayacağı değerlendirilmektedir. İdeolojisinin etkisi el Kaide’ye Ortadoğu’da önemli bir çekim gücü vermektedir. Herhangi bir ülkedeki bir grubun, el Kaide’nin örgütsel yapısı ile bağlantısı minimumda olsa bile ideolojik ve pratik düzeylerdeki yakınlığı on yıllık küresel takip sonrası halen el Kaide’nin bir güvenlik tehdidi olarak varlığını sürdürmesini sağlamıştır. Bu tür gruplar sayesinde el Kaide, Ortadoğu’da ABD ve mevcut rejimlere karşı adeta bölgesel çapta bir gayri nizami mücadele yürütmektedir. Bu mücadele kapsamında el Kaide’nin terör saldırılarından silahlı kalkışmalara varan bir yelpazede etkinlik gösterdiği gözlemlenmektedir.      

El Kaide’ye dair bu değerlendirmenin sonrasında Yemen’in el Kaide için nasıl bir önem ifade ettiğine değinmek gerekmektedir. Yemen’de 30 yıllık Ali Abdullah Salih iktidarının ne işleyen bir merkezi otoritesinin ne de halk düzeyinde sağlam bir meşruiyetinin olmadığı halihazırda bir gerçeklik olup özellikle son birkaç aydır devam eden ayaklanmalarla iyice gün yüzüne çıkmıştır. Zira Yemen’deki bu durum el Kaide’nin yaklaşık on yılı aşkın bir süredir Yemen’de varlık gösterebilmesinin sebeplerinden biridir. Yemen’de merkezi otoritenin kurulmasını güçleştiren dağlık coğrafi yapı ve aşiret tabanlı toplum yapısı el Kaide’nin yerleşebileceği, sığınabileceği ve destek bulabileceği önemli bir zemin oluşturmaktadır. Yemen’in coğrafi konumu dolayısıyla Afrika ve Güney Asya arasında bir irtibat noktası olması el Kaide açısından önemini artırmaktadır. Aynı zamanda Yemen’in Suudi Arabistan’a yakınlığı da el Kaide için önemli fırsatlar sunmaktadır. 2009 yılında Yemen ve Suudi Arabistan’daki el Kaide grupları birleşerek AYEK adıyla anılmaya başlamıştır.

Yemen’deki iç savaş ortamında güçlü bir aktör olarak ortaya çıkan el Kaide gerek Yemen’deki iç durum gerekse de bölgesel güvenlik ve uluslararası ilişkiler açısından önemli riskler doğurabilecektir. İç savaş ortamında el Kaide’nin gittikçe güçlenmesi, Başkan Salih’in geri çekilmemek için bir bahane olarak ileri sürdüğü gibi, kendisi çekildikten sonra yeniden yapılanma sürecinde ağır sıkıntıları beraberinde getirebilir. Yemen’de bir iktidar değişikliğinden sonra, ülkede bu denli kötüleşen ayrışmalar yeni hükümetin otoritesini tam anlamıyla kurmasını önleyecektir. Böyle bir durum da el Kaide’nin Yemen’deki varlığının sağlamlaşmasını beraberinde getirebilir. Yemen’deki duruma bölgesel güçlerin göz yumamadığı ortadadır. Körfez İşbirliği Konseyi’nin Yemen’deki çatışmalarla yakından ilgilendiği gözlemlenmektedir. Yemen’de devlet otoritesinin parçalanarak dağılması Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri açısından büyük tehlike doğurmaktadır. Yüksek düzeyde petrol ihracatının gerçekleştiği bu bölgede el Kaide’nin eylemlilik kazanması tehlikenin kapsamını genişletmektedir. Bu tür ihtimallerin Başkan Salih’in sert tedbirlerle mevcut durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmesinin bedelini daha da ağırlaştırması beklenmektedir.